Toplumları anlamak için zamanı, kültür değerlerini ve toplumun ruhsal farklılıklarını, araştırmaları, fikirleri, düşünceleri ve yorumları birlikte değerlendirmek gerekir.

Tarih süreçte zaman ve mekân kavramları ile birlikte, toplumun yaşadığı sosyal, kültürel yapıyı bilimsel gerçekler ışığında ele almak, bizi sağlıklı kararlara ve görüşlere götürür.

Zamanın ruhunu anlayamayanlar ve kavrayamayalar toplumun kimliğini, benliğini ve kişiliğini tam olarak değerlendiremezler.

Bütün alanlarda ve özellikle toplum yönetiminde görev alanlar ve diğer sorumlular zamanın ruhunu doğru algılamak durumundadırlar.

Yüzyıllar boyunca, geçmişten geleceğe akıp giden toplumsal değerleri sağlam ve sağlıklı bir şekilde değerlendiremeyenler, zamanın ruhunu kavrayamayanlardır.

Nasrettin Hocaya sormuşlar:

"Neden her sabah gün ışımaya başlayınca dışarı çıkan insanlar sağa, solan ve dört bir yana gidiyorlar? Neden hep bir yöne gitmiyorlar?

Nasrettin Hoca şöyle cevap verir: Eğer insanların hepsi bir tarafa ve hep bir yöne giderse dünyanın dengesi bozulur..."

İnsanın, toplumun ve dünyanın dengeye ihtiyacı var. Fiziki, felsefi, sosyal, kültürel, siyasal ve ekonomik tüm yönlerden denge unsurları birbiriyle bütünleşmeye ve uyum sağlamaya çalışır. Bunu göremeyen insanlar, toplumla, ülkeler, yöneticiler ve uluslar huzur bulamazlar. Oysa dünyada insanların ve toplumların aradığı huzurdur. Huzur mutluluğun, verimin, başarının ve sağlıklı yaşamanın temelidir.