6 Şubat Kahramanmaraş Zelzelesi şehre mal olmuş ve şehrin yaşayan hafızası konumunda olan çok sayıda kültür insanımızı da aramızdan aldı götürdü...

Bir önceki yazımda Yaşar Alparslan Hocamı anmış, hatırasını kendi açımdan kayda geçirmiştim. Bu yazımızda da Nuri Altıparmak ağabeyime vefa borcumu bir nebzecik olsun yerine getirmeye çalışacağım.

                Kendisinden depremden beri bir türlü haber alamıyordum. En son depremden bir hafta kadar evvel Tıp Fakültesi Hastahanesi Dermatoloji servisinde ziyaret etmiş, 1 saat kadar hasbihâl etmiştik. Meğer son görüşmemizmiş. Servisin kapısına kadar bana eşlik ederek uğurlamıştı. Deprem sonrası telefonuna ulaşamayınca tıp fakültesinden bilgi almış ve 3 Şubat günü tahliye olduğunu öğrenmiştim. Yazdan beri kalmakta olduğu yaşlı bakımevini aramış, ancak oradan da birinci derecede yakını olmadığım için güvenlik gerekçesiyle net bir bilgiye ulaşamamıştım. Sadece Kahramanmaraş’taki tüm huzurevi sakinlerinin civar illerdeki sosyal hizmetler müdürlüklerinin bakımevlerine gönderildiği bilgisine ulaşabilmiştim. Kadim dostu Nuri Yenibertiz’i (Gömlekçi Nuri) aramış, onun da haber alamadığını teessürle öğrenmiştim. Bir ümit beklemedeydim.

                Nihayet Av. Mehmed Abama Bey aracılığıyla acı haberi bugün aldım. Onun Halit Uğur ağabeyden aldığı bilgiye göre, hastaneden çıktıktan sonra huzurevinden izin alarak birkaç gün kalmak üzere Kıbrıs Meydanındaki Belli Otel karşısında bir otele yerleşmiş ve zelzelede otelin yıkılmasıyla dünya yolculuğu nihayete erişerek aramızdan ayrılmış. Bayramın ikinci günü aldığım bu haber son 7 senedir bana bir baba şefkatiyle yaklaşan Nuri ağabeyim için yüreğime yeni bir sızı ekledi.

                Nuri Altıparmak... Resmi nüfus ismiyle Mehmet Altıparmak... Yaklaşık 81 yıllık ömrüyle şehrin yaşayan hafızalarından biriydi. Şehri ilgilendiren her husus onun ilgi alanıydı ve gerekli gördüğü her yeri ziyaret eder, dilekçe yazar ve kendince üzerine düşen vazifeyi yapardı. Bu sebeple haklı olarak lakabı “şehrin fahrî valisi”ne çıkmıştı.

                Şehrin tanınmış ailelerinden olan Gürünlü Ali Efendinin damadıydı. Otel ve hamam işletmeciliği ile meşhurdu. Şahsi mülkleri olan Marmara Hamamı ve Otelini uzun yıllar, Tüfekçi Hamamını ise bir müddet işletti. Otel işletmeciliği sebebiyle uzun yıllar şehre dışardan gelen çok sayıda bürokrat, siyasetçi ve iş insanı ile diyaloğu olmuştu. Bu da onun hem tanınmasında hem de sosyal olarak aktif bir insan olmasında oldukça etkili olmuştu.

                Ben aslında Nuri ağabeyi çocukluğumdan itibaren tanırdım. Yörükselim Mahallesindeki eski evimiz Nuri Ağabeyimin Gürünlü ailesine ait eviyle aynı sokakta idi. Hemen iki ev aşağımız onların eviydi. Oğluyla çocukluk arkadaşı olmamız hasebiyle sık görürdüm, evlerine giderdim. O zamanlarda yaşı 40’larda idi. Başında kasketi, kravatı ve ceketinin üzerine giydiği trençkotu, her zaman traşlı yüzü ve bıyığı ile kendine has bir tarzı vardı. Çocukluğuma ait Nuri Altıparmak hafızamda bu şekilde kalmıştı.

