1919’un sonlarına doğru Fransız işgalinin yaklaşmasıyla şehirde gerginlik artarken, Ermeni cemaatinin ileri gelenleri işgali sevinçle karşılamaya hazırlanıyordu. Maraş’ın en zenginlerinden Agop Hırlakyan’ın konağında düzenlenen toplantıda, Fransız askerleri için kortejler, bayraklarla süslenen sokaklar ve davul-zurna eşliğinde görkemli bir karşılama planlandı. Bu planın en önemli parçası ise, şehrin saygın isimlerinden biri olan Abdal Halil Ağa’dan ve aşiretine bağlı davulculardan destek almaktı. Ancak Halil Ağa, kendisine iletilen yüksek ücret teklifini kesin bir dille reddederek, “Altınla doldursanız bile bir tek davul, bir tek zurna vermem” sözleriyle hem işgale hem de işgali kutlamak isteyenlere karşı net bir tavır ortaya koydu.

DİRENİŞİN İLK ADIMI

Bu onurlu duruş, kısa sürede tüm şehirde duyuldu ve halk arasında büyük yankı uyandırdı. Maddi sıkıntılar içinde olmasına rağmen parayı reddeden Abdal Halil Ağa, vatan ve iman uğruna gösterdiği kararlılıkla halkın moralini yükseltti. Onun bu cesur tavrı, Maraş Milli Mücadelesi’nin psikolojik anlamda ilk kıvılcımlarından biri olarak kabul edildi. Maraşlı Abdal Halil Ağa, işgali kutlamaya hazırlananlara karşı gösterdiği vakur duruşla yalnızca kendi dönemine değil, gelecek nesillere de örnek oldu. Günümüzde, onun vatan sevgisi ve imanla yoğrulmuş direnişi, “imanın imkâna galip geldiği” mücadelenin en güçlü simgelerinden biri olarak hatırlanıyor.

Muhabir: MELİKE ALGAN