İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ülke olarak birçok afet çeşidiyle karşı karşıya kaldıklarını, toplumu, milleti buna hazırlamanın en büyük görevleri olduğunu söyledi.

Soylu, Kırşehir'de AFAD tarafından Neşet Ertaş Kültür Merkezi'nde 5 Aralık Dünya Gönüllüler Günü dolayısıyla düzenlenen programda yaptığı konuşmada, memleketin her köşesinin medeniyet, tarih ve kültür zengini olduğunu belirtti.

Ahi Evran'ın şehri Kırşehir'de bulunmaktan mutlu olduğunu anlatan Soylu, "Aynı zamanda Hacı Bektaş'ın toprağındayız, yine Aşık Paşa'nın şehrindeyiz, üstat Neşet Ertaş'ın, onun babası Muharrem Ertaş'ın şehrindeyiz." dedi.

Soylu, 12 Kasım'da tüm ülkede Düzce depreminin yıl dönümünde afet tatbikatı yapıldığını anımsatarak, şunları aktardı:

"Hem onu anmak hem orada kaybettiklerimizi tekrar rahmetle yad etmek, aynı zamanda geleceğimize ait yapabileceklerimizin, gelecek nesillerimize bırakabileceklerimizin afet anlamında bir kez daha bütün milletimizle, toplumumuzla, ülkemizle paylaşabilmek için bir tatbikat gerçekleştirdik. Ardından Düzce'de bir deprem oldu. Biz afet bölgesiyiz, depremleri, selleri yaşıyoruz, Cumhuriyet tarihinin en büyük yangınlarıyla yüzleştik. Çığ, kaya düşmesi ve birçok afet çeşidiyle karşı karşıya kalan bir ülkeyiz. Elbette ki burada toplumumuzu, milletimizi buna hazırlamak bizim en temel görevimiz."

Düzce depreminde devletin bütün kurum ve kuruluşlarıyla sabahın erken saatlerinde bölgede olduğunu dile getiren Soylu, "Sabahın erken saatinde bu ülkenin Cumhurbaşkanı Düzce depremi için ayaktaydı, bakanlar oradaydı. Bütün herkes vatandaşının karşı karşıya kalmış olduğu endişe ve korkunun ortadan kalkabilmesi için çaba sarf ediyordu." diye konuştu.

"Devlet bütün unsurlarıyla beraber vatandaşları yalnız bırakmadı"

Tedbir alabilmek, tespit yapabilmek ve atılacak adımları atabilmek için herkesin deprem bölgesinde olduğunu belirten Soylu, şöyle devam etti:

"Allah'a şükür can kaybımız olmamıştı ama hep beraber Düzce'nin hem 17 Ağustos'ta hem de 12 Kasım'da yaşadığı depremin travmasının tekrar yaşanmasından sonra bunun atlatılabilmesi için herkes oradaydı. Okullar 1 haftadan fazla süreyle tatil edildi, bütün binalar yeniden tespit edildi, hangi bina dayanıklı, hangi bina dayanıksız diye. Tekrar çadırlar ve konteynerler kuruldu. Devlet bütün unsurlarıyla beraber vatandaşları yalnız bırakmadı. AFAD'dan Kızılay'a, bütün sivil toplum kuruluşlarına kadar, DSİ'den Karayollarına kadar, TOKİ'ye kadar, bütün bakanlıklar oradaydı ama bir de kendi illerinden kopmuş gelmiş iyilik medeniyetinin çocukları olarak 'biz de buradayız' diyen gönüllüler de oradaydı."

Elazığ ve Malatya depreminden sonra Giresun'da sel afetinde de afet gönüllüleriyle karşılaştığını söyleyen Soylu, Türkiye'nin neresi olursa olsun yaşanan afetlerde gönüllülerin kendilerine büyük güç verdiğinin altını çizdi.