                Aradan uzun yıllar geçti. Biz o sokaktan taşındık. Sonra üniversite yılları, öğretmenlik vs. derken 2016’ya kadar bir temasımız olmadı. İlk kitabım olan ve Şeyh Adil’deki tarihi mezar taşlarını konu edinen “Bâb-ı Ukbâ”nın Manşet Gazetesinde ilk tanıtımı yapıldığında, hemen gazeteyi arayarak beni sormuş. Yerel gazeteleri düzenli olarak takip eder, arşivlenmesi gereken haberleri keser alırdı. Telefon numarasını gazetedeki arkadaşa bırakarak, Bu, bizim İbrahim olsa gerek, eğer oysa beni arar” demiş. Hemen aradım, yıllar sonra tekrar görüştük. Eski model bir BMW’si vardı. O zamanlar araç kullanabiliyordu. Çalıştığım okula kadar geldi. Gelirken de boş gelmemiş bana kitaplar getirmişti. Kitabım dolayısıyla tebriklerini iletti.

                O günden sonra bana hep yardımcı olmaya çalıştı. Birçok kitap hediye etti. Derin Tarih Dergisinin çıktığı günden beri birikmiş tüm serisini kütüphaneme bağışladı. Beni kaynak eser bakımından beslemeye çalışırdı. Gerekli gördüğü kişilerle tanıştırır, tanıtırdı. Sıklıkla Nuri Yenibertiz’in (Gömlekçi Nuri) dükkânında otururdu. Orada kendisini ziyaret eder ve şehre dair uzunca sohbetler ederdik.

                1950’lerden itibaren Maraş’ın canlı hafızasıydı. Zaman zaman da Av. Mehmet Abama Beyin ofisine geçer orada kendisinden istifade ederdik. Kayıtlara geçmemiş çok sayıda bilgiyi ondan almayı başarmıştık. Ezanın tekrar aslî hâliyle Arapça olarak ilk okunduğu günü iyi hatırlıyordu. Onu anlatmış ve anlatırken duygulanarak, sesi titrek bir şekilde ve ağlamaklı bir hâlde anlatmıştı.

Şehrin her yerini, civar köy ve ilçeleri iyi bilir ve günümüzde mevcut olmayan birçok mekânı etraflıca tanıtırdı. İstiklâl Harbi’nin yetişebildiği kahramanlarını gözlemleyebildiği ölçüde anlatırdı. Arslan Beyi çok iyi hatırlar, her gün Kasap Hâlinin üst tarafındaki evinden çıkarak Belediye Çarşısına yakın yerdeki “Asmalı Kahve” diye meşhur yere gelip, hayatta olan bir kısım İstiklâl Harbi kahramanlarıyla birlikte halkla hemhâl olmalarını anlatırdı.

                Arslan Bey’in oğlu Mahmud Toğuz Beyle de bizi tanıştıran Nuri Ağabey oldu. Bu sayede Mahmud Beyle samimi bir dostluğumuz gelişti. Mahmud Beyle 3 bölüm halinde gazetemizde yayınladığımız “Arslan Bey” söyleşilerini yapıp, makaleleştirmiştik.

                Çok cömert, gözü gönlü tok bir güngörmüştü. Hiçbir kibarlığın altına kalmaz, karşılığını mutlaka fazlasıyla öderdi. Hediye vermeyi sever, apartmanındaki çocuklara sürekli şeker ikram ederdi. Bu haliyle de Hafız Ali Efendi merhumun tanıdığı tanımadığı karşılaştığı herkese cebindeki şekerlerden ikram etme geleneğini de devam ettirirdi. Gittiği yere eli boş gitmez, yerine göre mutlaka hediyesini götürürdü.

                Şehre dair kültürden, tarihe, yerel siyasetten belediyeciliğe, şiirden fotoğraflara velhasıl her alanda ilgisini çeken, önemli gördüğü bilgi ve belgeleri arşivinde tutardı. Bunları gerekli gördüğü hallerde çoğaltır ve sevdiği kişilere “Güldeste” adında bir klasör dosya hâline getirterek hediye ederdi. Bana da böyle 3 klasör dosya hazırlamıştı.

                Son aylarda yerleştiği yaşlı bakımevinde de boş durmamış ve ilerlemiş yaşına rağmen “yaşlı temsilcisi” olarak kurumun kamu ve özel kurumlarla ilişkilerinde ve ziyaretlerinde aktif bir rol almıştı. Nuri Abi toplum hayatının her zaman merkezinde yer aldı ve kendisine has yerini de son nefesine kadar korudu.

                Hayatıma dokunan ve son 7 senemde unutulmaz izler bırakan kıymetli bir büyüğüm olarak kendisini rahmetle yâd ediyorum. Mekânın cennet olsun “Kahramanmaraş’ın Fahrî Valisi” Nuri Ağabey...

22/04/2023-Denizli