Değerli okurlarım Kurban Bayramı’nı idrak ettik… Öncelikle geçmiş bayramınızı kutlar, bayramın evlerimizde ve ülkemizde huzur getirmesini dilerim!

Anadolu’nun ulularından mutasavvıf ve şair Hacı Bayram-ı Veli, ne güzel söylemiş:

Bayramî imdi Bayramî imdi / Bayram edersin yâr ile şimdi

İmdi; artık, şimdi, o halde anlamına gelmektedir.

Bayram

Bayram millî veya dinî bakımdan önemi olan ve kutlanan günlerdir. Bazen özel olarak kutlanan günlere de bayram denilmekte. Bayram gibi, bayram yeri gibi deyimlerini insanlarımız çok sık kullanmaktadır.

Bilge/rehber insanlar, öğüt vericiler bayramda -asil bir davranış olarak- kırgınlıkların sonlandırılmasını tavsiye etmekteler. Bunlara canı gönülde katılıyorum. Ama bu tavsiyeleri akraba ve arkadaşlar ile sınırlı tutmayalım daha da genişletelim derim.

Yar ileYâr; dost, arkadaş anlamında olmakla birlikte daha geniş olarak sevilen ve sevgili olarak da açıklanmaktadır. Zaten arkadaş da birbirlerine karşı sevgi ve anlayış gösteren kimselerden her birine denilmektedir.

Bayram vesilesi daha şefkatle bakalım çevremize. İnsan sevgisini kalplerimizin taa derinlerine kadar yerleştirmeye çalışalım. Şair Bedri Rahmi Eyüboğlu (1911 – 1975) ne güzel söylemiş:

“Yâr yoluna dökülmedik dilleri neyleyim / Yâr yâr / Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar.”

İnsan sevgisini merkeze alan bir anlayışı bayram vesilesi ile yaymaya gayret edelim. Bunu başarabiliriz! Çünkü yeryüzüne bayram imdi.

Hatıralar

Anadolu insanı asırlardır süzüle gelen irfan ile sevgi iklimini kurmayı başarmıştır. Küçüklüğüm farklı etnik ve mezhepten insanların yaşandığı bir ortamda geçti. Rahmetli dedelerimin ikisi de dini bütün insanlardı.

O zamanlar kalacak yer sorunu olduğunda evlerinde köylerden gelen bu farklı insanları ve çocuklarını eğitim hayatında misafir etmişlerdi. Memlekete gittiğimde dedenizin evinde kalarak okula devam ettim diye anlatanlara rastlarım.

Merhum babam ve annem o günün şartlarında uzun süreli formal bir eğitim alamamışlardı. Ama bu güzel insanlar bayram günleri temizlik, hediyeleşme, ziyaret adabını kısaca bayramı saygı ve sevgi içerisinde nasıl kutlanacağını yaşayarak örnek olmuşlardı.

Bu insanlar irfan sahibi dertli ve bir kültürü yaşatmayan çalışan insanlardan öğüt almışlardı: Derd ü gam ile doluydu gönülleri. Ve de “Yandı bu gönlüm yandı bu gönlüm / Yanmada derman buldu bu gönlüm” diye bilmişlerdi…

Şimdilerde şehirler daha da gelişti, insanlar daha fazla eğitim aldı, zenginlik arttı, daha lüks evlerde yaşanmaya başlandı! Ama sevgi ve şefkat ikliminde aynı seviyeyi yakalayabildik mi?

Diyeceksiniz ki modern zamanlar…

Modern zamanlar

Modern zamanlar bizi insanlığımızdan uzaklaştıracaksa buna hep birden itiraz etmeliyiz.

Bu noktada Martin Lings’i anmamak mümkün mü?

Martin Lings’in "Ey insanlar! Modern dünya size insanlığınızı, erdemlerinizi kaybettirmesin. Semavî âlem içinizde, arayın bulacaksınız, kapıyı vurun, açılacaktır."

Belki de “Yirminci Yüzyılda Bir Veli” kitabını yazan Martin Lings gibi bu bayramda haykırmalıyız: "Ey insanlar! Modern dünya size insanlığınızı kaybettirmesin.”

Modern dünyaya bir cevap olarak insan, kendini gerçekleştiren (alperen/derviş/bilge vs) bir duruşa sahip olmalı! İçimizdeki alemi keşfetmeli, kendini tanımalı… Üretmeli, acılarında olumlu bir anlam çıkartmalı, kendine/insanlığa şefkatle bakabilmeli… Belki de bunun tam zamanı, şimdi bayram!

Son söz: Yâr ile dolu gönüller mutlu olur.