Maraş’ta Milli Mücadele’nin simgesi haline gelen ve geçimini süt satarak sağlayan “Sütçü İmam”, 1872 yılında Fevzipaşa (Bektutiye) Mahallesi’nde dünyaya geldi. Babası “Kireçcioğulları”ndan Ömer Efendi, annesi “Tiyeklioğulları”ndan Emine Hanım’dır. Uzunoluk Camisi’nde gönüllü olarak imamlık yapan Sütçü İmam, aynı zamanda caminin altındaki küçük dükkanda süt satarak geçimini sağlıyordu.
İLK KURŞUN, DİRENİŞİN BAŞLANGICI
Maraş’ın işgal girişimi 22 Şubat 1919’da İngilizler tarafından başlatıldı. Şehir, sekiz ay süren İngiliz işgalinin ardından 29 Ekim 1919’da Fransızlar tarafından işgal edildi. İşgalin hemen ertesi günü, hamamdan çıkan kadınlara sarkıntılık eden sarhoş Ermeni askerleri karşısında, yardım çağrısına koşan halkın yanında Sütçü İmam yer aldı.
Kadınları korumak isteyen Çakmakçı Said ve arkadaşları vurulurken, Sütçü İmam tabancasını alarak 31 Ekim 1919’da düşmana karşı attığı ilk kurşunla direnişi başlattı. Bu cesur hareket, Maraş halkına ilham vererek Türk milletinin işgale boyun eğmeyeceğini gösterdi.

KURTULUŞ SONRASI GÖREVLER VE FEDAKARLIK
Maraş’ın düşmandan temizlenmesinin ardından Sütçü İmam, belediyede odacılık görevine getirildi ve Maraş Kalesi’ndeki topun idaresi kendisine bırakıldı. Abdülmecit halife olunca, 101 pare top atışı yapması emredildi. Top atışı sırasında vücudunda oluşan yanıklar nedeniyle kaldırıldığı Alman Eğitim Hastanesi’nde 25 Kasım 1922’de hayatını kaybetti.
BUGÜN ÖLÜMÜNÜN 103. YILI
Sütçü İmam’ın vefatının üzerinden tam 103 yıl geçti. Atmış olduğu ilk kurşun ve gösterdiği cesaret, Kahramanmaraş halkının hafızasında ve tarih sayfalarında yaşamaya devam ediyor. Türk milletinin onurunu ve namusunu korumak için gösterdiği fedakârlık, bugün de örnek alınan bir kahramanlık olarak anılıyor.
ADI GELECEK NESİLLERLE YAŞIYOR
Sütçü İmam’ın adı, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi başta olmak üzere mahalle, cadde, sokak ve okullarda yaşatılıyor. Akademik çalışmalar ve tarih kitaplarıyla da onun kahramanlığı gelecek nesillere aktarılıyor. Atmış olduğu ilk kurşun, Maraş’ın kurtuluş mücadelesinde unutulmaz bir simge olarak Türk milletinin tarihindeki yerini koruyor.




