IMG_0002Ulusal Süt Konseyi’nin 14 Ekim’de çiğ süte gelen zam ile ilgili girdi maliyetlerini göz önünde bulunduran Kahramanmaraş Kırmızı Et Üreticileri Birliği Başkanı Yunus Ceren, gelen zammın üreticileri memnun etmediğini belirtti. Çiğ sütün kilosunun şuan ki şartlarda minimum 10 TL olması gerektiğini dile getiren Başkan Yunus Ceren gazetemize özel açıklamalarda bulundu. Ceren, “Sütün 10 lira olması lazım sudan ucuz süt, vatandaştan köylüden 8 buçuk liraya büyük şirketler alıyor. Süte 1 lira zam geliyor, 7 buçuk liradan 8 buçuk lira oluyor. Ama peynire tek seferde 30 lira zam geliyor. Böyle bir dünya var mı? Vatandaş bunu nasıl yiyecek? Ben bunu iddia ediyorum: bu bir gıda terörüdür. Bunlardan kimse vatandaşın sofrasına el uzatmasın, cezalandırılsın. Halk, süt içebilsin, kaymak yiyebilsin, peynir yiyebilsin, tereyağı alabilsin, bal alabilsin. Şu anda zaten dünyada bir gıda sıkıntısı var. En büyük sıkıntı da esnafın içindeki çürük elmalarda. Alıyor 1’e satıyor 4’e böyle bir dünya yok. Bu böyle nereye kadar, ölüm var, hak var, adalet var, kul hakkı, adaleti düzeltmediğiniz müddetçe bir yere varamayız” dedi.

ET ENFLASYONA GÖRE UCUZ

Başkan Yunus Ceren, et üretimi ve tüketimi ile ilgili de değerlendirmelerde bulundu. Ceren, “Halkımızın et tüketimi 2000’li yıllara göre iyi durumda. Gerçekten hayat pahalı olsa da halkın et yemesi güzel. Et pahalı değil, et birinci olarak aracı, ikinci de marketler zincirinden dolayı pahalı oluyor. Şu şartlarda et ucuz. Bizim ürettiğimizde ortalama 80-90 lira arasında değişiyor. Bu da yani diğer ürünlere göre et pahalı değil. 2000’li yıllarda 1 kilo et parası ile 2 tüp alabiliyorduk. Şu anda bir kilo et ortalama 100 lira tüp 300 küsur lira. Bu etin bir değeri olması gerekiyor. Et protein açısından zengin bir besindir. Biz etin pahalı olmasından yana da değiliz. Et pahalandığı zaman üretici kazanmaz, aracılar kazanır. Bu etik bir şey değil, bizim bir ticari ahlakımız olmalı. Esnaf kardeşlerimin, dürüst olması lazım. Bunun içinde dürüst esnaflarımız vardır, yok değil.  Ama yiyeni düşünmeyen, alanı düşünmeyen bir kesim de var. Devamlı kesesini düşünüyor” ifadelerini kullandı.cow-1349251_960_720

TİCARİ AHLAKIMIZIN OLMASI LAZIM

Başkan Ceren, “ Büyük marketler zinciri gerçek maliyeti 70-80 lira olan eti 150 TL’ye, iki katına satıyor, buna devletin el atması lazım. 1’e aldın, sattın 5’e böyle bir şey olabilir mi? Bunların bir faturası var. Kardeşim bu eti sen kaçtan aldın? Kaça satıyorsun? Tamam, belli bir para kazanmaları lazım ama halk da et yiyebilsin. Zengininden fakirine her sofraya et girsin. Almış 8 liraya satıyor 20 liraya. Yok, böyle bir dünya. Benim üreticim bir hayvanın ortalama 8 ay, bir sene kahrını çekiyor. Cüz’i bir kârı var ama aracı ise yüzde 20 kâr ile bugün alıyor yarın satıyor. Her şeyi devletten beklemeyeceğiz. Ticari ahlakımızın olması lazım. Bu işi hakkaniyetli bir şekilde yapmamız lazım.

YEMLERİN İÇERİĞİ ÇOK BOZUK

Bizim üreticimizin en büyük sıkıntısı ister istemez girdi fiyatları. Maliyetler 3-4 katı oldu. Bizim de ürettiğimiz etin fiyatı daha 2 katı olmadı. Bizim üreticimiz eti bedavaya veriyor. Ben halktan rica ediyorum, Eti kasaptan alsınlar, et kasaptan yenir. Marketten yenmez. Marketçiler gitsin marketçiliğini yapsın. Kasap kasaplığını yapsın. Büyük firmalar eti stokluyor. Devasa depoları ve eti depoluyorlar. Yani her şeyde stokçuluk var. Şu anda, bizim en büyük sıkıntımız aracılar. Bunun haricinde, yem giderlerimiz çok yükseldi. Yem pahalı. İster istemez pahalı. Bizim devletimizden beklediğimiz şu; biz hayvanlarımıza yedirdiğimiz yemlerin kalitesi ne durumda bilmiyoruz. Yemlerin kalitesi yok kardeşim. Türkiye'de kaliteli yem yapan firmalar bir elin 5 parmağını geçmez. Yemlerin içeriği çok bozuk. Bizim üreticinin en büyük sıkıntılarından biri ne yedirdiğimizi bilmiyoruz. Buna ağır cezalar yazılması lazım. Yemlere tahlil yapıldığında eğer bozuksa bir ceza kesiliyor. Bu ceza devlete ödeniyor. Bunun bizim üreticimize faydası yok, zararını çeken üretici.”

 MERALAR YOK EDİLİYOR!

Başkan Yunus Ceren son olarak şunları kaydetti: “Et ve süt olmazsa hayat olmaz. O fabrikalar boş, o demirler boş. Güzel güzel arazilerimizi imara açılıyor. Sen benim geleceğimi, benim çoluğumun, çocuğumun, torunumun yiyeceği gıdanın üzerine bina yaptıramazsın. Bina yapılacak yer mi yok? Şehirle uygun imarlar, araziler yapalım. Belediye buna destek çıkıyor. Biz gıda üreticileri çok önemliyiz, bizlere önem verilmezse perişan oluruz. Pandemi dönemini yaşadık, Cenabı Allah’tan uyarıydı. Şunu anladık insan, teknolojisiz yaşayabilir, bilgisayarsız yaşayabilir ama fizyolojik ihtiyacı olan yeme içme, karnını doyurmadan yaşayamaz. Üretim ve gıda bunun önemi ileride artacak göreceksiniz. Ukrayna–Rusya meselesi oldu, çok şükür bizim tarafımızda bir şey olmadı, teşkilatımız olarak Türkiye’de bir sorun yaşatmadık. Bunu deyince de rahat olmayalım yan gelip yatmak olmaz. Nüfusumuz hızla artıyor. 2050’de 120 milyonluk bir nüfus oranı olacağı öngörülüyor. Bir ülke nüfusu kadar turist ağırlıyoruz. Geçenlerde otele gittim, 6 bin turist vardı. Nasıl yedirip, içiriyorsunuz. Onların giderlerini hesapladım benim mahallem kadar olduğu ortaya çıktı. Gelişiyor ve büyüyoruz bunlara önem verilmesi lazım Allah razı olsun Sayın Bakanımızdan önemli adımlar attı. İstanbullu İstanbul’da, köylü köyünde doysun ve herkes rahat etsin huzurlu olsun. Köylü kardeşim köyünde kalsın, üretsin ve üretince fazlasını şehre getiriri, istikrarı artırır.”

Haber: Didem Kayabaşı

Editör: Didem Kayabaşı