Hayvanlara karşı yapılan şiddetin gündemde olduğu bu günlerde barınakların bu konuda bünyelerinde bulundurdukları hayvanların sağlık durumlarını, sayılarını, nereden alındığı gibi bilgileri şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşması önem arz ediyor. Kurumların bu verileri paylaşmaması toplumda güvensizliğe neden olabiliyor. Konuyla ilgili gazetemize açıklamalarda bulunan Kahramanmaraş Tabii Hayata ve Hayvanlara Işık Derneği Avukatı Bahri Gödeoğlu, kurumların sokak hayvanlarının genel sağlık durumları hakkındaki verileri şeffaf bir şekilde paylaşmasının altını çizerek, “ Şeffaflık çok önemli, şimdi şeffaflık yok. Yani kurumlar bize veri açıklamıyor. Şuanda bütün barınaklar haklı ya da haksız zan altında kalıyor” diye konuştu.

IMG_0216

HAYVANA KARŞI ŞİDDETE 6 AYDAN 3 YILA KADAR CEZA VERİLİYOR

Avukat Bahri Gödeoğlu, “Daha öncesinde sokak hayvanlarına yapılan şiddet kabahat hükmündeydi, yani idari para cezası veriliyordu. Her hangi bir hapis cezası gibi bir suç karşılığı yoktu. Evcil hayvan eşya hukuku kapsamında mal statüsündeydi. Evcil hayvana şiddet uygulayanlar mala zarar verme suçu kapsamında ceza alıyorlardı. Bu da cezası çok yüksek olan bir suç değildir zaten. Bildiğim kadarıyla 6 aydan başlıyor. Son değişikle birlikte hayvan haklarında TCK’dan değil diğer kanuna ekleme yapıldı. Evcil hayvanlara da sokak hayvanlarına da işkence ve öldürme suçlarına belirli cezai bir boyut geldi. Hatırladığım kadarıyla hayvana karşı şiddete 6 aydan 3 yıla kadar ceza veriliyor.  Bunun için bu ceza miktarı yeterli midir tartışmasından önce bence cezai boyutu tartışmak gerekli. Şuan 3 yıla kadar olan cezaların uygulanabilirliği yok. Bu herkesi için böyle, sadece spesifik olarak hayvanlara şiddet için de değil. 2 yıla kadar hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebiliyor. Doğru düzgün bir infaz ortamı yok. Ancak şöyle oluyor tutuklamayı bir cezai boyut olarak kullanmaya çalışıyorlar. Halkın gazı alma biraz oradan kaynaklanıyor.

3-30

CEZANIN AĞIRLIĞI CAYDIRICILIKLA EŞ DEĞER DEĞİLDİR

Tutuklama bir güvenlik tedbiridir. Hayvana şiddette kolay kolay tutuklama olmaz. Tutuklama katalog suçlarda vardır. Tutuklamanın anlamı şudur: bir suç işlendi ve bu suçun işlendiği dönemde kişinin delil karartma şüphesi var mı? Ceza yargılama sürecinde kaçma ihtimali var mı? Suçun ağırlığa göre tutuklanıp tutuklanmayacağı karar verilir. Bu tedbirdir bir cezalandırma değildir. 3 yıl hapis cezası alsa bile sonunda 1 hafta yatıp çıkabiliyor. Daha önceki suçlarına göre değişebilir. 1 haftalık cezada ne kamuoyunu tatmin edebiliyor ne de bizi tatmin edebiliyor. Bu yüzden de bir suç olduğu anda tutukluyorlar. Sanki o an içeri aldık gibi. 1 ay sonra bırakıyorlar. Cezaların boyutlarından önce uygulanabilirliğini tartışmak daha doğrudur. Ne kadar caydırıcılığı var, ne kadar uygulanabilirliği var. Cezanın ağırlığı caydırıcılıkla eş değer değildir. İşin altında sadece buna bakamayız. Öncelikle önleyici hukuk sistemi yok Türkiye’de. Bir cezanın önlenmesi için ne kadar çaba sarf ediliyor.  Bu eğitimdir, vatandaşların bilinçli olmasıdır, denetimdir.Ekran Alıntısı-4

TOPLUM VARSA CEZA HER ZAMAN VARDIR

Önleyici hukuk sistemi uygulanabilirse bu suçlarda azalma olabilir. Sağlık sistemi de aynıdır. Önleyici sağlık sistemini bilmeliyiz. Biz ancak ilaç kullanarak iyileşmenin bir sağlık sistemi olduğunu düşünüyoruz. Ama sağlık sistemi hayvanda, tarlada, tarlanın gübresinde, ilacında, denetiminde başlar. Sofranıza gelene kadar bir yiyecek önleyici sağlık sisteminden geçmesi lazım. En son önlemez olanların çaresi hastanede olur. Yine aynı şekilde cezalandırma da ise suçun işlenmesi ve infazı üzerine konuşmak. Bu çok anlamlı değil. Önleyici hukuk sisteminin oturmadığı yerlerde bu tarz şeyleri sürekli tartışırız. Hukuk sisteminde suç bir gerçektir. Suç istisna değildir. Buna bu şekilde bakmak lazım. Toplum var oldukça suç ta var olacak. Bu bir gerçek. Önemli olan bu gerçeği münferit bir olay gibi olarak görmeyip toplumun bir gerçeği olarak görürseniz o zaman mücadele için bir şeyler yapabiliyorsunuz. Biri yaptı cezalansın. Toplum varsa ceza her zaman vardır.  Önemli olan bunu tamamıyla engelleyecek mekanizmalar.2-46

