Basit insanlar birinin davasını ölçüsüzce ondan çok savunur. (Bilge insan)

Yazılarımda sıkça değindiğim konulardan biri de ülkemiz tarımı ve tarım ile ilgili konulardır. Bu değerlendirmelerimde temel yaklaşım bilimsel ölçüler ve objektif olmaktır. Ama bu yaklaşımımız genetik kotlaması muhalif ve güç ile yazılı olanlar için zaman zaman eleştiri ile karşılanmaktadır. Hatta olur olmaz suçlamalara kadar götürülebilmektedir.

Her şeye rağmen yaklaşımımı sürdürmeye çalışacağım. İlkem şudur: “Olayları siyah beyaz değerlendirmek gerçek dışıdır” (D. Burns). Tarımda bazı sorunlar ve yapılan güzel işler vardır. Önceden beri yaklaşımımızı en üst seviyede son yapılan açıklama destekler niteliktedir. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, "Sürdürülebilir Tarım ve Tarımda Markalaşma" temasıyla düzenlenen Ziraat Bankası Tarım Ekosistemi Buluşması'nda şunları söyledi (bk. 17.05.2024 Tarihli Basın Organları):

“Elbette her şey güllük gülistanlık diyemeyiz. Dünyadaki tüm ülkeler gibi bizim de sıkıntılarımız var. Tarımsal girdi fiyatlarındaki artış çözmemiz gereken buna benzer sorunlarımız var. Gübre fiyatlarındaki artışlarından gündelik ve sürekli işçi eksikliğine kadar farklı alanlarda yükselen şikayetlere kulaklarımızı tıkayamayız. Başarılarımızla birlikte halen problem üreten alanların farkındayız.”

Tarıma Bütüncül Bakmak

Daha önce “Tarıma Bütüncül Bakmak” başlıklı bir yazı paylaşmıştım (bk. Milat Gazetesi). Bu yazı ve öncekileri resmi istatistikler (verilere) çerçevesinde hazırlanmıştım. Gelen bazı geri bildirimlerde “tarımda işler istatistikler gibi değil” sorusu sorulmakta. Ama verilere güvenmeyip de neye güvenmeliyiz?

Elbette farklı bir değerlendirme yapmak mümkün. Yeter ki bu değerlendirmeler nesnel (objektif) ve verilere dayalı olsun. Rasyonel düşünmenin temelinde verilerle ve bilimsel düşünme yatmaktadır. Bununla birlikte sübjektif (öznel) değerlendirmelerini gerçeğin kendisi imiş gibi algılayan ve yayanlara ne denilmesi gerekir?

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın “Tarımsal girdi fiyatlarındaki artış çözmemiz gereken buna benzer sorunlarımız var” değerlendirmesini dikkate alarak önceki düşüncelerimin bir kısmını paylaşmak istiyorum. Bu değerlendirme yazdıklarımızı teyit etmesi bakımından önemlidir.

Yüksek fiyatlar

Meyve-sebze fiyatlarındaki artış fazla sayıda faktörün etkisi altındadır. Bunlar arasında önemli olanları kısaca inceleyelim (bk. 14 Nisan 2022, https://www.milatgazetesi.com/yazarlar/sebze-fiyatlari-neden-artti-4130/).

Birinci faktör mevsimselliktir: Meyve ve sebzede turfanda veya sera ürünleri nedeniyle mevsimsel fiyat dalgalanmaları ortaya çıkabilir. Örneğin biber üretimin yüzde 25’i örtüaltında, yüzde 75’i açıkta (tarlada) yapılmaktadır. Bu oran arzın kış aylarında nasıl daraldığını gayet açık ortaya koymaktadır. Bahar ve yaz mevsimi ile başta meyve ve sebzelerin bollaşması ve fiyatların ucuzlaması beklenilir. Ama fiyat düşüşleri önceki yıllar kadar olmayacaktır. Resmi enflasyonun %60 civarında olduğu bir ortamda perakende fiyatları da buna uygun bir seviyede gerçekleşecektir.

İkinci faktör maliyetlerdir: Fiyat artışlarında maliyetler önemli faktördür. Gübre, enerji vd. girdi maliyetleri perakende fiyatların artmasına neden olmaktadır.

Meyve ve sebze üretimi yanında pazarlanması da ek maliyet getirmektedir. Bu zincirde hasat, plastik poşetle ambalajlanma, taşıma, araçlara yükleme ve boşaltma, tekrar perakendeci noktalarına taşınma vs maliyet üzerine etkilidir.

Üçüncü faktör spekülatiftir: Bazı kişiler gerek ekonomik gerek siyasi amaçlı davranışlara yönelebilir. Bu amaçla depolama, az üretme vd. uygulamalara yönelebilir.

Konu ile ilgili zaman zaman farklı değerlendirmelerime yer vermekteyim. Tarımın yapısal sorunları önemlidir (bk. https://www.milatgazetesi.com/yazarlar/tarimin-yapisal-sorunlari-7126/). Bunlar çözülmeden ideal sonuçları almak oldukça zordur.

Yazımı bir soru ile bitirelim: Birinin davasını ondan çok savunan insanlara ne denir? Belki de en önemli sorunumuz bu insanlar!

Son söz: Kötülüğün bir şeklide kraldan çok kralcı olmaktır.