Şehrin doğusunda yer alan ve 3 bin 91 metre yüksekliği ile bölgenin en yüksek zirvesi olan Nurhak Dağı’nın eteklerinde zengin bitki örtüsü ve çeşitli hayvan türleri bulunurken, zirveleri yıl boyunca karla kaplı kalıyor. Dağ, dağcılık ve doğa yürüyüşleri için ideal bir ortam sunarken, tarihi ve kültürel açıdan da büyük bir öneme sahip. Bölge, Doğu Anadolu ve Akdeniz iklimlerinin kesişim noktasında yer aldığı için farklı iklim özelliklerini barındırıyor. Eski yerleşim yerlerine ait kalıntıların da bulunduğu Nurhak Dağı, turistik faaliyetlerle yerel ekonomiye katkı sağlıyor. Doğal güzellikleri ve yürüyüş parkurları ile doğa tutkunları için vazgeçilmez bir durak olan Nurhak Dağı, her yıl hem yerel hemde yabancı birçok ziyaretçiyi ağırlıyor.
NURHAK DAĞI’NIN ZİRVESİNDEKİ ALİ GÖLÜ’NÜN HİKAYESİ
Nurhak dağlarının tepesindeki krater gölü, yörede Ali Gölü olarak anılıyor. Göle “Ali” adını veren yöre halkı, bu ismi bir efsaneye dayandırıyor. Efsaneye göre; yörede yaşayan Ali adlı çoban, beyin kızına sevdalanıyor ve kız da çobanı seviyor. Bey, günün birinde durumu öğreniyor ve çobanı çağırtıyor. Nurhak Dağları'nda bir kış geçirirse kızını ona vereceğini söylüyor. Çoban, atını dağa sürerken günümüzde Ali Gölü’nün çevresindeki bir mağaraya sığınıyor. Bir süre dağ koşullarına dayanıyor ancak daha sonra ölüyor. Rivayete göre sığındığı mağaranın duvarlarındaki yazılarda Çoban Ali’nin ölüm nedeni şöyle açıklanıyor; “Açlıktan, susuzluktan değil, dağların uğultusundan öldüm.” İnanışa göre mağaranın önündeki oyuk taş Çoban Ali’nin atının yemliğidir. O günden sonrada mağaranın yakınındaki göle Ali Gölü deniyor. Başka bir rivayete göre de gölün adı, Çoban Ali’den değil; Hz. Ali'den geliyor. Hz. Ali'nin yolu buraya düşüyor ve azık torbasındaki son kırıntıları Nurhak dağının kuzeyine, suyunu da güneyine döküyor. Bu nedenle dağın kuzeyinin ovalık, güneyinin ise sulak olduğu inancı hakim.
