Çeşitli köy ve kırsal mahallerde imamın “senelik izinde” olması nedeni ile camilerin kapalı olması, kırsal yerde görev yapan imamların bir an önce tayin yapıp kaçmak istemesi, yine genç imamların başka kurumlara yatay geçiş çabaları diyanetin çözmesi gereken asli sorunlardan.

Cuma namazına gelen vatandaşın Cuma hutbesini dinlemesinin farz olduğunu bilmeyerek hutbe bitene kadar yanındaki ile sohbet muhabbet etmesi yada telefon ile oynaması halkın yani bizim çözmemiz gereken asli sorunlardan.

Cuma namazı İslam dinine göre farz olup, yine toplu olarak kılınması farz kılınan tek ibadet türüdür.

Cuma namazı erkeklere farz kılınmıştır. Türkiye’nin erkek nüfusu yaklaşık 42 milyon. Bu rakamın yarısının Cuma namazlarına gittiği farz edilirse her hafta 21 milyon kişiyi bir araya toplamak, onlara hitap etmek, gerekli mesaj ve telkinleri vermek için mükemmel bir fırsattır.

“Fırsat” kelimesinin siyasi, ticari, ekonomik ve sosyolojik karşılığı farklıdır.

Sondan başlayalım. Sosyolojik olarak, insanları birlikte tutma, kardeşlik ruhunu işleme, elzem kaza, deprem, yangın ve ülkenin yaşadığı bilumum acı olayda bir olma bütün olma duygusunun işlenmesi için mükemmel fırsattır.

Siyasi fırsat ise olarak ise, mevcut iktidarın kendi atamış olduğu diyanet işleri yönetimi aracılığıyla, devletten maaş alan imam, müezzin vasıtası ile direk yada dolaylı bir şekilde hutbeleri siyasi mesajlara çevirme fırsatıdır.

Son zamanlarda, en azından benim çevremde, hutbelerin direk yada bilinç altına hitap eden siyasi mesajlar içerdiği iddiası ile Cuma namazına gitmeyen onlarca insan var.

Cuma namazları mükemmel fırsattır. Hutbelerde okunacak birlik, beraberlik kardeşlik örgüsünün işleneceği, iç ve dış tehditlere karşı halkı uyanık olmaya davet edilebileceği, çeşitli yardım faaliyetlerinin organize edilebileceği, kardeşlik bağlarının kurulabileceği, insanların ayrıştırılma değil bütün olmasına vesile olabilecek gerçek bir “fırsat” dır. Siyasi fırsat olarak görülmesi tabi ki kabullenilemez.

Özellikle ülke seçim atmosferine girdiği zamanlarda bu iddia daha fazla dilendirilmekte olup, dinin direği namaza siyaset bulaştırılması, siyasetin camiye sokulması, ibadetin siyasete bulaştırılması kabullenilemez.

Son olarak, örneğin vatan birkaç evladını şehit verdiği zaman, yada ülke deprem gerçeği ile yüzleştiği anlarda diyanetin hutbe konusu olarak “komşuluk ilişkileri” gibi absürt konu belirlemesi eğreti düşüyor.

Olsun…Güncel, tarafsız, halkın tümünü kucaklayan hutbelerimiz olsun.