Ortadoğu’da neler oluyor?..Irak,Mısır,Yemen,Libya,Suriye derken Suudi Arabistan’da karıştı.

Son olaylar ,New York Times gazetesi yazarlarından Robin Writen’nin, 2013 tarihli makalesini hatırlattı... Haritalı bir analiz yayınlayan Writen; Suriye , Irak, Suudi Arabistan Libya ve Yemen'in bölüneceğini öne sürerek; 5 devletten 14 yeni devlet çıkabileceğini iddia etmişti.

Demek ki bu tahminler birer hayal ürünü değilmiş.Yaşadıklarımız, önceden planlanmış bir senaryonun parçalarıymış.Şimdi daha iyi anlıyoruz ki bu kirli projeler, alt yapı oluşturmak için el altından gazetecilere servis edilmiş.

Ama ayak oyunları olmadan geleceği görenler de var...

Tarih 13 temmuz 1923... 'The Saturday Evening Post' dergisinin yazarı Isaac F. Marcosson, Ankara'ya gelir ve, Mustafa Kemal Atatürk ve Latife Hanım ile bir röportaj yapar....

Mustafa Kemal, Amerikalı gazeteci Marcosson'a verdiği röportajda Ortadoğu'ya ve bugüne değiniyor.

20 Ekim 1923 tarihli "Kemal Paşa" başlıklı yazıda Marcosson, Atatürk için "Onu üniformalı göreceğimi zannediyordum. Oysa çizgili gri pantolon ve rugan ayakkabılarla siyah bir jaketataydan (kuyruklu ceket) oluşan çok şık bir kıyafet içerisindeydi. Kanat yaka ve mavili sarılı bir kravat taşıyordu" diye yazdı.

Bu görüşme ilk kez Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi'nin 1 Kasım 1984 tarihli birinci sayısında Prof. Ergun Özbudun'un Türkçe çevirisiyle yayımlandı.

Atatürk,geleceğin Ortadoğu’sunu değerlendirirken bu günlerde yaşanacakları tahmin etmişti. Amerikalı gazeteci Marcosson'a verdiği röportajda söylediği sözler,bugüne ışık tutuyor: "Bir gün, cihan harbinden sonra Ortadoğu'da kurulan suni devletlerin halkları ayaklanacaktır. O gün geldiğinde, yeni kurduğumuz cumhuriyetimizin yöneticileri, bu halkların değil emperyalist güçlerin yanında yer alırsa aynı akıbete kendileri uğrayacaktır ve Kurtuluş Savaşı'nda yedi düvele haddini bildiren Türk halkı onların da hakkından gelecektir..."

Çankaya'da gerçekleşen söyleşinin sonunda Atatürk, "Yeni Türkiye'nin ilk ve en önemli düşüncesi siyasal değil, ekonomiktir. Biz, dünya üretiminin de, tüketiminin de bir parçası olmak istiyoruz" diye devam etti.

Yine aynı görüşmede Mustafa Kemal "... Birleşik Devletlerin ideali, bizim de idealimizdir. Büyük Millet Meclisi'nin 1920 Ocağında ilân ettiği Millî Misakımız sizin Bağımsızlık Beyannamenize çok benzer. O sadece, Türk ülkesinin istilâdan kurtulmasını ve kendi kaderine hâkim olmasını ister. ... O, halkımızın Misakı, anayasasıdır ve her ne pahasına olursa olsun bu misakı korumaya kararlıyız." demişti.

Ata­tür­k'­ün ne ka­dar ile­ri gö­rüş­lü ol­du­ğunu bir kez daha anlıyoruz... Bugün10 Kasım 1938...Atamızı, saygı ve rahmetle anıyoruz...