IMG_8792HIV/AIDS’li bireylerin sayısının giderek arttığı ülkemizde, bu bireylerin yaşadığı en büyük problem ayrımcılık ve damgalanma. Bu bireyler ayrımcılık ve damgalanma nedeniyle sıkıntılar yaşıyor, hatta pek çok birey bu nedenle test yaptırmıyor. Türkiye’deki verilere bakıldığında 1985’ten 31 Aralık 2021’e kadar doğrulama testi pozitif tespit edilerek bildirimi yapılan 30 bin 293 HIV pozitif kişinin ve 2 bin 083 AIDS vakasının mevcut olduğu görülüyor. Vakaların yüzde 81,2’sinin erkek, yüzde 18,8’inin kadın olduğu belirtilirken, en fazla vaka görülen yaş gruplarının 25-29 ile 30-34 olduğu tespit edildi. HIV (İnsan Bağışık Yetmezlik Virüsü), bağışıklık sistemini zayıflatarak, olumsuz etkileyen bir enfeksiyon olarak tanımlanıyor. HIV pozitif kişiler tedavi olanaklarından yararlanamazsa AIDS (Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu) evresine gelebiliyor. Türkiye, HIV enfeksiyonunun son 10 yılda yüzde 460 arttığı tek ülke konumunda. Toplumda HIV farkındalığının, bilincinin düşük, HIV’e ve HIV pozitif kişilere yönelik damgalama ve ayrımcılığın devam ediyor olması dolayısıyla kişiler test yaptırmaktan çekiniyor. Durum böyle olunca ülkede HIV ile yaşayan ve durumunun farkında olmayan kişi sayısının gerçekte mevcut sayıdan daha fazla olabileceği tahmin ediliyor. Konu hakkında Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selçuk Nazik, gazetemize açıklamalarda bulundu.

IMG_8802

VAKA SAYILARI GÜN BE GÜN ARTIYOR

Doç. Dr. Selçuk Nazik, “HIV ilk defa Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan eş cinsel bir havayolu çalışanında tespit ediliyor. Deri lezyonları olarak tanımlanıyor. Daha sonrasında dünyada farklı farklı kişilerde görülmeye başlanıyor. Bizim ülkemizde de ilk defa 1985 yılında görülüyor. Sonra diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizdeki vaka sayılarında artış olduğu gözlemleniyor. Tüm dünyada bu artış olmaya başlayınca ki ünlü kişilerde HIV oluyor.  Mesela Freddie Mercury, Quen grubunun solisti, Magic Johnson’da HIV oluyor. HIV vakaları art arda ünlü kişileri de kapsayınca 1 Aralık gününü Dünya HIV-AIDS günü olarak belirliyorlar. Bu şekilde daha belirgin bir şekilde farkındalık oluşturulmaya çalışılıyor. Sebebi de aslında bu virüsün herkes tarafından bilinir hale gelmesini istiyorlar. Ülkemizde ne oluyor? Vaka sayıları gün be gün artıyor. Avrupa’daki vaka sayıları düz bir plato çizerken ülkemizde logaritmik arttığını görüyoruz. Kontrolsüz bir artış var. Ülkemizdeki vaka dağılımlarına baktığımız zaman ilk vakadan en son 2022 Şubat ayına kadar yapılan sayımlarda yaklaşık 30 bin 293 HIV pozitif kişi tespit ediliyor. Bunların 2 bin 083’ü AIDS vakası olarak tanımlanıyor. HIV hastalığının son dönemini yaşayan, genel durumu kötüleşmiş haline AIDS diyoruz. Bu vakaların olduğunu görüyoruz. Bu artış neye bağlı? Bizim ülkemizdeki artışın en önemli sebebinin korunmasız cinsel ilişki ile olduğunu görüyoruz.

