Türk ordusunda havacılıkla ilgili ilk çalışmalara 1909'da başlandı ve 1910'da Paris'teki "Uluslararası Havacılık Konferansı"na heyet gönderildi.

Milli savunma bakımından havacılığın gelecekteki önemini gören dönemin Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa'nın emriyle iki ordu mensubunun yurt dışında eğitim alması planlandı. Bu kapsamda yurt dışına gönderilecek personelin seçimini yapmak ve havacılık işlerini yürütmek amacıyla 1 Haziran 1911'de "Tayyarecilik Komisyonu" kuruldu.

Aynı yıl, komisyonun sınavında en yüksek notu alan Süvari Yüzbaşı Fesa ile İstihkam Teğmeni Yusuf Kenan Beyler, eğitim için Fransa'daki Bleriot Fabrikası uçuş okuluna gönderildi.

Böylelikle, 17 Aralık 1903'te Wilbur ve Orwille Wright kardeşlerin ilk motorlu uçağı havalandırmayı başarmalarından 8 yıl sonra Türk Hava Kuvvetlerinin temelleri atıldı. ABD, Fransa, İngiltere, Almanya, İtalya, Avusturya ve Rusya ile hemen hemen aynı yıllarda Türk askeri havacılık teşkilatı da kurulmuş oldu.

Türk ordusu 1912'de ilk pilotlarına kavuştu

Yüzbaşı Fesa Bey ve Yusuf Kenan Bey'in 1912'de Fransa'daki uçuş eğitimlerini başarıyla tamamlayarak yurda dönmesinin ardından Türk ordusu ilk pilotlarına kavuştu. Aynı yıl 8 subay daha uçuş eğitimi için Fransa'ya gönderildi, Yeşilköy'de Hava Okulu açıldı.

Askeri havacılığın gelişmesi ve güçlenmesinde en önemli aşamalardan biri olan Hava Okulunun açılmasıyla bu alandaki çalışmalar hızlandı, personel sayısı çoğaldı ve 1'inci Dünya Savaşı başında hava bölükleri kurularak havacılar aktif kıta görevi yapmaya başladı.

Bu dönemde Türk Hava Kuvvetleri, Çanakkale'den Hicaz'a, Kafkasya'dan Filistin'e kadar Türk askerinin çarpıştığı hemen her cephede savaşa katıldı. Ancak Osmanlı İmparatorluğunun 1'inci Dünya Savaşı'nda yenilgiyi kabul etmesinin ardından imzalanan Mondros Mütarekesi uyarınca orduda terhis işlemlerine başlandı, bu kapsamda Hava Kuvvetleri Genel Müfettişliği kadroları boşaldı.

Osmanlı Hükümeti Harbiye Nezareti, 21 Haziran 1920 tarihli emriyle, Hava Kuvvetleri Genel Müfettişliğini lağvetti ve personelini dağıttı. Bu da Türk askeri havacılığının teşkilatsız, personelsiz, araç ve gereçsiz bırakılmasına neden oldu ve dolayısıyla Osmanlı dönemi Türk havacılığı sona erdi.

Türk havacılığında yeni dönem

23 Nisan 1920'de TBMM'nin açılmasıyla Türk havacılığında da yeni bir döneme girildi. Milli Savunma Bakanlığının (MSB) 13 Haziran 1920'deki emriyle, Harbiye Dairesine bağlı olarak Hava Kuvvetleri Şubesi kuruldu.

Yeni Türk devletinin ilk hava teşkilatının faaliyete geçirilmesinden sonra, eldeki kırık dökük uçakların onarılması, malzeme temin edilmesi adına çalışmalar yürütüldü ve bu tarihlerden itibaren Türk havacıları yokluklar içinde görevlerini yerine getirdi.

1921'de teşkilat değişikliği yapılarak Hava Kuvvetleri Şubesi, önce Hava Kuvvetleri Genel Müdürlüğü daha sonra ise 1922'deki değişiklikle Hava Kuvvetleri Müfettişliği adını aldı.

29 Ekim 1923'te Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasından sonra, çağdaş havacılığa uyum sağlayacak güçlü bir hava kuvvetinin kurulması için çalışmalara başlandı ve Türk Hava Kuvvetlerinin gücü sürekli artırıldı. Aynı zamanda uçuş eğitimi için diğer ülkelere personel gönderilmeye de başlandı.

