Kahramanmaraş’ın tarihine ışık tutan Maraş Aslanı, Milattan Önce 810-783 yıllarına tarihlenen Geç Hitit Dönemi eserlerinden biridir. 41 cm yüksekliğinde, 73 cm uzunluğunda ve 23 cm genişliğinde olan heykel, Asur sanatının etkilerini yansıtan özenli işçiliğiyle dikkat çekiyor. Yuvarlak şekilde işlenen kafa kısmı, belirgin gözler, kulaklar ve burun detayları ile öne çıkıyor. Boynu çevresinde yer alan yeleler, elmas motifleriyle süslenmiş olup esere derinlik kazandırıyor. Açık olan ağız kısmında altlı üstlü dişlerin düzeni ve en uzun dişlerin birbirine teması, heykelin canlı ve etkileyici görünmesini sağlıyor. Ön ayaklar derin kabartma ile işlenmiş, pençeler ve parmaklar ayrıntılı biçimde şekillendirilmiş. Arka ayaklardaki kıvrılmış kuyruk ise yalnızca yandan oyulmuş olup esere hareketlilik katıyor.
HİYEROGLİF YAZITLAR GEÇ HİTİT KRALLIĞINI ANLATIYOR
Heykelin sol tarafında yer alan hiyeroglif yazıtlar, Gurgum Kralları’nın soy ağacını ve III. Halpuruntaş dönemine ait önemli bilgileri günümüze aktarıyor. Yazıtta, Halpuruntaş’ın tanrılar tarafından sevildiği, halk tarafından tanındığı ve şehirleri yeniden ihya ettiği vurgulanıyor. Bu yazıt, yalnızca sanat değeri taşımakla kalmıyor, aynı zamanda Geç Hitit toplumunun siyasi ve kültürel yapısı hakkında da önemli ipuçları sunuyor.

MARAŞ ASLANI’NIN KEŞFİ VE SERÜVENİ
Maraş Aslanı, 1883 yılında Maraş Kalesi’nde gerçekleştirilen kazılarda keşfedildi. 1886 yılından itibaren İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen eser, 2013 yılında Kahramanmaraş Arkeoloji Müzesi’ne getirilerek şehrin tarihine yeniden kazandırıldı.
Heykel, her açıdan oyulmuş detayları, zengin motifleri ve yazıtlarıyla sadece bir heykel olmanın ötesine geçiyor; Kahramanmaraş’ın binlerce yıllık tarihine açılan bir pencere olarak kültürel hafızada önemli bir yer tutuyor. Ziyaretçiler, Maraş Aslanı aracılığıyla Geç Hitit Dönemi’nin sanat anlayışını, sosyal yaşamını ve kraliyet kültürünü yakından gözlemleme fırsatı buluyor.



