Bir meslektaşımın annesinden duydum, ki daha önce de konunun içeriğine binaen yazdığımı hatırlıyorum, şuydu; ‘Oynaş bugün gerek, yarın herif geliii’

19 Kasım günü yapılana Ticaret ve Sanayi Odası seçiminden sonra taşlar yerli yerine oturdu, sular çekildi, seçimi kazananlar mutlu, sevinçli, daha önce MÜSİAD seçimine bile karışan ve o dönemin başkanını alaşağı edebilmek için kulisler, kirli oyunlar ve yalana dayalı senaryolar üretenler, son kez bir başka oyunu sahneye koydular, baş aktörler, figüranlar rollerini ezberleyip tamamlanmasını sağladılar. Sakın dış güçlerin etkisi, baskısı demeyin, sakın Almanya, Amerika bizi kıskanıyor palavrasına sığınmayın! Sığınacak başka liman bulun kendinize! Kaldıysa…

İsim mi, demeyeyim daha iyi. Siz kim, kimler olduğunu biliyorsunuz. Açmayın kutuyu, söyletmeyin beni!

*

Bakıyorum, haberlere yansıyor zaten, bir gazeteci dostumuzu ziyaretleri ilk icraatları olmuş. Hepsi bir tarafa, hastanede tedavi gören gazeteci arkadaşımız Ali Erkan Kiraz’a bir kere daha geçmiş olsun diyorum. Rabbim şifasını versin!

Allah yalanı sevmez, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı sevgili Mustafa Buluntu’nun ilk icraatı bu olmuştu. İnsani ve duygusal bir davranış. Samimi olarak tebrik ediyorum. İsabetli bir ziyaret. Sonrası, bir beyaz eşya mağazasının açılışında kurdela kesmek.

Arkadaşı, ya da yönetiminde olan birinin işyeridir mutlaka. Yoksa yeni seçilmiş bir başkanın ikinci icraatı bir beyaz eşya mağazasının açılışında boy göstermek, kurdela kesmek olmamalıydı. Sonra yine kurdela kesmeler, gülümsemeler, poz vermeler devam etti.

Sonraki gitmeleri, gelmeleri, ziyaretleri saymıyorum, yeter diyorum, yeter!

*

Dağ gibi meseleler varken, kangrene haline gelmiş sıkıntılar büyükken, kanayan ayara haline gelen sorunlar yumak oluştururken, buna bir de siyasilerin ‘hayırlı olsun!’ ziyaretleri, şirinlikleri ekleniyor.

Zaten ilk iki ay ziyaretlerle, hayırlı olsun ve başarı dilekleriyle geçecek.

Sonrası Allah kerim!

*

Bu arada, uçaklar yine komşu Gaziantep’e inecek. Seneler önce, rahmetli Mehmet Balduk döneminde de üstelik MADO kavşağında Sefa Sezal’a ait akaryakıt istasyonu da varken, daha birkaç senedir gündem konusu olan ILS cihazı bile yokken, pist bile uzatılmamışken, havaalanı binası fiziki olarak yetersiz iken uçaklar inip kalkıyordu, (Dönemin AK Parti İl Başkanı Mehmet Eken döneminde Atlas Jet) hava muhalefetlerine rağmen, ne olduysa, uçakların inememesi geldi. Kim indiremedi, kim kaldıramadı, belli değil. Ama mesele senelerdir mesele olmayı sürdürdü.

Tabi sizin umurunuzda değil, nasıl olsa tuzunuz kuru. Gelsin aracınız, Gaziantep havaalanında beklesin, alsın getirsin şahsım memleketime. Acaba gelirken, giderken bu şehre dair sorumluluğunuzun olduğu aklınıza geliyor mu?

Necip Fazıl merhum hayatta olsaydı, ikinci bir ÇİLE eseri yazardı. Belki de adını İŞKENCE koyardı.

*

Barajlara, çaylara yine kimyasal atıklar akmaya devam edecek, sularla birlikte doğal yaşam da zehre dönüşecek, balıklar ölecek! Balıklar ölünce, doğal  yaşam kirlenince, katledilince, alıklar seyretmeye devam edecek!

Şimdi de siyasiler başlamış ‘Hayırlı olsun!’a.

Bırakın, gitmeyin, telefon açın; ‘Mustafa Başkanım, seni kutluyoruz, inşallah başarılı olursun. Desteğimiz senin için! Bu şehrin ciddiyetini senelerdir koruyan, ama bir türlü bizlere de dâhil çözümsüzlüğe yol açtığımız sorunlar var, sen onlarla uğraş, Allah yolunu açık etsin!’ diyeceğinize, yok olmaz, illa ki ziyaret edeceksiniz, iki fotoğraf karesi ile eh seçimler de yaklaşıyor, belki yerel basına haber oluruz derdiyle gülümseyen ve gülümseten fotoğraf karesine gireceksiniz!

Tomsuklu Organize Sanayi Bölgesine dair kuşkulu, kaygılı haberler gelirken, beklentiler  ve umutlar her geçen hafta, ay ve sene zirve yaparken, soruyoruz; bir-iki sene önce OSB için gelen milyonlarca para ne oldu, Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın gönderdiği para nereye gitti? Bir açıklama yok, bilgilendirme yok. Yatırım yapacaklar bekliyor!

*

Bırakın şu Trabzon Bulvarında esnaf ziyaretini. Kırsal semtlere gidebiliyor musunuz, onu söyleyin bana. O yoksul,  o gariban, o ilgiye ve her türlü desteğe muhtaç insanların yaralarına merhem olabiliyor musunuz, onu söyleyin bana!

Bırakın düğünü derneği, bırakın taziye ziyaretlerini, bırakın şirinlik muskası takıyor gibi kurdela kesmeleri, bırakın laf olsun torba dolsun misali amaçsız ziyaretleri, bırakın oyunu oynaşı da, üniversite okuyup da zar zor şartlar altında eğitimlerini sürdüren, bir küçük bursa ihtiyacı olan öğrencilerin derdine deva olabiliyor musunuz, onun izahını yapın bana!

*

Özetleyecek olursam, sayın Mustafa Buluntu ve yönetimi. İyi niyetinizden, hizmet etme aşkınızdan kuşkum yok!

Önyargım da…

Bilip bilmemek size kalmış!