Eskişehir'de 1925'te kurulan Hava Okulu da aynı yıl ilk mezunlarını verdi.

Balkanlar'da en güçlü hava kuvveti haline geldi

Türkiye'de hava alayları 1932'de kurulurken, 1933'ten itibaren Türk havacıları mavi renkli üniformayı giymeye başladı.

Hava Harp Akademisi 1937'de açıldı, 22 Mayıs 1939 tarihinde de hava tugayları kuruldu. 1940'ta envanterindeki uçak sayısı yaklaşık 500'e ulaşan Hava Kuvvetleri, Balkanlar'da en güçlü hava kuvveti haline geldi ve 2'nci Dünya Savaşı süresince, Türk Hava Kuvvetleri muhtemel bir savaşa karşı daima hazır olarak muhafaza edildi.

16 Ağustos 1943'te ise hava tugayları tümen seviyesine çıkarıldı.

1950'de ilk jet filoları kuruldu

1940 yılından itibaren lojistik destek yönünden MSB bünyesindeki Hava Müsteşarlığına, harekat ve eğitim yönünden Genelkurmay Başkanlığına bağlı olarak faaliyet gösteren hava birliklerinin tek bir komuta altında toplanmasına karar verildi. Bu amaçla 23 Ocak 1944'te Genelkurmay Başkanlığının emriyle Hava Kuvvetleri Komutanlığı kuruldu.

Türk Hava Kuvvetlerinin, Hava Kuvvetleri Komutanlığı ismini almasının ardından ilk kuvvet komutanı Tümgeneral Zeki Doğan oldu.

Hava Kuvvetleri Komutanlığına 1950'de jet uçaklarının alınmasına karar verildi ve bu kapsamda 15 Ekim 1950'de ABD'ye jet eğitimi için 8 personel gönderildi.

Balıkesir'de 1951'de kurulan 9'uncu Jet Üs Komutanlığı, Türk Hava Kuvvetlerinin ilk jet üssü, 191, 192 ve 193'üncü filolar da ilk jet filoları oldu.

Türkiye'nin 1952'de NATO'ya girmesinden sonra, jet uçaklarına geçiş dönemi de hızlandı, bu kapsamda pervaneli uçaklar hizmet dışı bırakıldı. Haziran 1962'de, hava tümenleri kolordu seviyesine çıkarılarak "Taktik Hava Kuvveti" ismini aldı.

İlk akrotim 1952'de "Milli" adıyla kuruldu

Türk Hava Kuvvetleri bünyesinde, günümüzdeki modern ve ileri teknolojideki havacılık anlayışına uygun nitelikteki ilk akrotim "Milli" adıyla, jet dönemine geçilmesinin hemen ardından 1952 yılında kuruldu.

Balıkesir 9'uncu Hava Üs Komutanlığında kurulan bu akrotim, F-84 G Thunderjet uçaklarını kullandı. Türkiye'de çok sayıda uçuş gösterisi yapan Milli, yurt dışında da İtalya ve Belçika gibi ülkelerdeki uçuşlarıyla adından söz ettirmeyi başardı.

Hava Kuvvetleri Komutanlığının bugün yurt içinde ve yurt dışında tanıtılması, kamuoyu ile olan ilişkilerinin geliştirilerek havacılığın sevdirilmesi amacıyla 11 Ocak 1993'te "Türk Yıldızları" kuruldu.

SOLOTÜRK

Hava Kuvvetleri Komutanlığının 25 Kasım 2009'da çalışmalarını başlattığı "Tek F-16 Uçağı ile Gösteri Uçuşu" programı 14 Ocak 2010'da üç gösteri pilotunun kurucu ekip olarak seçilmesiyle hayata geçirildi.

18 Mayıs 2010'da tek F-16 gösteri uçuşu için ilk eğitim sortisi gerçekleştirildi. 1 Eylül 2010'da o tarihteki ismi 4'üncü Ana Jet Üs Komutanlığı olan Mürted Hava Meydan Komutanlığında Hava Kuvvetleri Komutanlığı ilk gösteri uçuşu yapıldı.

