Un fabrikaları fırıncılara un vermekten imtina ediyormuş. Zaten kullandıkları un çuval sayısını her geçen gün azaltan fırıncı esnafı, ne yapacağını şaşırmış durumda. İş yerini kapatsa bir türlü kapatmasa bir başka türlü. Piyasaya yeteri kadar borcu olmasına karşın, marketlerden ve bakkallardan alacağı varken, kapatıp ne yapacak?

Maya, elektrik, doğalgaz, su, işçilik kontrolsüz ve dengesiz bir şekilde her geçen gün, canı sıkıldıkça artış gösterirken, ekmek bu gidişle 2,5 lira da olur, 3 liraya da çıkar, 5 lirayı da bulur.

Görünen o ki, un fabrikaları buğday bulamıyormuş. Ekmek sıkıntısı kapıda mı desem, felaket tellallığı mı yapmış olurum, bilmiyorum.

Şunu biliyorum, kiriş kırılırsa dam çöker!

*

Eczanelerde ilaç yok. yok işte, resmen yok! 

Hastalar şaşırmış vaziyette. Toplum sağlığı ve insanlık can çekişirken, en hayati önem taşıyan ilaçları eczanelerde bulamıyorsunuz. İlaç depolarında da ara ki bulasın!

Kanser ilacı mesela, yok. Kalem kalem gitmeyeyim yaklaşık 650’ye yakın ilaç bulunmuyor. Gazeteler ve televizpyon haber bültenleri bangır bangır bağırıyorlar. Üstelik de artan döviz kuru sebebiyle her gün fiyatları artarken, zaten korona yüzünden yataklara düşen insanlar, bırakın ilacın aslını, yani doktorun reçeteye yazdığını, muadilini bile bulmak zor.

Fiyatları konusunda makas da her geçen gün daha ada açılıyor. Eczacı Odası Başkanı sayın Bahtiyar Murat Aras ne edesin, kime derdini anlatsın, ne yapsın! Eczaneler baskın üstüne baskın yiyor, eczacılar susturulmaya çalışılıyor ve hedef gösteriliyor. Kime karşı, niye, neden niçin?

Uyarıyorum, kiriş kırılırsa dam çöker!

*

Muhalif basını saymazsak, ulusal basının büyük bir bölümünün tuzu kuru. Havuzdan besleniyorlar. Zaten onlar besleme gazete, beseleme gazeteci, yazarları da dahil.

Yerel basın can çekişiyor, zor günler geçiriyor. Üstüne üstlük bir de son çıkan kararname ile ilan-reklam ve abonelerine de dayatma gelince, bazı meslektaşlarımız kulvar değiştirmeye başladılar.

Ayakta zor duruyorlar. Basını yok sayanlar, basını itibarsızlaştırmaya çalışarak bitirme gayretinde olanlar, bilsinler ki, basın her zaman, herkese bir gün mutlaka lazım olacak!

Milletvekillerine de,  belediye başkanlarına da…

Hatırlatıyorum, kiriş kırılırsa dam çöker!

*

Toplum gergin. Toplum diken üstünde. Toplumu oluşturan bireyler patlama noktasında. Bir kenara bırakıyorum Z kuşağını. Toplumun büyük kesimi sıkıntı çekiyor, millet evine yeterli gıdayı taşıyamıyor. Giyimden kuşamdan kıssa da, boğazından kısmak mümkün değilken, iki kuruş için evlat babayı-anayı öldürüyor, hırsızlık arş-ı alaya yükseliyor, (yakalansa bile adliye serbest bırakıyor) esnaf dükkan  kirasını, çalışanların maaşını, vergi borçlarını (yapılandırdıkları dahil) ödeyemez hale geldiği yetmiyormuş gibi, siftah yapmadan kepenk de kapatınca, vatandaşı psikolojik hastalıklar sarıyor.

Gazetelerin 3. sayfasını açmaya korkuyorum, utanıyorum. Yaşamın kıyısında gezinen haberler insanın midesini bulandırıyor.

Liderler birbirini yerken, insanlar gergin, insanlar patlamaya hazır bomba! Bir çare, vakit geçirilmeden.

Söylüyorum, kiriş kırılırsa dam çöker!

*

Toplumda bir ahlaki çürüme var. Ki bu kaçınılmaz ve saklanamaz gerçek iken, aile mahkemelerinin sayısının aratması size neyi anlatıyor, biliyor musunuz?

Aile içi tartışmalar kavgaya, boşanmaya kadar gidince, daha dün kaçarak-görücü usulü ile evlenen çiftler, iki yılı dolmadan soluğu adliyede, aile mahkemelerinde alıyorlar.

“Şiddetli geçimsizlikten boşanmak istiyoruz!”

Hakim ne yapsın, savcı ne desin, avukat kimi savunsun! Nihayetinde kadın kucağındaki bebesi ile anasının-babasının evinin yolunu tutuyor, ya da kendine yeni bir yaşam tarzı seçiyor, denemeye çalışıyor, tutturabilirse…Ekonomik, sosyal nedenler, hele şu tik tok gençliği, sosyal medya arkadaşlıkları, toplumu daha dü çürütüyor, öz benliğinden uzaklaştırıyor. Aileleler kavgalı. Eskiden aile içinde kavga olduğu zaman evin içinde kalırdı, şimdi önce komşu, sonra mahalle, akabinde de şehir duyuyor tartışmaları, kavgaları, boşanmaları.Yineliyorum, hatırlatıyorum, söylüyorum, yazıyorum; kiriş kırılırsa dam çöker!

*

NOT: Bu yazının devamı olacak!