Kahramanmaraş’a Antalya’dan gelen bir vatandaşın Demirciler Çarşısı’nda yaşadıkları, Manşet Gazetesi’nin Instagram hesabına yapılan bir yorumla gözlerimizin önüne serildi. Video çektiği için üzerine bağırılan, hakarete uğrayan, “başlarım turistine” denilerek aşağılanan bir misafir…
Ve ardından gelen o ağır cümleler: “Türkiye’de her yere gittim ilk defa böyle mağara adamlarını bu şehirde gördüm. Yazıklar olsun, hiç yakışmadı Kahramanmaraş’a. Şehir eğitim konusunda taş devri dönemini yaşıyor. Bu şehre bir daha uğramam gelecek insanlara da tavsiye etmem.”
BİR YORUM, KOCA BİR UTANÇ
Bir basın mensubu olarak okudum, Kahramanmaraşlı olarak utandım. Çünkü bu şehir, misafirperverliğiyle bilinen bir şehrin adıyken; bugün sosyal medyada “taş devri zihniyeti” ile anılır hale geliyorsa, bunu çok ciddiye almak zorundayız. Ne yazık ki bu yorumun haklılık payı var. Bizler de sahadayken, mikrofon uzattığımızda, kamera açtığımızda; “Hayır istemiyorum”u kibarca söylemek yerine, bağıran, azarlayan, tersleyen, hatta tehdit eden insanlarla sık sık karşılaşıyoruz.
BU ŞEHİR SADECE BAĞIRANLARDAN İBARET DEĞİL
Elbette bu şehir sadece bu insanlardan ibaret değil. Samimi olanı da var, gönlünü açanı da var, misafirine çay ikram eden esnafı da. Onlara özellikle teşekkür ediyorum. Ama artık şunu da inkar edemeyiz: Şehrimiz insanının genelinde bir sertlik, bir öfke dili, bir dik başlılık hakim ve bu tutum bu şehre zarar veriyor.
ALGI BÖYLE OLUŞUR, İMAJ BÖYLE YIKILIR
Şimdi durup bir düşünelim; O yorumu yapan kişi, yaşadıklarını çevresindeki 10 kişiye anlatsa, o 10 kişi birer 10 kişiye daha aktarsa. Sonunda yüzlerce insanın zihninde Kahramanmaraş, “Turiste bağırılan, misafirin istenmediği bir şehir” olarak kalacak. İşte algı böyle oluşur, kötü imaj böyle yayılır.
Oysa Kahramanmaraş kendi içine kapanarak yaşayamaz. Bu şehir sadece kendine yeterek büyüyemez. Turist de gelecek, yatırımcı da gelecek, misafir de gelecek. Beğenmediğimiz her şeye bağırarak, tehdit ederek, aşağılayarak karşılık verirsek; Haklıyken haksız duruma düşeriz.
NE ARA KONUŞARAK ÇÖZMEYİ DEĞİL DE, BAĞIRMAYI TERCİH EDER OLDUK?
Demirciler Çarşısı, Kapalı Çarşı gibi tarihi lokasyonlarımız bu şehrin vitrinidir. Vitrine gelen insan bakar da, fotoğraf da çeker, video da çeker. Özel alanınız çekilmiyorsa, mahreminiz ihlal edilmiyorsa buna tahammül etmek zorundasınız. Esnafımızın hassasiyeti olabilir, “Görüntüm çekilsin istemiyorum” diyebilir, buna saygımız sonsuz.
UYARININ DA BİR ADABI VARDIR
Ama bunun yolu, bağırmak değildir, aşağılamak değildir, “Başlarım turistine” demek hiç değildir. Bunun yolu bellidir; İnsan gibi uyarmak. Şunu çok net söylemek gerekir; Bir kente en büyük zararı dışarıdan gelenler değil, Kendi insanının öfkesi verir.
Bu şehre gelmek isteyen misafirlerimize sesleniyorum; Kahramanmaraş, sosyal medyada bağıran birkaç kişinin tavrından ibaret değildir. Biz, misafirini baş tacı eden bir şehiriz. Yabancıya kapısını açan bir kültürün evlatlarıyız.
BU ŞEHİR DAHA FAZLA YIPRANMAYI HAK ETMİYOR
Ama şunu da asla unutmayalım: Bir kişiyle kaybettiğimiz bir turist, bir şehirle kaybettiğimiz bir imajdır. Bu şehir çok büyük acılar yaşadı. Yıkıldı, yaralandı, ayağa kalkmaya çalışıyor. Bir de kendi elimizle bu şehrin itibarını yıkmayalım bari.




