KİPAŞ’ın Aydın-Söke’deki kağıt fabrikası açılışına hazırlanmış iken, özel mazeretim sebebiyle gidemedim. Oysa çok istemiş, can atmışken, beklenmeyen mazeret beni bu mutluluktan alıkoydu, sağlık olsun!

Üzüldüm. Başarılı iş adamı, üreten, istihdam sağlayan, şehrimizde yatırımın çeşitliliğinin önderlerinden saydığım sayın Hanefi Öksüz’e, (başarılı işkadını Sinem Öksüz hanımefendiye de ayrıca sevgi ve selamlarımla) ailesine, ülkemize ve ekonomi camiasına hayırlı olsun!

Gelelim fırıncı esnafına ve ekmek meselesine…

Bilirseniz, biliyorsanız ve bununda farkında iseniz, ekmek üreten bu esnaflara, bu cefakâr insanlara bu kadar eziyeti reva görmeyin!

Şu pandemi döneminde, herkesin burnundan soluğu, can alıp can verdiği, ekonomik darboğazla boğuştuğu şu günlerde, bu kadar üzerlerine üzerlerine gitmeyin!

Bu kadar canından bezdirecek, mesleğinden ettirecek kadar damarlarına basmayın! İşyerlerini kapattırmaya yemin ettirecek hale getirmeyin!

Bu kadar işkence çektirmeyin!

Bu kadar makamları kullanarak zulmetmeyin!

Bedel ödedikleri halde, altına girdiniz, üstüne çıktınız,  bu kadar illallah dedirtmeyin!

Yüzünüz varsa şayet, helalleşmek için sıraya girin diyeceğimde, suratınızın tura’sı silindiği için bunu da bekleme hakkını görmedim kendimde.

*

Galiba merhum Ahmet Kaya’nın şarkısı idi, ‘siz benim neler çektiğimi nerden bileceksiniz!’

Bilemezsiniz. Belki bilirsiniz de işinize gelmiyor. Ne kadar vursak, ne kadar üzerlerine gitsek o kardır, belki tırsarlar, belki bizi de görürler deyip sinsi sinsi, pis pis sırıtarak yaşadıklarını seyrediyorsunuz!

Ekmek yapsalar, yapacak olsalar un bulamıyorlar. Un satanlar kıt veriyorlar fırınlara. Hele bir de borcu varsa, yok diyorlar.

Bir de Büyükşehir Belediyesinin halk ekmek büfeleri ile rekabet ortamı var ki,  o daha da canlarından bezdiriyor fırıncı esnafını.

Ekmek şu an 2,5 lira, halk ekmek büfelerinde 1 lira 60 kuruş. Halk ekmek büfelerindeki kuyruklar neden oluşuyor, hiç düşünmediniz mi, siz bu işin sonunu düşünmediniz mi?

Büfeler de ekmekleri sabahın köründe bazı esnaflara peşkeş çekince, toptan poşet poşet verince, daha erken saatlerde, millet kuyrukta iken ‘ekmek kalmadı’ cevabı ile karşılaşan insanları, yaşlıları özellikle, ağlayanları da ekleyin buna, çektikleri çileyi anlatacak roman belki çok yazılır da, cesaret eden çıkan mı işte onu bilemem.

*

İş sadece un ile sınırlı değil. Maya fiyatları aldı başını gidiyor, elektrik ve doğalgazı tutabilene aşk olsun ki, maliyete en çok etki eden iki unsur.

Fırıncı esnafı bugün canı ile uğraşıyor. İşyerini kapatıp kapatmama konusunda tereddütleri yaşarken, ‘kapatsam ne yaparım!’ endişesini taşıyor, karar veremiyor bir türlü.

Bizim millet yaklaşık 13 senedir fırıncı esnafı ile uğraştı. Ekmeğin kalitesi, fiyatı tartışıldı, lakin son 2 senedir de piyasada bağırmaya başladı. Çünkü herkes ekonomist kesildi, herkes cebi ve mutfağı derdine düşünce, fırıncıyı unuttu millet.

Çünkü başta fırıncı olmak üzere herkes canı derdine düştü.

Herkes ekmek kuyruğunu konuşmaya, bayat ekmeği alıp almama kararıyla  gidip gelirken, çok yakın zamanda da 5 lira olacağını konuşanların sayısı arttıkça, insan endişeleniyor,  kaygılanıyor.

Ve birileri, ekmeğimizle oynuyor!

*

Denetim olsun. Biz tarım il müdürlüğü ve ilçe müdürlüklerinin denetimlerine karşı değiliz. Ama o esnafı taciz etmeden, canından bezdirmeden, yaka silkecek hale getirmeden rahat bırakın. Üstlerine oynamayın bu kadar!

Aba altından sopa göstermeyin!

‘Hııı…’ deyip parmak sallamayın!

‘Bak gelirsek…’ diye tehdit etmeyin!

Aslında denetim için gittiğinizde nelerle karşılaşacağınızı, o fırıncı esnafından neler dinleyeceğinizi bile bile bu kadar sıkıntısına rağmen onu üzecek, onu mesleğinden soğutacak kadar üzerine giderseniz, bunun vebalinin altından da kalkamazsınız.

*

Bir ekmeğimiz kaldı oynanmadık, onu da, fırıncı esnafını da rahat bırakın!