Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.
Sözlerine, dün Sorgun'daki trafik kazasında hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar dileyerek başlayan Erdoğan, "Bir kez daha canımızın yanmaması, ocaklara ateş düşmemesi için tüm sürücülerimizi trafik kurallarına uymaya davet ediyorum." ifadelerini kullandı.
Son kabine toplantısından bu yana dış politikadan güvenliğe, eğitimden ticarete her alanda Türkiye'yi hayalleriyle buluşturma mücadelesini kesintisiz sürdürdüklerini belirten Erdoğan, "Küresel ölçekte yaşanan ve ülkemizi de etkileyen pek çok zorluğa rağmen Türkiye Yüzyılı vizyonumuzdan asla taviz vermiyoruz." diye konuştu.
Cumhuriyet'in 100'üncü, Hariciye teşkilatının 500'üncü yaşını kutladığı bir dönemde 14. Büyükelçiler Konferansı'nı düzenlediklerini anımsatan Erdoğan, bu toplantıda büyükelçilerle güncel bölgesel ve küresel meselelere dair kapsamlı bir ufuk turu yaptıklarını söyledi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye Yüzyılı'nda nasıl bir dünya tasavvur ettiğimizi Türk dış politikasının önceliklerinin önümüzdeki dönemde neler olacağını, bu süreçte kendilerinden neler beklediğimizi, diplomatlarımıza tekrar ifade ettik. Sahada ve masada güçlü Türkiye iddiamızı tüm yönleriyle hayata geçirmekte kararlı olduğumuzu vurguladık. Bu hedefimizin altını dolduracak hamle ve hazırlıkları 2002 yılından beri zaten yoğun bir şekilde yapıyoruz. Göreve geldiğimizde 163 olan temsilcilik sayımız bugün itibarıyla 260'a çıktı. Hükümeti devraldığımızda yalnızca 93 ülkede büyükelçiliğimiz varken bugün 146 ülkede büyükelçilik seviyesinde temsil ediliyoruz. Bilhassa Afrika, Latin Amerika ve Asya gibi daha önce mevcudiyetimizin çok kısıtlı olduğu bölgelerde bayrağımızı gururla dalgalandırıyoruz. Toplamda 260 temsilcilikle dünyanın en geniş diplomasi ağına sahip ilk 5 ülkesinden biriyiz."
"Büyük bir dönüşüm gerçekleştirdik"
Erdoğan, sadece kapasite bakımından değil zihniyet olarak da dış politikada büyük bir dönüşüm gerçekleştirdiklerini, içe kapanık, edilgen bir anlayış yerine girişimci, insani ve Türkiye eksenli bakış açısını dış politikada hakim kıldıklarını, 3 kıtanın tam merkezinde yer alan Türkiye'nin tarihi, kültürel ve coğrafi açıdan tüm potansiyelini kullanabilmesini sağladıklarını kaydetti.
Türkiye'nin sadece kendi sınırlarından ibaret bir ülke olmadığını, çok daha kapsamlı bir gücü temsil ettiğini sadece söylemde bırakmadıklarını, duruş ve eylemlerle de ispat ettiklerini dile getiren Erdoğan, "Türk ve İslam dünyasıyla münasebetlerimiz hamdolsun son bir asırdaki en parlak dönemini yaşıyor. Avrupa'yla ilişkilerimiz karşılıklı saygı ve ortak çıkarlar temelinde gelişiyor." dedi.
Erdoğan, dünkü Macaristan ziyaretinin bunun en somut örneği olduğunu belirterek, "Stratejik ortağımız ve NATO müttefikimiz Macaristan ile Türk Devletleri Teşkilatı'nda da çok yakın işbirliği içindeyiz. Bu sene 3,5 milyar dolar seviyesinde olan ikili ticaretimizi en kısa sürede 6 milyar dolar hedefine ulaştırmakta kararlıyız." diye konuştu.
