Hanımın Deresi, Kahramanmaraş’ın batısında, Akdeniz’den esen rüzgarların ulaştığı bir vadide gizemli bir hikaye olarak yaşatılıyor. Ceyhan Nehri kenarında, boğazın son bulduğu noktada konumlanan bu bölge, sadece doğal güzellikleriyle değil, geçmişe dayanan halk anlatısıyla da dikkat çekiyor. Her ne kadar bölgenin ismine dair resmi bir kayıt bulunmasa da halk arasında anlatılan iki farklı rivayet, bu vadinin “Hanımın Deresi” adını nasıl aldığına ışık tutuyor. İlk rivayete göre, Hanım adlı bir kadın Yemen’e giden kocasının geri dönmemesi üzerine her gün ağıt yakarak bekler. Ancak tarihsel veriler, bu anlatının coğrafi isimlendirmeden daha sonra ortaya çıktığını ortaya koyuyor.

HANIMIN DERESİ KARARDI, YAĞMUR YAĞACAK

Daha güçlü kabul gören ikinci anlatı ise Osmanlı dönemindeki 1865 İskânı sürecine dayanıyor. Türkmen aşiretlerinin yayla ve kışlak yolları üzerindeki geçitlere karakollar kurulmasıyla birlikte bazı aşiretlerin geçişleri engellenmişti. Yaylaya gidemeyen Avşar veya Bahadırlı aşiretine mensup bir grup, bu vadiye yerleşmek zorunda kalmıştı. Onlardan biri olan Hanım adlı bir kadın, dağılan aşiretine her gün yüksek bir tepeye çıkarak ağıt yakmaya başlamış, ikindi vaktinde yükselen sesiyle birlikte yağmurun gelişine tanık olunmuştu. Zamanla bu olay öyle bir yer etti ki, “Hanımın Deresi karardı, yağmur yağacak” deyimi Maraşlıların diline pelesenk oldu. Hanım’ın o yüksek tepeye defnedildiği, vefatından sonra da yağmurun aynı vakitlerde yağmaya devam ettiği anlatılıyor.

KENTİN COĞRAFİ MİRASINDA SİLİNMEZ BİR YER EDİNİYOR

Bugün hâlâ bölge halkı, Hanım’ın anısını yaşatırken, coğrafyanın doğal yapısı ve Akdeniz’den gelen bulutların uğrak yeri olması da bu efsaneyi doğa ile iç içe bir gerçekliğe dönüştürüyor. Bölgeyi anlatan şu şiir de, o hüzünlü kadının sesini günümüze taşıyor:

Hanımın Deresi
Gene Göktepeyi boran tuttu.
Çadırı çatmayı aldı attı.
Benim feryadım urumu tuttu.
Ölmeden karşıya geçebilir miyim ola...

Efsane mi gerçek mi olduğu tartışılsa da Hanımın Deresi, Kahramanmaraş’ın hem folklorik hem coğrafi mirasında silinmez bir yer edinmiş halde bulunuyor.

Muhabir: SELMA ERDEMGÜR