Kahramanmaraş’ın önde gelen edebiyat ve sanat insanlarından biri olan Salman Kapanoğlu gazetemize verdiği röportajda hayatından izler taşıyan birçok konuya değinerek kitaplarını okuyuculara tanıttı. Emekli edebiyat öğretmeni, yazar ve tiyatro sanatçısı Salman Kapanoğlu, hayatını eğitime ve sanata adamış bir isim olarak şehir kültüründe özel bir yere sahip. Öğretmenlikten emekli olduktan sonra kurduğu tiyatrosuyla sanat yolculuğuna yeni bir yön veren Kapanoğlu, Kahramanmaraş’ta tiyatronun sevilmesi ve yaygınlaşması için önemli adımlar attı. Emekliliğinin ardından yazarlığa da ağırlık veren Kapanoğlu, sunuculuk ve sahne sanatları kariyerinde 50 yılı geride bıraktı. Kapanoğlu’nun iki yıl önce yayımladığı “Okulda Şenlik Var” adlı kitabı, öğretmenlik yıllarından derlediği mizahi hikayelerle büyük beğeni topladı. Kitap, öğrenciler ve veliler tarafından ilgiyle okunarak kısa sürede popüler hale geldi. Yazarın son eseri “Girdap” ise gençlerin karşı karşıya kaldığı sosyal ve kültürel sorunlara dikkat çekiyor. Eserde yer alan yedi tiyatro oyunu, gençlerin bilinçlenmesine, kötü alışkanlıklardan uzaklaşmasına ve kendi kültürel değerlerini yeniden keşfetmesine katkı sunuyor. Yaklaşan Kahramanmaraş Kitap Fuarı’na da katılacak olan Salman Kapanoğlu, fuarda okurlarıyla bir araya gelmeye hazırlanıyor.
KAPANOĞLU’NUN SANAT VE EĞİTİMLE GEÇEN YILLARI
Emekli öğretmen Kahramanmaraşlı edebiyat ve sanat insanı Salman Kapanoğlu, kitaplarından ve yaşamından izlet taşıyan demeçler verdi. Eğitim ve sanatı konu alan Kapanoğlu şunları söyledi; “Bana sorsalar, “Ne iş yapıyorsun?” diye, emekli edebiyat öğretmeniyim derim. Tiyatro, kitap yazarlığı filan bende hep öğretmenlikten sonra gelir. Bazen, “Sizi nasıl tanıtalım, eğitimci yazar diye mi?” derler. “Hayır, öğretmen diyebilirsiniz” derim. Öğretmen ismini eğitimcilikten, eğitimcilik öğretmenliğin işlevi zaten. Onun fonksiyonu, onun için ben öğretmenim. Eski tabirle muallim. Evet, emekli oldum 18 yıl önce. Tiyatromu kurmuştum. Tiyatromu daha geliştirir, daha güzelleştiririm; insanlara daha farklı bir şekilde faydalı olurum diye öğretmenlikten emekli oldum. Hem gençlerin önü açıldı, hem de ben sanatımı daha verimli icra etmek istedim. Daha sonra Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi’ne konservatuvara tiyatro kurdum, başkanın isteğiyle. Bizim tiyatroya ilgi hayli çoktu. Ondan sonra başkan bunu görünce devlet tiyatrolarını davet etti. Devlet tiyatroları Maraş’ta kuruldu ama tabii oyuncularıyla birlikte değil, turne şeklinde geliyorlar. O da büyük bir gelişme. “Maraş’ta tiyatroyu severler mi?” diye biraz iddia edebilirim, sevdirdim derim. Çünkü Kahramanmaraş seyircisi, devlet tiyatrolarının 60 il içinde birinci olmuş seyirci kalitesinde. Devlet tiyatrolarında çıkışta bir defter koyuyorlar. O defterde insanlar fikirlerini, düşüncelerini yazıyorlar. Güzel oyunlara iltifat ediyorlar, güzelliklerini paylaşıyorlar. Ama eğer oyun baştan savma bir oyunsa, bizim kültürümüze, toplumumuzun alakasına uygun bir oyun değilse, ona da tepkilerini koyarak zaten en büyük iltifatı ettiklerinden değil, kötü oyunları beğenmediklerinden de birinci olmuşlardır diyorum ben.
KADEP PROJESİNDE ROL ÜSTLENDİM
Öğretmenlikten sonra yazarlık günlük hayatımı doldurmaya başladı. Zaten belediyenin de sunucusuydum, programları sunuyordum. 1973’te kalede TRT sanatçılarının gelmesiyle başladı. 2 sene önce 50. yılımı kutladım; sunuculukta, sanatta, tiyatroda. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi ile Milli Eğitim Müdürlüğü, Değerler Eğitimi KADEP Projesi hazırladı. Daha doğrusu, bakanlık her ay bir konu belirliyor. Her ay bir güzel değer; vefa, saygı, israf gibi konuları öğrencilere ben stand-up üslubuyla, mizahi bir dille anlatıyordum. Yaklaşımım mizahi bir dilleydi. Zaten tebliğin metodunda da bu vardır: “Ben sana öğüt veriyorum, ben sana vaaz veriyorum, nutuk atıyorum.” gibi olduğu zaman, karşındaki nefis devreye girer. Nefis girdiği zaman gurur, kibir demektir; karşıdakini incitir. Ama mizahi bir dille çıktığın zaman seyirciler seni can kulağıyla dinlerler. Onun için Büyükşehir ve Milli Eğitim’in KADEP projesinde yüze yakın okulda, daha doğrusu Kahramanmaraş’ın bütün ilçelerinde, merkezdeki ilkokul, ortaokul, lise demeden gösteriler yaptık.