"Hayatınızda hiç karşılaşmayacağınız insanlara dokunuyorsunuz"

Soylu, afet gönüllülerinin çok kıymetli bir iş yaptığını vurgulayarak, "Hayatınızda hiç karşılaşmayacağınız insanlara dokunuyorsunuz ama bu toplumun bu milletin tarihini ve medeniyetini, dininin, inancının, hürriyetinin, kimliğinin, değerlerinin, geleneklerinin, göreneklerinin bütün anlayışını bir özet olarak ortaya koyuyorsunuz. Size minnettar ve müteşekkiriz. Alkışlanması lazım gereken sizin yüce gönüllerinizdir, sizin gönüllülük anlayışınızdır ve her birinizdir. Her birinize teşekkür ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Afetle mücadele bir vatan savunmasıdır"

Bugüne kadar afet yönetimiyle alakalı pek çok toplantı gerçekleştirerek, afetler konusunda atılan adımların tekrar tekrar gözden geçirildiğini dile getiren Soylu, geçmişte yaşananların muhasebesini yapıp eksiklerin tespitine yönelik gayret içinde olduklarını aktardı.

Bakan Soylu, çalışmalarda, afet yönetiminin geleceğine odaklandıklarını, nitelikli arama-kurtarma personel sayısının artırılabilmesi için sivil toplum kuruluşları ve gönüllü vatandaşların çalışmalara dahil edilmesinin sağlandığını dile getirerek, "Etkili bir organizasyon ve koordinasyonla büyük bir güç oluşturmayı başardık. Tüm bu çabalardan çıkan başarılı sonuçlar var ama bana göre en önemlisi, afetle mücadele bir vatan savunmasıdır, bunu hep birlikte yapmalıyız. Ne kadar çok gönül bir araya gelirse o kadar başarılı oluruz. Sayımız arttıkça başarımız artmaktadır." ifadelerini kullandı.

2020 yılını "afete hazırlık", 2021 yılını "afet eğitim", 2022'yi ise "afet tatbikat yılı" ilan ettiklerini hatırlatan Soylu, yıl boyunca ülke genelinde yaklaşık 94 bin tatbikat gerçekleştirildiğini bildirdi.

Türkiye'nin, mevcut kapasitesi ile afet yönetiminde dünyadaki en önemli aktörlerden birisi haline yükseldiğini anlatan Soylu, "Bundan 23 yıl önce afette kendi ülkesinin vatandaşına çare olamayan Türkiye, bugün arka arakaya gelen afetlere karşı aciz kalmayan, 'nerede bu devlet' dedirtmeyen, afet anı ve sonrasını yöneten bir ülke." dedi.

Birçok farklı alanda vatandaşa eğitimler veriliyor

Hayatın her alanında vatandaşın bilgilendirilmesine yönelik çalışmalar yapıldığını vurgulayan Soylu, uyuşturucu ile mücadeleden, deprem anına, trafikten siber suçlara kadar çeşitli alanlarda çalışmaların sürdüğünü ifade etti.

Bakan Süleyman Soylu, devletin uyuşturucudan trafiğe, kadına şiddetten afete kadar her alanda büyük mücadele ortaya koyduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Uyuşturucu kullananların önemli bölümü ailesi ile beraber yaşıyor. Biz annelere ulaşırsak, çocuklarının uyuşturucuya başladığını anlayabilirsek ilk etapta onlara el uzatılabilirdi. 1 milyon 300 binin üzerinde anneye eğitim verdik. Bütün bunları daha fazlaya çıkaracağız. Ama bir adımla başladık. Örneğin siber suçlar var. Çocukları kendi tuzaklarına düşürmeye çalışanlar var. 6 milyon 500 bin çocuğumuza eğitim verdik. Bu yıl sadece 6,5 milyon vatandaşımıza trafik eğitimi verdik. Hiçbir alanı boş bırakmıyoruz. Her alanda vatandaşımıza sadece kuralı anlatmak değil, bilgilendirme eğitimi veriyoruz. Kadına karşı şiddet, bizim medeniyetimizin kabul etmeyeceği bir durum. KADES, uygulaması 4 milyon 500 bin kadının cep telefonuna yüklendi, elektronik kelepçe merkezi kurduk ama yeterli değil. 6,5 milyon erkeğe bilgilendirme eğitimi verdik. Kadına şiddetin kanunlarda, dinimizde, medeniyetimizde neye karşılık geldiğini anlattık."

Soylu, kendilerinin sadece bu toprakların derdiyle dertlenmediklerini söyledi.

