Geçmişten bugüne Kahramanmaraş Demirciler Çarşısı’yla bütünleşmiş bıçakçılık mesleği şu an da da sürdürülüyor. Bıçakçılık mesleğini yapan ustaların çoğu kuşaktan kuşağa aktarılmış olup baba mesleği olan bıçakçılığı devam ettiren ustalar da var. Geçmiş yıllarda bıçak yaptırma taleplerinin daha fazla olduğu Demirciler Çarşısı’nda, şu an makineleşme ve teknolojinin gelişimiyle bıçakçı ustalarına talep daha az görülüyor. Yıllardır bu mesleği yapan bıçak ustası Ejder Biber, Osmanlı zamanından kalma, kayaların içinde bulunan küçük dükkanında müşterilerinin bıçak ihtiyaçlarını karşılıyor.
BU KAPIDAN EKMEK YİYORUZ
Bıçak ustası Ejder Biber şöyle konuştu: “Köyde büyüyen çocuklar araziyi ve hayvanı öğrenirler, ben şehirde büyüdüm, şehir çocuklarını karsız kalmasın diye mesleğe verirlerdi. Beni de çocukken bıçakçılık mesleğine verdiler. 74 yaşındayım, 65 yıldır bıçakçılık yaparım. Emekli oldum ama yine de anadan doğma bu kapıdan ekmek yiyoruz diye hala üç beş kazanıp gidiyoruz.
MESLEKTE DEĞİŞİKLİKLER OLDU
Benim dükkanım ve bıçak yaparken kullandığım aletlerim yılların emektarları. Eskiden üdürgü dediğimiz matkap işlevli aletimiz vardı, şimdi elektrikli matkap çıktı teknoloji gelişti. Onunla iş yapıyorum ben de. Elektrik giderse eskiye dönüp üdürgümü kullanıyorum. Eskiden bıçakları biz yapar biz satardık şimdi hazır alınanları bilemeye getirenler daha çok. Eskiden tıraş bıçağı bile yoktu, bıçakçılar yaparlardı tıraşları. Şimdi ne kazansak ona seviniyoruz. Eksantrikler ve atölyeler kurdular insanlar, orada günlük 1000 adet bıçak üretiyorlar, ben yalnızım çırak veren de yok 10-15 tane çıkarırsam ne iyi diyorum. Bıçak yaptıran çok kalmadı şimdi herkes makine yapımı almaya başladı. Bizimki hala çekiçle, el emeğiyle yapılan bıçaklar.
KEÇİNİN TÜYÜ HANGİ RENKSE BOYNUZU DA O RENK OLUR
Bıçakların saplarını keçiboynuzundan yaparız, keçinin tüyleri hangi renkse boynuzu da o renk olur. Hakiki keçiboynuzundan el emeğiyle bıçak saplarını tasarlarız. Benim bu işe başladığımdan beri kullandığım kütüğüm var, onun üstünde örs vardır ham demirleri ocakta ısıtır, kütüğün üstündeki örste çekiçle döveriz. Ardından bıçağın sapıyla çeliğini birleştirdikten sonra parlatır ve bileriz. Fakat eskisi kadar çalışmıyoruz, çalışsak eski malzemelerim ayakta kalmayabilirdi.”
Haber: Melisa Türkmen