Son 10 yılın en kurak yaz aylarını yaşıyoruz. Mevsim normallerinin çok üzerinde olan sıcaklıklar nedeniyle; su kaynaklarının azalması ve akarsuların kirlenmesi ile karşı karşıyayız. Kuraklıktan sadece biz etkileniyoruz sanıyoruz oysaki burada yaşayan tüm canlılar etkileniyor. Kuraklık, barajlardaki su oranı ile alakalı ve tek kötü tarafı barajlarımızın dolmaması sanıyoruz. Ne yazık ki kuraklık dediğimiz şeyin sonucu bizim düşündüklerimizden çok daha fazla…
Kuraklık, yağmur ve kar yoksunluğu nedeniyle, yer altı sularının azalması ve toprağın beslenememesi demektir. Sulak alanların, göllerin, nehirlerin kuruması ya da kendi ekosistem özelliğini yitirmesi demektir. Ördeklerin, tilkilerin, leyleklerin, kurtların, ayıların, tavşanların, içecek su bulamaması, her zaman ihtiyaçlarını giderdikleri su kaynaklarının kuruması ve otlak alanların kuruması demektir. Şehrimizde 6 Şubat depreminden sonra bir çok su kaynağının başka damar bulup kaybolması nedeniyle depolarda azalmaya başlayan su; bir çok semtte su kesintisi ile karşı karşıya kalıyoruz.
İnsan eliyle oluşturduğumuz iklim krizi kaynaklı kuraklık, sadece bizimle alakalı olduğunu sadece bizim kullanmamız için olduğunu sandığımız su kaynaklarını yok ediyor ve bundan tüm canlılar etkileniyor.
Bir çok bölgede çöp atıkları , fabrika atıkları hava kirliliği vs bunların hepsi hava sıcaklığını, iklim krizini ve muhteşem doğamızı yok etmeye endeksli etkenler olduğundan mütevellit bunda hepimizin suçu var. Doğadaki hayvanlar kirli sularda avlanıyor, kirli suları içiyor, çöplükten yiyecek temin ediyor. Bir çok canlı türü bu yüzden yok olmayla karşı karşıya .
Bu durumun çözümü için bazı önlemleri almak zorundayız. Öncelikle su israfı yapmamalıyız. Gereksiz yere suları boşa akıtmamalıyız. Su kaynaklarını kurutacak yeraltı ve yer üstü yapılar yapmamalıyız. Gelecek kuşaklar için su'yu gerektiği kadar kullanmalıyız ve su kaynaklarını kirletmemeliyiz.
Baki Özdoğan
KAMFOD BAŞKANI