IMG_99912 yıl önce Kahramanmaraş’ın Tarihi Demirciler Çarşısında faaliyete başlayan antikacı dükkanı, Avrupa’nın mazisini kent halkına sunuyor. İşletme sahibinin Avrupa’da yaşadığını, antika eserleri Avrupa’dan temin edip gönderdiğini, Antika eserlerinin yüzde 90’nın Avrupa menşeili olduğunu ve burada da sergilenerek kent halkının satışına sunulduğu belirten Satış Danışmanı Ali Nurlu, “Avrupa'daki, Batı'daki antika eserleri, Kahramanmaraş'ta sergiliyoruz ve satışa sunuyoruz. E-ticaret ile de Türkiye’nin her yerine de satış yapabiliyoruz. Bunun haricinde instagram sayfamız var orada da bizi takip edenler veya bizi keşfedenler bizimle irtibat kurabiliyorlar. Hatta şehir dışından buradaki ürünleri görmek için gelenler de var. Bölgenin hatta Türkiye’nin en geniş kapsamlı Avrupa’nın antika eserlerinin sergilendiği bir antikacı dükkânı yok diye düşünüyorum” dedi.IMG_0034-1

TÜM ESERLERİN HİKÂYESİ VAR

Satış Danışmanı Ali Nurlu, sergiledikleri eserlerin her birinin ayrı ayrı hikâyesi olduğunu dile getirdi. Nurlu, “Burada gösterilen tüm ürünlerin hikâyesi var. Mesela bir fincanımızda var, bu fincanın porselenin işlemesini yapan çocuğun babası annesini katlediyor. Babası, annesinin resimlerini de yok ediyor. Baba, annesine dair ortada hiçbir şey bırakmıyor. Çocukta babasından intikam almak için annesini bu porselene nakşediyor ve çocuk annesini bu porselende yaşatıyor. Böylelikle babasından intikamını alıyor. Bunun dışında 1880 yıllarda üretilen ilk kilise piyanolarından birisi var. Bu piyano Amerika menşeili, garanti belgesi de var. İlk üretilen piyanolar arasında gösteriliyor” şeklinde konuştu.IMG_0060

ALANIMIZ DAR

Ali Nurlu konuşmasına şu şekilde devam etti: “Yerimiz dar olduğu için şuanda sergileyemediğimiz ürünlerimiz var. Eserlerimizi tam olarak sergileyemiyoruz burada. Piyanolar var, plakçalarlar var, radyolar var aklınıza gelecek klişe olarak her türlü antika eserlerimiz mevcut. Bu eserleri, hem dekor olarak hem de kullanmak amacıyla satışa sunuyoruz. Yüzlerce çeşit ürünümüz mevcut, antika saatlerimizin sayısı bir hayli fazlaydı, saatler için ayrı bir yer açtık. O eserlerimizde yine Avrupa menşeili, antika saat konusunda bu bölgede en geniş ve en çok ürünün olduğu bir dükkânı faaliyete geçirdik. Bölgede bunun üzerine sadece antika saat sergileyen b u kadar geniş kapsamlı bir yer yok.IMG_0058

BİLİNMİYORUZ!

Burada daha yeniyiz, gelen vatandaşlarda “Bura ne zaman açıldı” diye soruyor, bilinmiyor. Buranın varlığından haberdar değiller. Gelen insanlarda memnun kalıyor, burayı başka bir dünya olarak görüyorlar. “Başka bir âleme girmiş gibiyim” diyenler oluyor, insanlar burada eskiyi kokluyor, eskiyi teneffüs ediyorlar. Biz burada insanlara eskiyi yaşatıyoruz. Babaların babasını veya onların babası dedelerini yaşatıyoruz. Onların zamanında kullanmış oldukları malzemeleri getirdik. Küçük çaplı bir müze haline getirdik biz burayı, destek olsa daha geniş daha kapsamlı bir yerde eserlerimizi sergilemek isteriz. Bu işe turizm müdürlüğünün belediyelerin katkı sağlaması gerekir, tanıtımın yapılması gerekir yani onların tanıtım konusunda önderlik etmesi lazım. Belediyeler, kendi çapında eski evleri mutfak müzesi gibi dondurma müzesi gibi olarak yaparak tanıtım yaptığını düşünüyor. Bu söylediğim yerlerde sote yerlerde ara yerlerde, onları bile tanıtamıyorlar.IMG_9993

TL DEĞERLENMEYE BAŞLARSA SATIŞLARIMIZ ARTACAK!

