İki haftalık bir aradan sonra merhaba sevgili dostlar!

Şehrimizin depremle sarsıldığı salı günü, yeniden klavyemin başındayım.

Aslında bugün, ‘Kriz bahane, fırsatçılık ve açgözlülük şahane!’ başlıklı yazımı sizlerle paylaşacaktım.

Ama deprem gündemimi değiştirdi.

Ve merkez üssü Kahramanmaraş’ın Dulkadiroğlu ilçesine bağlı Tevekkeli Mahallesi olan, 4.6 büyüklüğünde depremin şoku ile bu satırları yazıyorum.

Deprem ülkemizin bir gerçeği… Maalesef bu gerçek ile bir kez daha yüzleştik.

Allah’a şükür, şu saatlere kadar can ve mal kaybının olmaması da en büyük tesellimiz.

Ama kronik hastalığımız var ki sonradan deprem gerçeğine kulaklarımızı tıkıyoruz.

Depreme karşı daima hazırlıklı olmamız gerektiğini unutmamalıyız.

Vatandaş olarak deprem bilincine sahip olmalıyız. Deprem öncesi ve sonrası yapılması gereken uygulamalar her zaman rehberimiz olmalı.

Deprem değil, bina öldürür! Bu acı gerçeği ezberlememize rağmen ‘kentsel dönüşüm ’projelerinde maalesef kaplumbağa hızında hareket ediyoruz.

Burada sadece devleti suçlamakta yanlış…

Hayati hesaplar yerine bazen maddi çıkarların öncelik olduğu sorunlar süreci baltalıyor. Bu noktada sorun üretmek değil, çözüm üretmek üzerine uzlaşı sağlanmalı diye düşünüyorum.

Söylenecek çok şey var fakat artık konuşmak değil, bir şeyleri gerçekten değiştirmek ve değiştirmeye başlamak gerek.

NOT: ‘Kriz bahane, fırsatçılık ve açgözlülük şahane! ’başlıklı yazımı sonra paylaşacağım.