Günümüz şairlerinden olan Mehmet Yalpır kitaplarına her gün bir yenisini eklemekle şiir yolculuğuna devam ediyor. Daha önceleri KIZI ELMA, ŞAH VE MAT, SEHER VAKTİ adlı kitapları bulunan şair HİLAL adlı kitabıyla içinde bulunduğu dünyayı şiir formatıyla paylaştı.

Gündelik şiirlerin yanında belirli gün ve haftalar için yazılan şiirlerin de olduğu eser şairin kırkambarı. Kendinden başlayarak varlık, bilgi, ahlakın tanım ve eleştirisini yaparak ilerleyen şair Hak vergisi sayılabilecek bir söz söyleme yaratılışına sahip. Aklına gelen her konuyu dilin imkanlarıyla şiir formatına sokabilen şair şiirin ölçü ve ahengi sayılan kalıplara uyduğu şiirlerinde çok başarılı olurken savruk , ölçüsüz kaleme aldığı şiirlerde hayli zorlanmakta bazen çıkmaza girmektedir. Estetik bir örnek vermek gerekirse şu şiir :

 “ Şöyle bir temaşa edin, eyleyin nazar

İnsanın gönlü ne ise, kalemi onu yazar

Dünyayı dolaşın ve gezin pazar pazar

Yanmamışsa gönül, bilmem ki, acep ne yazar” iyi bir örnek.

Okuduğumuz bu dizeler şairin yazma konusundaki duyarlılığını gösteriyor. Gönlü pek geniş olan şairimiz kemal yaşa erdiğinden hayattan çıkarttığı dersler de fazla.

Şair kitabında hayli farklı konuları ele alıyor bunlar: insan, psikolojik sorunlar, varlık, yokluk, güzellik, günlük telaşe, sağlık, ölüm, gelir dengesizliği, kaos, öğütler, dualar, özdeyişler, z kuşağı, umut.

Konuların bu kadar geniş tutulması aslında şairin her konuda söz iddiasının isbatı ama bu yapılırken edebi kuralların da yer yer ihmal edildiğini belirtmem gerekir. Şair dil kalesinin koruyucusu ve emin insanıdır bunu yaparken dünden yarına hangi kural ve özverinin yapılması gerektiğini bilir. Şiir günlük söz söyleme sanatı değil zamana damga vurabilme ustalığıdır. Acılar, kaos, adam kayırma, aymazlık daha bunun gibi onlarca konu gönül zengini olan insanları hemen kuşatır dile gelen kelime sağnağı şiir kalıplarına girer ama şairlik burada başlar. Kelimeleri alıp örs ve çekiç altında dövmek gerekir her kelime rast gele bir dizeye girmemeli hece, aruz, serbest ölçüler esas olmalıdır. Yedi, sekiz , onbirlik ölçülerin güzel örnekleri bilinirken, halk, divan, modern şiir türleri ortada iken şairin yeni mecralar araması beyhudedir. Epik, lirik, pastoral, didaktik, dramatik şiir türleri ortada. Mensur, manzume türleri bu gün şairleri bekliyor.

Şair Mehmet Yalpır eserlerinde mensur şiir ve manzumeye yer vermekte bunun da farklı örneklerini sunmakta. Cümle yapısını kullanarak sözü anlamla buluşturan şair yer yer bunda başarılı olurken yazdıklarında başarılı olamadığı şiirleri hayli fazladır. Şiir ahenginin olmadığı manzumeler edebi bilgiler ışığında gözden geçirilse ortaya nitelikli metinler çıkabilir. Sevinç ve duygularını içtenlikle dile getiren şair düzyazı ile şiirin farklı olduğu bilecek ferasette iken bunu yer yer ihmal etmekte ortaya şiirden ziyada düz yazı çıkmakta. Çoşku ve heyecan kafiye , ölçü, redifle perdelenmelidir. Manzumeler düz yazıya çevirilebilir, şiir düz yazıya çevirelemez. Şöyle bir örnek dediklerimi anlatmaya yeter.

Şairin dile getirdiği işin aslı şu dizelerde saklı :

“ Hasılı, çocukluğumdaki dostlukların samimiyetini

Evinde iki havayı bulguru olan ninenin sehavetini

Köyümüze gelen misafirlerin yıllar sonraki memnuniyetini

Nasırlı eller ile yapılan duaların kerametini

 Garip gelecek belki ama Dostlarım, ben köyümü özledim”

Mehmet Yalpır’ a şiir yolunda özverili çaba, sağlıklı ve huzurlu günler diliyorum.

Kitap temin 0 505 498 95 72