Beslenmenin önemi bir “kısır döngü” ile açıklanmakta. Bu döngüde yeterli gıda bulunmaması ile başlayan süreç, çalışma kapasitesinin azalması, gelir düşüklüğü, gelir azlığı sonucu gıda güvencesinden yoksunluk ve bu fasit daireyi destekleyen olumsuz çevre şartları ve yanlış politikalar uygulamalar ile desteklendiğinde dönüp durmakta.

Şimdi bu yüzyılda bu sorun var mı diyenler olabilir.  Uzatmadan birkaç istatistiği hatırlatmak gerçeklerle yüzleşmemizi sağlayacaktır.

Gerçekler

Açlık 21. Yüzyılın önemli bir sorunudur! Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 2022 yılı istatistiklerine göre Dünyada aç insan sayısı 735 milyon kadar. Yani 8 milyarlık dünyanın %9,2’i açlık sorunu ile karşı karşıyadır. Buna ek olarak 2.4 milyon insan şiddetli ve orta seviyede gıda eksikliği çekiyor. FAO Raporunda aç insan sayısının 2030’da 590,3 milyona düşmesi beklenilmekte.

2021 yılında dünyada 3,1 milyar insanın sağlıklı beslenmeyi karşılayacak maddi gücü yok. FAO uzmanları "Erişilebilir beslenmeyi herkese sunmak acil bir ihtiyaçtır" demekte.

Adil ve eşit olmayan bir Dünyadayız. Bu tespitim için şu istatistiklere bakalım: Aç insanlar yanında 2.5 milyar insan aşırı beslenme sorunu yaşamakta. Dünyada aşırı kilolu insan sayısı 1.66 milyar. Dünyadaki obez insan sayısı ise 715 milyondur.

Bu veriler bir grup insanın “gıda güvencesizliği” sorunu ile karşı karşıya olduğunu göstermektedir.

Bu verilere baktığınızda yanlış giden bir şey yok mudur? Elbette vardır. Uzun bir ekonomik, siyasi, kültürel vs analizler yapmak mümkün. Ama burada kısaca gıda güvencesizliğinden söz etmek istiyorum…

Gıda güven(siz)liği

İnsanların ihtiyaç duyduğu gıdalara miktar, kalite ve sürekli olarak erişebilmesine gıda güvencesi denilmektedir. Maalesef Dünyada tüm insanlara bu erişimin sürekli olması temin edilememektedir. Yaşadığımız dünyada “gıda güvensizliğin”de iki yol vardır vardır:

-Yetersiz beslenme (Undernutrition)

-Obeziteye (obesogenic)…

Yetersiz beslenme bebeklik ve çocuklar yeterince beslememektedir. Yeterli enerji, vitamin, protein, mineral alamamaktadır. Bu tip çocuklar yeterince gelişememekte ve tükenmişlik yaşamaktadır…

Obezite yolunda ise kaygı, stres ve depresyon sıkça karşılaştığımız örneklerdir. Yüksek kalorili, düşük besleyici değeri olan bir beslenme dört nala koşmaktadır. Sonuçta insan metabolizmasının adaptasyonu ve aşırı kilo veya obezite sorunu ortaya çıkmaktadır.

Dünyada normal beslenemeyen insan sayısı 4 milyara yakındır. Yani Dünya nüfusunun yarısı açlık veya kilo sorunu ile karşı karşıyadır. Bu resim insanlığın önünde durmaktadır. Resme bakarak çözüm aramalıyız. Farkındalığı artırmalıyız.

Dünya Gıda Günü

Dünyada beslenme sorununa dikkat çekmek için FAO 16 Ekim’i Dünya Gıda Günü olarak kabul etmiştir. Dünya Gıda Günü’nde Birleşmiş Milletlere üye ülkelerde gıda üretimi ve tüketimi, açlık vb. konular incelenir…

Derslerde öğrencilere Sebzecilik kitabımın önsüzünde yazdığım “Gıda Güvencesi Ulusal Güvenliktir!” cümlesini çok sık tekrarlarım. Pandemi, deprem, savaşlar bu düşüncemi keşke teyit etmeseydi. “Başarının Anahtarları kitabımda da Başarı ekolojisi içerisinde “Spor ve Beslenme” başlığı altında sağlıklı beslenmeye dikkat çektim. Bu kitapta şu hususları önermiştim: 

Beslenme için öneri…

-Günlük enerji ihtiyacınızın miktarı “Ne yapacağım?” sorusunun cevabı olsun… Miktarı çalışma temponuza göre belirlenmeli…

-Mevsiminde doğal ürünler ile beslenmeyi tercih edilmeli…

-Tahıl (ekmek, unlu mamüller), meyve, şekerli gibi karbonhidratlar fazla tüketilmekte kaçınınız…

-Protein ihtiyacı fasulye, bezelye, nohut ve mercimek ile karşılaya çalışmalı…

-Vitamin ve mineral kaynağı olarak sebze ve meyveler tercih edilmeli, ilaçlardan kaçınılmalı…

-Yemeklerde sebze ile etin birleştirildiği tencerede pişirilmiş olanlar ve tercih edilmelidir.

-İsraftan kaçınalım…

Son söz: İnsan olan diğer insanın açlığı ile dertlenir.