Van'ın Başkale ilçesinin sınır köylerinde yaşanan depremi hatırlatan Soylu, şunları kaydetti:

"Biz depremin olduğu 3-4'üncü saat Van'ın Başkale ilçesinin sınır köylerindeydik. Orada bir siyasi parti, terör örgütüyle iltisaklı ve irtibatlı olanların yönetiminde olan siyasi parti, sözde orayı kendi egemenlik alanı olarak görüyordu. Arkadaşlarımızla beraber Sağlık Bakanlığı, Kızılay, UMKE, AFAD hep beraber oradaydık. Çadırlar kuruldu. İnsanlara yardımcı olundu. Gittim, 'geçmiş olsun' dedim. Biri, 'Ahırımda hayvanım var, çıkaramadım.' dedi. Hayvanlarını çıkardım. Kendim çıkardım. Kendisine teslim ettim. Sonraki gün o kendisini oranın sahibi zanneden sözde siyasi partinin temsilcileri, milletvekilleri geldiler. 'Buraya bakan geldi, bize yardımcı oldu, burada işiniz yok. Buradan defolun gidin.' dediler. Bu kadar basit. Gönül alınması samimiyettir. Vatandaş devletine hizmet eder. Devletin birliği ve beraberliği için bütünlüğü için her türlü fedakarlığı ortaya koyar. Bir kere başı sıkıştığı zaman yardımcı olur. Devletin yardımını ister. Başı sıkıştığı zaman vatandaşının yanında olması onun beklentisidir."

Soylu, iki sene önce Hırvatistan'da deprem olduğunu, bu ülke ile ilk teması kuran, orada ilk konteyner kenti kuran ve çadırları gönderenin Türkiye olduğunu hatırlattı.

Bir yıl önce Lübnan'ın tarihinin en büyük ekonomik krizinin yaşandığını anımsatan Soylu, şöyle devam etti:

"Dediler ki bizim 0-2 yaşındaki çocuklarımız anne sütüne maalesef erişemiyorlar. Anneler bilirler ki çocuklar süt alamazlarsa hayatları boyunca eksikliğini yaşıyorlar. Sayın Cumhurbaşkanı'mız beni çağırdı. Dedi ki 'Lübnan'daki bütün sıkıntılı yaştaki çocukların süt ihtiyaçlarını biz karşılayacağız.' O günden sonra sadece bu değil sivil toplumdan da elde ettiğimiz desteklerle gıda ihtiyaçlarını da karşılamaya, iyiliklere devam ediyoruz. Denizin karşısındaki iyilikler ülkesi. Denizin karşısındaki iyilikler nöbeti, denizin karşısındaki iyi adam Recep Tayyip Erdoğan. Geçmişimizden gelen, geçmişimizden bize iletilen bir karakterdir. Bizim sorumluluğumuz bu. Karakteri, geleceği yetmektir. Siz ecdadınızın emanetini geleceğe taşıyan iyilik elçilerisiniz."

"Hiçbir adımımız rastgele değildir"

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "afet yönetimine tamamen hazırız" demenin, buna inanmanın, rehavete kapılmanın bizatihi kendi başına bir afet olduğunun altını çizdi.

Böyle bir yaklaşımın mümkün olmadığını vurgulayan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ama ciddi ve başarılı bir süreç içerisindeyiz. Önemli adımlar attık, mesafe kat ettik ve bunu sürekli geliştiriyoruz. Hiçbir adımımız rastgele değildir. Bugün Türkiye'nin üç aşamalı bütünleşik bir afet yönetim sistemi vardır. Afet öncesi hazırlık, afet anı müdahale ve afet sonrası iyileştirme olarak üç aşamalı bir afet yönetimi uyguluyoruz. Her bir aşama için ayrı strateji planlarımız var. Türkiye afet müdahale planımız, il risk azaltma planımız, afet risk azaltma planımız, afet müdahale planımız ve Türkiye afet sonrası iyileştirme planımız. Sadece yazılı belgeler değil, yaşayan ve kendine ait altyapıları olan belgelerdir. Bütün bu stratejilerin içinde artık hepimizin aşina olduğu, devasa bir beşeri ve teknik kurumsal kapasitemiz bulunuyor. Bu stratejin içerisinde 1809 kişilik 87 grubun akredite edildiği arama kurtarma ekiplerimiz var. Yani bir sistem içerisinde koordine olmamız, bu strateji içerisinde sadece 2022 yılında 94 bin 207 tatbikatı gerçekleştirebilen bir ülke var. Bu strateji içerisinde üniversitenin afet ve acil durum merkezleri platformu var."

