Binlerce yıldır birçok insan şu soruları sormakta: “Hayatın anlamı var mı?” “Bu Dünyada var olmamızın nedeni nedir?” “Nereden geldik nereye gidiyoruz”.

Birçok insan dedimse bunun içinde sade insanlardan filozoflara kadar çok geniş bir varyasyonu görmek mümkün. Bu soruya cevap arayanlar kendi bilgi, görgü ve deneyimlerine göre bir cevap vermektedir.

‘Hayatın anlamı nedir’ diye soranlar aslında bir hipotez ileri sürmekteler. Bunu bir deney olarak düşünsek hipotezimizin iki seçeneği olan cevapla karşılaşır: Araştırmadan çıkabilecek sonuçlardan birisi ‘hayatın bir anlamı’ olduğu yönündedir. Bir de bunun tam tersi ‘hayatın anlamı yok’ diye bir sonucun da çıkması ihtimal dahilindedir. Var diyenlerde yok diyenler hiç de öyle üç beş kişi değil bayağı kalabalıklar. Ciddi ciddi bu işin felsefesini veya inanç sistemini geliştirenler bile var.

Bu konuda, birçok insan normal hallerinde anlam arayışında olmasalar da hayatın anlamının olması gerektiğini düşünenlerdenim. İkinci grubu (yok diyenler) başka bir yazıda inceleyelim.

Anlam Var

Hayatın anlamı var diyenlerin birçok soruyu cevaplaması gerekiyor. Hazır ve herkese uygun bir anlamın var olup olmadığı ile anlamın konusu (içeriği) oldukça tartışmalı bir konu.

Hazır ve herkese uygun bir anlam olduğunu düşünenler hiç de az değil. Bu grupta olanları bir metafor olarak büyük bir konfeksiyon mağazasının müşterileri gibi düşünebiliriz. Bu mağazaya herkes çıplak giriyor (dikkat doğum gibi). Çoğu zaman ebeveynleri giydiriyor bu giyinmek isteyen müşteriyi. Satıcılarda (ideologlar, büyücüler vs) iknada az kurnaz değil: “Az paçaları kısalttık mı şak diye üstünüze oturur.” Sonuçta bu gruptaki biri ne şekilde olursa olsun üstüne uyan giysilerden birini giyip anlamı bulduğunu iddia edebilir (düşünebilir/inanabilir).

Zihin ergenliğe ulaşmışsa bir türlü uymaz giysisi üstüne (giydirilen anlam) insanın.  Şöyleki mağazadan bir şapka ile ayrılan birinin, anlam iddiasında bayağı bir yerler açık kalıyor. Maymunun ağaca çıkması gibi yükseldiğini sandıkça aşağıdan bayağı açık yer gözüküyor. Farkındalık sıfıra doğru ilerliyor. Ama bu kişi diğer kişilerinde bu giyimi (anlamı) benimsemelerini istiyor.

Gerçek Dünyaya dönersek, 1500 inanç grubu, 6000 dil ve kutsanan yüzlerce/binlerce mekan (coğrafya/mabet) var. Bunların her birinden hayatın anlamı ile ilgili bir anlatı çıkarmak mümkün. Bunlardan referansla, bazı anlatıcılar kolayca hayatın anlamı şudur diye bir yaklaşım ortaya koymaktadır. Bu anlatıcılara bu iddianız niçin hayatın anlamı olsun diye sorsanız verecekleri cevap oldukça öznel (dogmatik) olabilir. Anlatılar mihenge vurulduğunda ise gerçekliğin (bilimin) konusu oluyor. Bilim ise anlam verebilir mi? Bunu bir başka yazıda inceleyelim.

Hakkını yemeyelim başarılı giyindirmelerde az değil. Kurguda renk ve beden uyumu çok başarılı. Bazı anlatılar iç çelişkileri olsa da gayet iyi formülüze edilmiş durumdalar. Bunları mutlu olmak isteyenler takip edebilir. Hakikati arayıp mutsuz olmaktansa giydirilmiş bir anlam ile mutluk olmak düşünülecek bir seçenek.

Anlam var diyenlerin ikinci grubu konfeksiyon kıyafeti çok da sevmeyenler.

Var ama

Harari (2018) de hayatın hazır bir anlamı olmadığı düşünenlerden: “Hayatın anlamı hazır bir ürün değil. Özgür tercihlerim ve kendi duygularım doğrultusunda ben yüklüyorum her şeye anlamı” (21. Yüzyıl için 21 Ders, s. 270).

Hayatın anlamı var ama “hazır bir anlam” yok diyenlerin işi biraz daha zor. Kendi bedenine uygun olan giysiyi biliyorsa kendi dikecek ya da bir bilene (terziye) diktirecek. Bir başkasının diktiği giysi (anlam) hazır anlatılardan ne kadar farklı olabilir?

“İnsanın Anlam Arayışı” kitabının yazarı Viktor Frankl bazı öneriler de bulunmakla birlikte “anlam” için kesin adres vermemiştir.

İnsan üzerine düşünen bir grup insan için “insanın özgürlüğü ve tercihleri” önemli. Anlam bu ilkeler üstüne dikilmeli. Bu yapılırsa gerçek anlam keşfedilmiş olur.

Son söz: Hayat anlam varsa anlamlıdır.