2-44

HER HIV + OLAN KİŞİ AIDS HASTASI DEĞİLDİR

Virüsü taşıyan kişilere HIV deniliyor. Hatta HIV’de denilmiyor artık HIV’le yaşayan birey deniliyor. Yani HIV Human Immmunodeficiency Virus, Türkçe'ye İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü olarak çevriliyor. Bu virüse sahip olan kişilere HIV deniliyor. Çok sağlıklı bireylerde de HIV + görülebilir. AIDS hastaları da HIV + ama AIDS hastaları HIV ile yaşayan bireyler tedavi olmazlarsa kontrolsüz bir şekilde yavaş yavaş kötüleşip daha kritik bir seviyeye geliyor. Daha ölümcül hale gelebiliyor. Burada ek hastalıklarda çıkabiliyor. Kanser, lösemi ya da fırsatçı enfeksiyonlarla beraber daha kötü bir döneme ilerliyor. İşte o dönemde kişi son döneme girmiş olarak kabul ediliyor, AIDS tablosu diyoruz biz buna. AIDS çünkü vücudun bağışıklık sistemi tamamen çöküyor. Bağışıklık sistemi çökünce her açık oluyor. Bu kanser, virüs enfeksiyonları, bakteri enfeksiyonu olabilir. Ya da bir kan kanseri gibi şeylere dönüşebilir. Bunun bir skalası var, biz ona bakarak AIDS tablosuna ilerlemiş. Bu tabloya ilerleyen HIV ile yaşayan bireylere artık AIDS diyoruz. Aslında AIDS hastası HIV taşıyan bir birey. Ama her HIV + olan kişi AIDS hastası değildir.

 HIV+ VAKALARININ KADINLARDA BİRAZ DAHA FAZLA OLDUĞU GÖRÜLÜYOR

Ülkemizdeki halk sağlığı ve bulaşıcı hastalıkların verilerini bakarak konuşacak olursak, en fazla bulaş yolunun yüzde 46 oranla cinsel yolla bulaştığını görüyoruz. Cinsel yolla bu hastalığa yakalananların da yüzde 70’e yakının heteresekseksüel cinsel ilişki ile yakalandığını görüyoruz. Bir eşcinsel var, birde heteresekseksüel var. Hetereseksüel karşı cins ile ilişkiye girme durumu. Eş cinselde genelde erkek erkeği kast ediyor burada. Erkek erkeğe ilişkiye girmeye Man to Sex Man (MSM) deniliyor. En fazla hetereseksüel ilişki nedeniyle HIV virüsü bulaşıyor. Eş cinsel olduğunu söyleyemeyen bir grupta var. Tüm dünyadaki verilere baktığımızda HIV+ vakalarının kadınlarda biraz daha fazla olduğu görülüyor. Türkiye’deki HIV+ kişileri incelediğimizde yaklaşık yüzde 81,2’si erkek, yüzde 18,8’nin ise kadın olduğu görülüyor. Bunların yüzde 16’nında yabancı uyruklu olduğu tespit edilmiş. Uyruk olarak Türkiye’deki AIDS vakalarının dağılımına bakılmış, 31 Aralık 1985 ile 31 Aralık 2021 tarihleri arasındaki vakaların yüzde 86,32’nin Türk vatandaşı olduğu, yüzde 13,49’unun yabancı uyruklu olduğu, uyruğu bilinmeyenlerin yüzde 0,19 olduğu tespit edilmiş. HIV+ vakalarına uyruk olarak baktığımızda yüzde 83,29’unun Türk vatandaşı, yüzde 16,21’i yabancı uyruklu, uyruğu bilinmeyenlerin ise yüzde 0,5 olarak bulunmuş.aids-hiv-virus

ANNEDEN BEBEĞE GEÇEBİLİR

Cinsel yolla bulaşmanın dışında damar içi uyuşturucu kullanmak risk faktörü olarak karşımıza çıkıyor. Eskiden yapılan kan transfüzyonları ile ilgili bulaşlar söz konusu olmuş ama şuanda kan merkezlerinde yapılan çalışmalarda riskli gruplara kesinlikle verilmiyor. Yeni yapılacak olan kan transfüzyonları ile bir bulaş olması ihtimali neredeyse yok diyebiliriz.  Anneden bebeğe geçebilir. Anneden bebeğe geçtiğinde yine anne bebeğe eş dediğimiz bir parça ile bağlanıyor ve burada bir kan teması oluyor. Anneler gebeliğinde pozitif çıkarsa tedaviye başlıyoruz. HIV virüsünü saklanamayacak seviyelere indirerek bebeğe bulaşmasını minimalize etmeye çalışıyoruz. Bu geç dönemde fark edildiyse o zaman doğuma yakın yoğun bir tedavi uyguluyoruz. Bu tedavi ile anne ve bebeğin ilk dönemi iyi atlatmasını sağlıyoruz. Ama bunu fark etmek gerekiyor.

ASLINDA KİMLER TEST YAPTIRMALI?