"Dünya barışına katkı sunmanın derdindeyiz"
Türkiye'nin bölgesel ve küresel krizlerde kimi zaman arabulucu, kimi zaman kolaylaştırıcı roller üstlendiğine işaret eden Erdoğan, şunları dile getirdi:
"Gerilim ve macera peşinde koşmadan çıkarlarımızı korumanın, dünya barışına katkı sunmanın derdindeyiz. Hep söylediğimiz gibi bizim kimsenin toprağında, egemenliğinde, petrolünde, altınında, yeraltı ve yerüstü kaynağında gözümüz yok. Binlerce yıllık tarihinde sömürgecilik lekesi olmayan bir milletiz. Nasıl bir başkasının hakkına el uzatmıyorsak ülkemizin ve milletimizin ve kardeşlerimizin hakkının yenilmesine de seyirci kalmıyoruz.
Geçen cuma günü BM Barış Gücü askerlerinin KKTC'nin egemenlik alanındaki topraklara yönelik fiziki müdahalesi bizim açımızdan asla kabul edilebilir bir durum değildir. Pile köyünde yaşayan Kıbrıs Türkü'nün kendi vatan topraklarına ulaşımını engellemek ne hukukidir ne insanidir. Barış Gücü, gerek köylülere yönelik fiziki müdahalesi gerekse müdahale sonrası yaptığı talihsiz açıklamalarla tarafsızlığına gölge düşürmüş, zaten yaralı olan itibarını daha da zedelemiştir. Uluslararası hukukla bağdaşmayan bu tavırlar sebebiyle bölgede gerilim maalesef yeniden tırmanmıştır. Komşularımızla ilişkilerimizi karşılıklı olarak güçlendirmeye ve aramızdaki pürüzleri gidermeye çalıştığımız bir dönemde yapılan bu müdahaleyi kesinlikle iyi niyetli bulmuyoruz. BM Barış Gücü'nden beklenen, istikrarı bozucu davranışlar yerine isminin hakkını vererek Ada'daki tüm tarafların insani ihtiyaçlarının çözümüne katkı sunmasıdır.
Garantör bir devlet olarak ara bölge başta olmak üzere Ada'daki emrivakilere ve hukuksuzluklara rıza göstermeyeceğimiz bilinmelidir. Kıbrıs Türkü kardeşlerimizi, Rum kesiminin hak hukuk tanımaz, sürekli tek taraflı taleplerini dayatan uzlaşmaz tavrıyla baş başa bırakmayacağız. Hayata geçirdiğimiz ve geçirmekte olduğumuz devasa projelerle KKTC'nin uluslararası alanda hak ettiği yeri almasını temin edeceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu doğrultuda attıkları önemli adımlar arasında 2015'te devreye alınan su temin projesiyle, 20 Temmuz'da hizmete açtıkları Ercan Havalimanı'nın yeni terminal binası ve pistinin sayılabileceğini söyledi.
"Türk Devletleri Teşkilatı KKTC'ye kucak açtı"
Türk Devletleri Teşkilatı'nın KKTC'ye geçen sene kasım ayında Semerkant'ta anayasal ismiyle kucak açtığına, bunu Türk Devletleri Parlamenter Asamblesi gözlemci üyeliğinin izlediğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"KKTC'de temsilcilikler açmaya hazırlanan ülkeler var. Bu arada Avrupa Birliği'nin bu gelişmelerle ilgili yaptığı açıklama çok ama çok talihsiz. Zira açıklamayı yapan komiser Bürgenstock'ta bulunan halef selef oldukları zat ile irtibata geçerse tavsiye ederim, iyi olur. Mücadelemiz KKTC'nin eşit egemenliği ve eşit uluslararası statüsü tüm dünya tarafından teyit edilene kadar sürecektir. Aynı şekilde güney sınırlarımızda hayata geçirilmeye çalışılan oldu bittilere karşı da tavizsiz duruşumuzdan geri adım atmayacağız. Türkiye'nin tüm haklı itirazlarına rağmen terör örgütleriyle işbirliklerinden vazgeçmeyen sözde müttefiklerimize bu kararlılığımızı kabul ettirene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Ülkemizin meşru güvenlik kaygılarıyla tarihi ve insani ilişkileri temelinde yürüttüğümüz harekatlarımıza her fırsatta yenilerini ekleyerek sınırlarımızın her karışını güvenli hale getireceğiz."
-AA