15 Şubat 2021 tarihinde vefat eden değerli Psikolog Doğan Cüceloğlu’nun bir mecliste yaptığı konuşmada sarfettiği şu sözlerle kendisini rahmetle analım:

…..Ben Amerika'da 25 yıl kalmış bir insan olarak şöyle bir gözlem yapıyorum. Amerika'da hiç eğitim görmemiş bir insanla aynı odada kalmaktan korkarım. Beş dolar için gırtlağını kesebilir. Eğitim orada gerçekten bir fark yaratıyor. Eğitim düzeyi yükseldikçe, uygar, olgun, sorumluluk sahibi, verdiği sözü tutan, kişisel bütünlüğü olan bir insan olma yolunda ilerliyor. İstisnalar kesinlikle olabilir ama genellikle böyle.
Türkiye'ye gelip baktığımda iki faktör görüyorum. Şehirleşme ve eğitim. Türkiye'de şehirleşmiş ve eğitim görmüş insandan korkuyorum. Kesinlikle insafsız, kendinden ve kendi yakınlarının çıkarından başka bir şey düşünmüyor. Bu son derece kuvvetli bir duygu bende. İliğini sömürür bitirir, hiç acıma duygusu yoktur…..

***

Şehirleşmiş ve eğitim almış kişiden korkmak…Kulağa oldukça ürkütücü bir tespit gibi gelse de ülkemize özgü böyle bir gerçeklik var maalesef.

***

“Yepyeni Bir Yaşam Alanı (!)” reklamlarıyla tanıtılan siteleri gözünüzün önüne getirin. Başkalarından uzak olmayı pazarlayan, kendi gelir grubu ve hayat standardında yüzlerce ailenin bir arada yaşamasını amaçlayan, gökyüzüne meydan okuyan dev yapılar hayatımızın bir gerçeği haline geldi. Kapısını kilitlemeyen, etrafındaki diğer hanelerden kopuk olmayan, ihtiyaç sahibi komşusundan haberdar olan yaşam şekli artık mazide kaldı.

***

Yeni yaşam alanları (!) otobana yakın olmasıyla pazarlanıyor. Kenar mahallelerle hiç muhattap olmadan doğrudan işe ya da avm’ye gidebilmek en büyük konfor haline geldi. Bu yapılarda büyüyen çocuklar, hayatın gerçeklerinden çok uzak bir halde, yalnızca kendi ebeveynleri gibi ailelerin çocuklarıyla oynuyor, onlarla aynı okula gidiyor ve onların sahip oldukları teknolojik aletleri ve yaşam standartlarını baz seviye olarak kabul ediyorlar. Dolayısıyla “yaşam standartları” kimi seçkin çocuklar için toplum gerçeğinin oldukça üstünde yer alıyor.

***

Ülkemizde son 20 yılda artan bu evrimleşme ve toplumsal dönüşüm, Hindu dinindeki gibi bir kast sistemini çağırıştırıyor. Toplumsal etkileşim kendiliğinden yok oluyor, sosyal yardımlaşma hayatımızdan hızla uzaklaşıyor ve ötekileşme baş gösteriyor. Empati mahrumiyeti, kişiyi insafsız ve yalnızca kendi çıkarlarını arzulayan bir yaratığa dönüştürüyor.

***

Eğitimli, iş güç sahibi, şehirli kitle, kendisine ait gelirinin yanı sıra rahatlıkla erişebildiği finansal kolaylıklar sayesinde hiçbir zaman bitmeyecek şahsi arzu ve ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılayabiliyor. Faizlerin artmasından da o karlı çıkıyor, düşmesinden de. Kurların yüksek olması da işine geliyor, düşmesi de. Elbette bireyler ihtiyaçlarını karşılayacak, buna karşı değilim asla. Önemli olan bu sahip oluşların kişiyi doyumsuz, çıkarcı, bencil, insafsız bir hale sokmasıdır.

***

Gelirin bizim ülkemizde adil dağılmadığını biliyoruz ama yaşamakta olduğumuz bu toplumsal metamorfoz, sadece gelir seviyelerini değil, insani duygularımızı da kutuplaştırıyor. Gelir adaletini sağlamanın çözümü zor olsa da mevcut ama vicdani melekeler bozulunca işte bunun tamiratının imkanı yok. Herkese hayırlı kazançlar dilerim.