YÜCİTA Başkanı Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu, son dönemde Avrupa Birliği'nden coğrafi işaret tescili alan Türkiye'nin yöresel ürün sayısındaki artışın sevindirici olduğunu ancak ulusal alanda coğrafi işaret alan yöresel ürünlerin, yönetişim ve denetim ayaklarının eksik kaldığına dikkat çekti. Türkiye'de 27 yıldır tescil edilen ürünlerle ilgili mesafe alınamadığını belirten Prof. Dr. Tekelioğlu, "Tescil, yönetişim ve denetimden oluşan bu 3 ayak iyi çalışıyorsa, sistem başarı gösterir. Aksi takdirde Türkiye'de olduğu gibi hiç yürümez. Son dönemde ulusal açıdan tescil furyası var. Bu çok tescil, AB'nin deyimi ile coğrafi işaretli ürünleri öldürür; itibarsızlaştırır" diye konuştu.
COĞRAFİ İŞARET ALGISI TESCİLLE SINIRLI KALIYOR
Coğrafi işaretler sisteminde bir ürün tescillendiğinde, hemen fiyatının arttığını ifade eden Prof. Dr. Tekelioğlu, "Çünkü kamu idaresi 'Bu ürün, tescil belgesindeki kurallara uyularak üretilmiştir. Bunun denetimi yapılmıştır, bu kaliteli bir üründür, ben bunun garantisiyim, onaylıyorum' diyor. Üzerindeki 'coğrafi işaret', kalitenin işareti. Tüketici de buna güvenerek, o ürünü alıyor. Ancak bizde şu ana kadar kamunun coğrafi işaret algısı tamamen tesciller ile sınırlı kaldığı için denetim ve yönetişimde mesafe alınamadı" dedi.
İLK KEZ FİYATI DÜŞEN BİR ÜRÜN OLDU
Yönetişim ve denetim olmadığı için verilen tescillerin katma değer yaratmadığını anlatan Prof. Dr. Tekelioğlu, "Mesela Malatya kayısısı. 7 Temmuz 2017'de AB tescili aldıktan hemen sonra ve hasat dönemi öncesinde olmasına rağmen fiyatı yüzde 35 düştü. Bu dünya coğrafi işaret tarihinde ilk kez yaşanan bir olay. Dolayısıyla tescil vermek yetmiyor, denetim ve yönetişim gerekiyor" diye konuştu.
'BİZDEKİ UYGULAMA, GÖRÜNÜRDE BİR UYGULAMA'
21 Kasım 2019'da Tarım ve Orman Şurası'nda alınan kararların 38'inci maddesine göre, coğrafi işaretlerde yönetişim ve denetim konusunda gerekli mevzuat değişikliği kararlarının alındığını dile getiren Prof. Dr. Tekelioğlu, "Aradan geçen zamana rağmen bu konuda hiçbir şey yapılamadı. Dolayısıyla bizdeki uygulama, görünürde bir uygulama. YÜCİTA olarak ürünlerimizin AB tarafından korunması açısından çok umutlanıyoruz. Zira Antep baklavası 27 ülkeli AB'de korunuyor ama Antep'te korunamıyor. O nedenle AB tescillerinden mutluluk duyuyoruz ve artırılması lazım. Bizde gerekli düzenlemeler yapılmazsa da itibarsızlaştıracak" dedi.
'TESCİL BELGELERİ DUVARDA ASILI KALIYOR'
Yasada tescil alanların hakları belirtildiği halde, görevleri ile ilgili hiçbir hüküm olmadığına dikkati çeken Prof. Dr. Tekelioğlu, "Bu nedenle tescil alan kuruluşlar, tescilden sonra ne yapacaklarını bilmiyor. Tescil belgeleri duvarda asılı kalıyor. Fransa'da örneğin rokfor üreticileri, yılda en az 400 denetimden geçer. Dolayısıyla rokforu alan tüketici gözü kapalı tüketir. Rokfor dünyanın en çok taklit edilen peyniri. Rokfor Konfederasyonu yönetişimi yapan birim içinde 80 kişi çalışıyor. Taklitler ve haksız rekabeti önlemek için dünyanın 50 ülkesinde avukatı var. Tescil sahibi teknik hizmet götürecek, Ar-Ge çalışmaları, ürünün reklam ve promosyonunu yapacak ve en önemlisi tescil belgesindeki kurallara göre üretilip, üretilmediğinin denetimini yapacak. Bunlar coğrafi işaret yönetişimi" diye konuştu.
'MEVZUAT DEĞİŞİKLİĞİ ACİL YAPILMALI'
Denetimi de üç aşamalı olarak anlatan Prof. Dr. Tekelioğlu, "Bir özdenetim, coğrafi işaret kurallarına göre üretim. İki iç denetim, bu denetimi tescil alan kuruluş; Ezine Peyniri ve Mandıracılarını Koruma Derneği hem süt hem peynir hem de ticari zincir üzerinde denetimini yapacak. Üç dış denetim, AB'de dış denetim AB kriterlerine göre akredite olmuş bağımsız, tarafsız, donanımlı özel sertifikasyon kuruluşlarınca yapılır. Bunlar bizde yok. Ne iç ne dış denetimler bizde yürümüyor. Tarım ve Orman Bakanlığı 38'inci maddede öngörülen mevzuat değişikliğini acele olarak yapmalı. Aksi takdirde, güzelim coğrafi işaretlerimiz bugünkü gibi itibarsızlaştırılmaya devam edilecek. Ayrıca bizde verilen tescillerde büyük hatalar yapılıyor, ürün grupları itibarıyla büyük karmaşalar yaşanıyor" dedi.
—DHA