Hava Kuvvetleri Komutanlığı personelinin göndermiş olduğu yaklaşık 300 isim önerisi arasından "SOLOTÜRK" ismi, gösteri ekibinin adı olarak seçildi. SOLOTÜRK, 15 Nisan 2011'de Cumhurbaşkanı ve seçkin davetliler önünde ilk resmi gösteri uçuşunu gerçekleştirdi.

Askeri havacılıkta yerli ve milli atılım

100 yılı aşan tarihiyle Türk Hava Kuvvetleri, dünyanın en önemli hava kuvvetleri arasında yer alıyor. Günümüzde, dünyanın kullandığı, kendini muharebe alanında kanıtlamış modern jet uçaklarını bünyesinde barındıran Türk Hava Kuvvetleri, bununla beraber kendi eğitim ve savaş uçağını yapma konusunda da önemli ilerlemeler kaydetti.

Bu kapsamda, Türkiye'nin yerli ve milli ilk insanlı süpersonik jet uçağı HÜRJET, 25 Nisan 2023 tarihinde ilk uçuşunu başarıyla gerçekleştirdi. Eğitim ve hafif taarruz uçağı olarak tasarlanan HÜRJET, aynı zamanda Türk Yıldızları akrobasi timinde de görev almaya başladı. Bu kapsamda HÜRJET, Türk Yıldızları ile ilk uçuşunu 6 Eylül 2023'te yaptı. Yakın gelecekte ise Türk Yıldızları'nda kullanılan NF-5 uçağının yerini HÜRJET'in alması bekleniyor.

Türk askeri havacılığının günümüzdeki en önemli projesini ise milli muharip uçak KAAN oluşturuyor. 5'inci nesil savaş uçağı olarak tasarlanan KAAN, ilk uçuşunu 21 Şubat 2024'te 8 bin feet irtifada 13 dakika havada kalarak başarıyla tamamladı.

İkinci uçuşunu, 6 Mayıs'ta 10 bin feet irtifada 14 dakika havada kalarak gerçekleştiren KAAN'ın geliştirme çalışmaları devam ediyor. KAAN'ın Türk Hava Kuvvetleri envanterine girmesi ise 2028 yılı olarak planlanıyor.

SİHA ve TİHA'lar göklerde

Türk Hava Kuvvetleri, çağın gerekliliklerine uygun olarak insanlı platformların yanında insansız platformları da muhabere alanında sık bir şekilde kullanıyor.

Önceleri ithalat yoluyla temin edilen bu sistemler, son 20 yılda savunma sanayisindeki atılımla öz kaynaklarla üretilmeye başlandı.

Türk Hava Kuvvetleri bugün, TUSAŞ tarafından üretilen ANKA silahlı insansız hava aracı (SİHA) ve AKSUNGUR, BAYKAR tarafından üretilen TB-2, Akıncı Taarruzi İnsansız Hava Aracı (TİHA) ve bunlarla beraber yine Türk savunma sanayisinin diğer şirketleri tarafından üretilen diğer insansız sistemleri envanterinde bulunduruyor.

Test süreci devam eden Bayraktar TB3, insansız savaş uçakları KIZILELMA ve ANKA 3 de önümüzdeki dönemde Türk Hava Kuvvetleri filosuna katılmak için gün sayıyor.

Envanterde yer alan ve "Koca Yusuf"lar olarak anılan A400M'ler ise yardım faaliyetlerinde kullanılıyor.

Keşif Uydu Komutanlığı

Türk Hava Kuvvetleri'ne bağlı olarak görev yapan Keşif Uydu Komutanlığı ise keşif uydu sistemlerini komuta ve kontrol edecek uzay operasyonlarını gerçekleştirmek, bünyesindeki uydu yer istasyonu ve yer sistemlerinin bakım, idame ve işletmesini sağlamak çalışmalarını yürütüyor.

Komutanlık, komuta ve kontrol ettiği uydular aracılığıyla barıştan itibaren ürettiği uydu görüntü ve verilerini, verilen direktifler doğrultusunda TSK, kamu kurum kuruluşları ile üniversitelere sağlamaya devam ediyor.

Kaynak: aa