Alım gücü düştü, insanlar geliyor bir şeyler hoşuna gidiyor ama alım gücünün yetersiz olmasından dolayı alamıyor. Çünkü bize bunlar avro üzeri geliyor. En küçük bir eserin Avrupa’da 10 avroya alıyoruz. Bu ürünün buraya getirme maliyeti var, dükkân kirası var, elektriği var suyu var. Bizde ona göre bir fiyat belirlemek zorunda kalıyoruz. Türk Lirasının değer kaybettiği de ortada, 1 avro 19 liraya dayandı. Belirlediğimiz rakamlarda avro üzerinden olduğu için fiyatlarımız yüksek oluyor. Türk Lirası değerlenmeye başlarsa bizde antika eserlerimizi daha rahat satacağız ve ülkemizde kazanmış olacak.IMG_0057

ÇARŞININ ACİLEN ÜSTÜNÜN KAPATILMASI LAZIM

Burası Demirciler Çarşısı olma özelliğini kaybetti, bu çarşıda farklı farklı işyerleri açıldı. Bunun sebebinin ekonomik sıkıntıların olduğunu düşünüyorum. İşletmiş olduğu dükkân yürümeyince farklı alanlara yönelenlerde oldu. Buraya turistin gelmesi için buranın daha canlı bir yer olması için Demirciler Çarşının üstünün acilen kapatılması gerekiyor. Burası geçmişte demircilerin yoğun olduğu bir çarşıydı. Ancak şuan burada bir elin 5 parmağını geçmeyecek kadar demirci esnafı kaldı. Bu esnafları da başka bir yerde toplanması gerekiyor. Bu çarşının üst taraflarında toplanabilir ve bu çarşı da İstanbul Kadıköy’deki Cadıköy gibi bir mekân haline gelebilir. Trafiğe kapalı ve genel olarak kafelerin olduğu bir çarşı haline gelse çok güzel olacağını düşünüyorum. Hem Kafelerin hem de Kahramanmaraş’ın yöresel ürünlerinin sergilendiği hem de gastronomi yani yeme içme mekânlarının yoğun olduğu bir çarşı olsa daha çok turistin geleceğini düşünüyorum. Buranın üstü kapandıktan sonra insanlar yazın sıcaktan, kışın yağmur ve kardan fazla etkilenmeyecektir. Bu şekilde olursa turistler bu çarşıya girdiğinde hem Kahramanmaraş’ın birçok ürününü görmüş olacak hem de burada vakit geçirmiş olacak. Buraya gelen kişilerin Kahramanmaraş’ın tarihini yaşaması gerekiyor.  Bu saydığım şeyler yapılırsa buradaki tüm esnafların işi potansiyeli artar ve Kahramanmaraş’a katkı sağlar”IMG_0006

BURASI BİNLERCE YILLIK TARİHİ OLAN BİR ŞEHİR

Satış Danışmanı Ali Nurlu son olarak şunları kaydetti: “Nevşehir’deki Peribacaları Türkiye’nin önemli turistik yerlerinden birisi,  biz niye bir Nevşehir gibi olmayalım, Nevşehir'in bizden ne üstünden üstünlüğü var? Burası da tarihi olan bir yer. Biz Nevşehir’den çok mu gerideyiz? Sonradan şehir olan bir yer değil, binlerce yıllık tarihi olan antik bir şehir burası. Biz şehir olarak hak ettiğimiz değeri görmüyoruz. Tanıtım konusunda çok eksiğimiz var, şehir olarak bunları aşmamız lazım. Buraya gelen turistler bir pastanede dondurma yiyip gitmesinler. Buralar gelişsin, turistler buralara da gelsin. Şehrimizi, tarihimizi, değerlerimizi tam olarak tanısınlar ve öyle dönsünler memleketlerine.”

Haber: Ömer Harmankaya

 

Editör: Didem Kayabaşı