Biz özellikle şüpheli cinsel ilişkisi olan kişilerin, burada tanımadığı bir erkek ya da kadın ile ilişkisi olan kişileri kast ediyoruz. Sonrasında şüphesi varsa test yaptırmasını öneriyoruz. Farklı farklı testler var ki son dönemlerde kullanılan dördüncü kuşak testler dediğimiz en iyi test modelleri var. Hastalığın erken dönemde saptanmasını sağlıyor. Korunmalı cinsel ilişki ile bulaşma oranı yok gibi kabul ediliyor. Korunmasız cinsel ilişkiye giren kişilerin bir endişesi varsa bu testleri yapmasında hiçbir sakınca yok. Üniversitemizde her türlü HIV virüsü tanı ve tedavi işlemi yapıldığını belirtmek isterim. Bizim ülkemizde bu testler kan tetkiki ile yapılıyor. Kan ile saptıyoruz. Farklı ülkelerde ağızın içerisinde tükürük sıvısından, idrardan bakılabiliyor. Ama bu test asıl olarak kan ile yapılmaktadır.

BİREYLERİN AYRIMCILIĞA VE DAMGALANMAYA UĞRAMAMASI İÇİN BİR YÖNTEM VAR

İnsanların en büyük endişesi şu oluyor, HIV’li kişilere vebalı gibi davranılıyor. HIV ile yaşayan bireylerin bir ayrımcılığa, bir damgalanmaya uğramaması adına ülke genelinde uygulanan bir yöntem var. Biz HIV ile yaşayan bireylerde şunu yapıyoruz. Bir yere kan örneği gönderecekken onu kodluyoruz. Yani isminin ilk iki harfi, soy isminin ilk iki harfi ve babasının isminin ilk iki harfini alıyoruz.  6 harfli bir şey oluşuyor. Sonu da kişinin doğum yılının son iki hanesini koyuyoruz. İnsanların edişe etmesine gerek yok. Ama insanlar gerçekten işlerinden oluyorlar, eşlerinden oluyorlar çok farklı durumlar oluyor ve dışlanıyorlar. Dışlanınca da onlarda kendi hayatları bir şekilde devam ettirmeye çalışıyorlar. Burada kişilerin damgalanmaya, ayrımcılığa maruz kalmaması açısından bu şifreleme işlemi Bakanlık tarafından planlanmış ve aktif olarak kullanılan bir yöntem.

2501127_810x458

MUTLAKA TEST YAPILMASINI ÖNERİYORUZ

Bir kişi HIV olduğunu anlayabilir mi?  HIV bir virüs aslında, bir kişiye HIV bulaştıktan sonra kişide grip gibi bir septom olabilir. Biraz ağırlaşabilir sonra bu toparlayıp normal eski hayatına dönebilir. Eğer korunmasız şüpheli bir ilişkisi varsa ya da ortak enjektör kullanımı gibi bir durum söz konusuysa, damar içi ilaç kullanan kişilerde de olabiliyor bu, ya da bir durumdan şüpheleniyorsa bu kişilere mutlaka test yapılmasını öneriyoruz. Burada neyden şüphe edeceğimiz kısmında kişide grip tarzında bir tablo oluyor. Burnunda, kasığında bir şişlik olabilir. Korunmasız şüpheli ilişkiden sonra genital bir akıntı olabilir. Bu durumda Kahramanmaraş Sütçü İman Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları kliniğine başvurabilirler. İnsanlar damgalanma ve ayrımcılığa düşmemek adına başka illere gidip tedavi oluyorlar. Benim takip ettiğim Malatya’dan, Diyarbakır’dan, Adıyaman’dan, Gaziantep’ten, Hatay’dan, İskenderun’dan, Osmaniye’den, Adana’dan ve Kahramanmaraş’tan hastalarım var.

ÇÖZÜM OLARAK ANONİM TEST MERKEZLERİ VAR

İlimizdeki vakaların net sayısını söylemek biraz güç. Ama burada tespit edilemeyen vakaların ortaya konulması önemli. Buna çözüm olarak anonim test merkezleri var. Anonim test merkezi şu şekilde bir yere giriyorsun adını soyadını yazmıyorsun. Bankadaki gibi bir kod alıyorsun ve kan veriyorsun. Pozitif çıkarsa bildiriyorlar. Küçük şehirlerde acaba oraya kim girdi diye merak edilebilir ve kişi açık edilebilir. Ama büyükşehirlerde anonim test merkezlerine giriyorsunuz, içerde bir kişi oluyor kan veriyorsunuz sonucunuzu hasta mahremiyeti çerçevesinde size iletiyorlar. Kahramanmaraş’ta bu merkezler yok ama planlamalarımızın içerisinde var. Buradaki insanların birbirini tanıma olasılığı yüksek olduğu için bu sistem ne kadar çalışır bilemiyorum. Ama yapılabilir diye düşünüyorum.  Damgalanma sıkıntılı bir konu. Biz zaten kesinlikle hasta dışında kimseye bilgi vermiyoruz.”

HABER: EMRAH ÖZDEMİR

Editör: Didem Kayabaşı