Kahramanmaraş, yüzyıllardır el emeğiyle yoğrulmuş bakır kazanların, tencerelerin ve tepsilerin evlere girdiği, kalaycı çekiçlerinin sesinin çarşılarda yankılandığı bir şehir ancak bu geleneksel zanaatlar, günümüzde son ustalarının elinde ayakta durmaya çalışıyor. Usta sayısı giderek azalırken, meslekler yok olma tehlikesiyle karşı karşıya geliyor.
EN ZORU YIKAMAK
İlkokul yıllarında başladığı kalaycılığı 50 yıla yakın süredir sürdüren Bünyamin Özek, mesleğin en zor kısmının temizlik olduğunu söylüyor: “En kolayı kalaylamaktır, en zoru ise bize gelen mamullerin yıkanması, temizlenmesidir. Temizlik çok önemlidir bizde.” Deprem sonrası malzeme fiyatlarının arttığını belirten Özek, “En küçük tencere 150-200 liradan başlıyor, en büyük mahsere kazanı ise 4 bin liraya kadar çıkıyor” dedi. Gençlerin mesleğe ilgisiz olduğunu vurgulayan Özek, “En fazla 5 sene sonra Kahramanmaraş’ta kalaycı ustası bulamazsınız. Devletin bu tür mesleklere sahip çıkması lazım” diye konuştu.
BABA MESLEĞİNDE 60 YILI GEÇTİ
Kalaycılığı babasından öğrenen Mahmut Tepebaşı ise ömrünü bu mesleğe adamış bir başka usta. “Anamdan doğdum da bu mesleğin içindeyim” diyen Tepebaşı, bugünlerde en çok büyük mahsere kazanlarının kalaylandığını belirtiyor. “Ufak tefek kaplar bitti. Evlerde yemek pişen kazanlar, zahra zamanı kazanları kalaylıyoruz. Bizden sonra bu meslek yok olacak” sözleriyle geleceğe dair umutsuzluğunu dile getiriyor.
BAKIRCILAR ÇARŞISI’NDA 44 YIL
Tarihi Bakırcılar Çarşısı’nda mesleğini sürdüren Orhan Kavasoğlu ise bakırcılığa 12 yaşında çırak olarak başlamış. Babadan oğula geçmeyen nadir ustalardan biri olan Kavasoğlu, Kahramanmaraş’a has pekmez, bulgur, tarhana kazanlarından sanayi tipi helva ve lokum kazanlarına kadar pek çok ürün üretiyor. “Bakır, bakteri üretmez, öldürür. Bakırda pişen yemek lezzetli olur. Son yıllarda bakıra yeniden dönüş var ama çırak yetişmediği için bu meslek de yok olacak” diyor.
USTA SAYISI HIZLA AZALIYOR
Kahramanmaraş’ta hem kalaycılık hem bakırcılık yapan ustaların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Zanaatkârlar, bu mesleklerin devamı için devlet desteğinin şart olduğunu vurguluyor. Aksi takdirde, 5-10 yıl içinde kentin kültürel mirasını yansıtan bu sesler ve ustaların ellerinde şekillenen bakır eşyalar tarihin tozlu sayfalarına karışacak.