KİTAP: OKULDA ŞENLİK VAR
“Okulda Şenlik Var” adlı kitabım iki sene önce çıktı, az da kaldı elimde: Tam muhtevasına uygun, ismiyle müsemma derler ya eskiler. Küçük küçük mizahi hikâyeler barındırıyor. Bir okulda öğrencilere imza günü düzenledik. Pazar günü bir yerde karşılaştık, hemen koştular: “Öğretmenim, öğretmenim, ben sizin kitabınızı iki defa okudum!” dediler. En az 10’a yakın öğrenci aynı şeyi dedi. Bu kitabın özelliği bu; roman gibi 40-50 sayfa gitmez. Sevgili öğrencilerimiz ders çalışır, kafalarını dağıtmak için bir iki sayfa okur. Hem akılda kalıcı olur hem de ders arasında bir “tatlı” gibidir. “Stand-up’tan çıkan akılda bir şey kalıyor mu?” Kalmaz, çünkü o kadar çok arka arkaya yığılıyor ki! Ama öğrenciler ders sonrası kafalarını dağıtmak için “Okulda Şenlik Var”ı okur. Burada mesela “Saygı” diye bir bölüm var. Erdem Bayazıt bir ara İmam Hatip’te dışarıdan dersimize gelmişti. “Bir dilekçe yaz.” dedi. Arkadaş yazdı: “Saygılarımla arz ederim.” “Evladım,” dedi, “artık ‘saygılarımla’ demeye lüzum yok, saygı kalktı dilekçeden.” Ben en arkada oturuyorum. “Eyvah hocam,” dedim, “bir felaket habercisi gibi… Ne oldu oğlum?” dedi. “Saygıyı oradan da mı kaldırdılar hocam?” dedim. Bu hikâye yarım sayfa ama saygının ne kadar önemli olduğunu anlatıyor. Bu kitabım öğrencilik ve öğretmenlik hayatımın en güzel yıllarından, en seçkin hikayelerden oluşuyor. Veliler bu kitabı okursa, çocuklarını ve öğretmenleri anahtar deliğinden seyretmiş gibi olurlar. Mizah benim için izah demektir. “Mizah izahtır.” diyorum. İzah etmeyen mizah, boş lakırdıdır.
YENİ KİTABIM: GİRDAP
Bu kitap benim 40-50 yıllık emeğim. Neden “Girdap”? Başta “Dönüş” olacaktı ama önsözünü yazarken değişti. “Gençlik milletlerin en değerli hazinesidir. Batı bu hazineden mahrum olduğunu bildiği için bizim gençliğimize gözünü dikti. Bizim saf ve toy gençliğimiz de Batı’nın her türlü cazibesinin sarhoşluğuyla bu girdapta çırpınıp duruyor. Gençliği gençlerin elinden alamayacağımıza göre, gençlerimizi bu girdaptan kurtarmak gerek. Bu kitapla girdaptaki gençlere can simidi atıyor, onlara kurtuluş eli uzatıyoruz.” Kitabımın arkasında bu yazıyor. Bu kitapta 7 oyun var. “Dönüş” adlı oyunum özellikle önemli. Gençlerin nasıl aldatıldığını anlatıyor. 1984 Dünya Gençlik Yılı’ydı. Ankara Üniversitesi’ne bağlı bir meslek yüksekokulunda edebiyat öğretmeniydim. Oyun bulamayınca ben yazdım. İlham geldi, “Dönüş”ü yazdım. Kaymakam öncülüğünde nahiye ve köylerde traktör römorklarını sahne yaptık, oynadık. Oyun gençlerin kötü alışkanlıklardan nasıl uzaklaşabileceğini, vicdan sesiyle nasıl “dönüş” yaşadığını anlatıyor. Sonunda herkes pişman oluyor, bir ney sesiyle birlikte huzura kavuşuyor. Bu oyun defalarca sahnelendi, üniversitede, lisede, ortaokulda… Veliler çocuklarına nasihat edeceğine bu kitabı hediye etse, çok daha faydalı olur.
EDEBİYATLA İLGİLENEN GENÇLERE DESTEK
Benim 6 kitabım var ama özellikle yeni bastıran kardeşlerimizi teşvik edelim. Ayrıca ben MESDER Kahramanmaraş Kültür ve Edebiyat Sanat Derneği’nin kurucu üyelerindenim. Dernekte faaliyet gösteriyoruz. Lise çağındaki yazarlık yapan, şiir yazan, hikaye ve deneme yazan öğrencilerimizi oraya bekliyorum. Orada abilerinden, ablalarından ilham alsınlar.
KİTAP FUARINA BÜTÜN OKURLARI BEKLİYORUM
Yakında, Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyemizin bir hizmeti var: Kitap Fuarı. Gerçekten söylüyorum, çok büyük bir ihtiyaç. Veliler için, öğrenciler için. Kitap fuarlarına katıldım. Her defasında bir sonraki yıl gelen bir çocuk, “Kitabınızı okudum, kitap kurdu oldum” diyor. Kahramanmaraşlı hemşehrilerimi, öğrencilerimi, hatta öğrencilerimin çocuklarını ve torunlarımı da kitap fuarına bekliyorum. Kitap fuarında buluşalım. Kahramanmaraşlı yazarlarımızı destekleyelim.”