Bakan Soylu, bunların yanı sıra kurum içinde de önemli yenilikler yaptıklarına dikkati çekerek, "Tüm bu yapının içerisinde 4 yıl önce başladığımız ve bugün sayıları 597 bine yaklaşan gönüllülerimiz, bu stratejinin temel taşlarından birisi haline geldi. Gönüllülük sistemi esasında dünyada uzun yıllardır uygulanan bir sistem. Özellikle Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nde gönüllülük sistemindeki yaş ortalamasının yüksekliği bugün tartışma konusudur. Gençler gönüllü olmak istemiyor Batı'da. Bizde hem sayı hem nitelik açısından olumlu bir çizgi söz konusu. Bakın Elazığ ve İzmir depremlerinde yaşadık. Batı Karadeniz'de sel afetlerini yaşadık. Büyük orman yangınları yaşadık. Bu afetlerin hepsinde gönüllülerimizle omuz omuza hareket ettik." diye konuştu.

"AFAD, bize güç ve güven veren bir topluluktur"

Bu afetlerin hepsinde gönüllülerin vatandaşların yarasına merhem olmak için canla başla mücadele ettiğin dile getiren Soylu, geçen haftalarda meydana gelen Düzce depreminde de vatandaşların yararlarını gönüllülerle sardıklarını belirtti.

Bakan Soylu, AFAD Türkiye'nin ne kadar büyük bir gurur kaynağı ise AFAD gönüllülerinin de en az o kadar büyük bir gurur kaynağı olduğuna dikkati çekerek, "AFAD, bize güç ve güven veren bir topluluktur. Afetle mücadele bir vatan savunmasıdır, meseleye böyle bakıyoruz. AFAD gönüllülerimiz de işte bu müdafaanın erleridir, Mehmetçikleridir. Huzurlarınızda tüm AFAD gönüllülerimize, sizlere, burada olmayan arkadaşlarımıza, ailelerinize tekraren teşekkür ediyorum. Allah sizden razı olsun. Türkiye'yi afet yönetiminde bugün çok farklı bir yere getirdik." değerlendirmesinde bulundu.

Her geçen gün büyüyen bir aile olduklarını ifade eden Soylu, ülkenin tamamında afete dirençli şehirler oluşturmak zorunda olduklarını kaydetti.

Bakan Soylu, bu alanda son yılların en geniş kapsamlı akademik çalışmalarından birisini gerçekleştirdiklerini aktararak, sözlerini şöyle tamamladı:

"81 ilimiz için İRAP adını verdiğimiz her ilimiz için İlk Afet Risk Azaltma Planlarımızı tamamladık. Bunları bir araya getirerek TARAP adını verdiğimiz, Türkiye Afet Risk Azaltma Planını oluşturduk ve bu plan önümüzdeki sürecin temel yol haritası olacaktır. Çünkü afetler, 20 yılda bir kayıplar vermeyi sineye çekerek yönetebileceğiniz bir alan değildir. Müdahale kapasitesini hangi noktaya getirirsek getirelim afete dirençli şehirler üretmeden, şehirlerimizi afete dirençli hale getirmeden gerçek ve kalıcı bir başarıya ulaşmamız mümkün değildir. Bunu sadece vatandaşlarımıza söylüyor değiliz. Devlet olarak kamu binalarımızı yenilerken de afetlere, dirençli şehirler yaklaşımını öne almak elbette ki zorundayız."

Konuşmasının ardından AFAD gönüllülerinin stantlarını ve fotoğraf sergisini ziyaret eden Soylu, 81 ilden gelen AFAD gönüllülerine katılım belgesi verdi. Kırşehir'de AFAD gönüllüsü olan muhtarlar da belgelerini Soylu'nun elinden aldı.

Programa, AFAD Başkanı Yunus Sezer, Kırşehir Valisi Hüdayar Mete Buhara, AK Parti Kırşehir Milletvekili Mustafa Kendirli ve AK Parti İl Başkanı Seher Ünsal ile AFAD gönüllüleri katıldı.

aa

Editör: Didem Kayabaşı