Hayat, çoğu zaman kelimelerin değil, onların ardında saklı duyguların ve niyetlerin savaşı gibidir. İnsan ilişkilerinde en küçük bir kelime, yanlış zaman veya yanlış tonla söylendiğinde beklenmedik yaralar açabilir. Öyle ki, aynı mesaj farklı bir üslupla paylaşıldığında, kırgınlık yerine güven, gerilim yerine anlayış bırakabilir. Bu nedenle sözün gücü, yalnızca ne söylendiğinde değil, nasıl söylendiğinde ortaya çıkar.
Günlük yaşamda bir öğretmenin öğrencisine, bir yöneticinin çalışanına veya bir anne-babanın evladına kurduğu cümleler, bunun en somut örnekleridir. İçeriği doğru olan bir söz, sert bir tonla söylendiğinde yıkıcı olabilir; oysa aynı söz, empatiyle ve doğru zamanda iletildiğinde yol gösterici ve birleştirici olur. İnsanlar çoğu zaman ne söylendiğini değil, kendilerine nasıl hissettirildiğini hatırlar.
İletişimde en çok ihmal edilen unsur dinlemektir. Dinlemeden konuşmak, anlamadan yargılamak ve empati kurmadan hüküm vermek, ilişkilerin en büyük düşmanıdır. Oysa birkaç saniyelik duraksama, cümlenin başına eklenen küçük bir anlayış ifadesi, sertliği yumuşatır, gerilimi düşürür. Eleştiri ise bu konunun en hassas alanıdır. Eleştiri, doğru bir üslupla yapıldığında geliştirir; yanlış bir üslupla dile getirildiğinde savunma refleksini tetikler. “Yanlış yapmışsın” demek ile “Bunu birlikte daha iyi hale getirebiliriz” demek arasındaki fark sadece kelimelerde değil, ilişkide açılan kapılarda gizlidir.
Sözün gücü, iş hayatında da kendini gösterir. Bir toplantıda söylenen birkaç kelime, ekip içindeki güveni inşa edebilir veya bozabilir. Çalışanlar, yalnızca yapılan hataları değil, onlara yaklaşım biçimini ve cümlelerin tonunu da hatırlar. Yönetici ve liderlerin en önemli becerilerinden biri, haklı oldukları konuları bile doğru üslupla aktarabilmektir. Çünkü haklılık, yalnızca ifade edilmekle kalmaz; anlaşılmakla değer kazanır.
Dijital çağda iletişim daha hızlı ama daha kırılgan hale geldi. Yazılı mesajlarda ton kaybolur, mimikler görünmez, niyet kolayca yanlış anlaşılır. Bu nedenle kelimeleri seçmek, ses tonunu ve vurguyu düşünmek artık bir nezaket ve özen meselesidir. Bir emoji ya da noktalama işareti bazen yüzlerce kelimenin yerine geçebilir; ancak çoğu zaman da yetersiz kalır. Bu yüzden sözlü iletişimdeki incelik, modern iletişimde çok daha değerli hale gelmiştir.
Hayatın her alanında sözün etkisi büyüktür; evde, işte, okulda, sosyal çevrede… İnsanlar sadece ne söylendiğini değil, nasıl söylendiğini, hangi duyguyla söylendiğini, hangi niyetle iletildiğini unutmaz. Söz, bir emanet gibidir; doğru taşındığında bağ kurar, yanlış taşındığında yara açar. Bu nedenle haklı olmak yetmez, doğru üslupla konuşmak gerekir.
Belki de kendimize sormamız gereken soru şudur: Doğruyu söyledim mi? değil, Doğruyu doğru bir şekilde anlatabildim mi?
Çünkü iletişimde kazanan, en sert konuşan değil; en doğru dokunan olur. İnsanların kalbine dokunabilen, sadece sözleriyle değil, üslubuyla da iz bırakandır.