ŞEFFAFLIK ÇOK ÖNEMLİ

Konya faciası sonrasında barınakların şeffaf olması gerekliği üzerine konuşmak istiyorum. Şeffaflık çok önemli, şimdi şeffaflık yok. Yani kurumlar bize veri açıklamıyor. Şuanda bütün barınaklar zan altında. Haklı ya da haksız. Bu çok zor değil, 21. yüzyılda yaşıyoruz. Sosyal medya da yazı yayınladığınız zaman bunu herkes görebiliyor. Bu bilgiler halka niye açıklanmıyor. İnternet sitelerinde bir sayısal veri yayınlamak çok mu zor. Bu yıl şu kadar sokak hayvanı vardı, barınaklara şu kadar sokak hayvanı geldi diyebilirler. Hangi mahallerden alındı, hangi tedaviler uygulandı, kaçı orada tedaviye cevap vermeyip öldü, ölen hayvanlara ne yapıldı? Sonrasında iyileşenler kaç gün kaldı, gelirken ve giderken fotoğrafları çekildi mi? Ya da alındığı yerin fotoğrafı çekildi mi? Bu çok zor bir şey değil. Şikâyet edilen hayvanı bir mahalleden alırken o anın bir fotoğrafını çekip gerekli tedaviyi yapıp ve küpesini takıp mevzuat gereği aldığınız yere bırakmanız gerekiyor. Alırken fotoğrafını çek, bırakırken fotoğrafını çek ve o sürecin verisini gir şeffaf bir şekilde paylaş. Sonra insanlar internet sitesine girdiği zaman asılsız hayvana şiddet haberlerine inanmak istemez. İnsanlar bir gidelim bakalım diyebilir. Ameliyathaneler steril olması gerekiyor orayı göstermeyebilirsiniz. Ama barınağı gezip bakabilecekleri, devletin ve halkın yeri olarak kapıdan direk içeri girebildikleri belli alanlara yakın, insanlarda denetimlerini yapsın. Sizde doğru düzgün şeffaf bir şekilde açıklayın. Konya’daki gibi bir infial yaşanmasın. Siz her şeyi nizami yaparsınız, bütün önleyici sistemi kurarsınız, herkes tarafından denetime elverişli bir site veya bir uygulama yaparsınız ondan sonra böyle bir olay çıktığında bu münferit bir olay diyebilirsiniz. Biz her şeyi yaptık ama bir tane vahşi bir insanın önüne geçememişiz dersiniz. İnsanlarda size inanır ve güvenir” sözlerini kullandı.IMG_5578

NEDEN GÖTÜRDÜĞÜNÜN BİLGİSİNİ VERMESİ LAZIM

Gödeoğlu son olarak şunları kaydetti, “Şuan barınaklar aslında sokak hayvanlarının toplu bir şekilde yaşadıkları bir kampa döndü. Yakıyorlar mı, öldürüyorlar mı? Şuan insanlar bunun dedikodusunu yapıyor. Bu konuda insanları suçlayabilir misiniz? Bir mahallede, bir apartmanın bahçesine hayvan geliyor ve yavruluyor. Apartmandaki hayvan severler yavrulara bakıyor. Aralarında bir bağ gelişiyor. Ama biri rahatsız oluyor. Çocuklar okula giderken korkuyor ve küpesi de yok diyor barınağı arıyor. Sabah bir bakıyorlar barınak görevlileri köpekleri götürmüş. İnsanlar evladını yitirmiş gibi hissediyorlar. Sonra bunun peşine düşüyorlar. Bu hayvanları bir barınakta almış olabilir veya bir vahşi insanda torbaya koyup gömmek için almış olabilir. Belediyeden bu ikisini ayırt etmek için bilgi alamıyorsunuz. Neden götürdüğünün bilgisini vermesi lazım. Örneğin küpesi yok, aşı vurulması gerekiyor, toplum sağlığını tehdit ediyor gibi açıklama yapılabilir. Yavru olduğu için öncelikle sahiplendirilme projesi yapılacak. Sahiplendirilemeyende tedavilerinin ardından bir aylık periyot içerisinde alındığı yere bırakılacak. Siz bunları yapmazsanız, barınakta vahşet yapıyor diyenler olabilir. Geleni kapıdan almıyorsunuz, içeride ne yaptığınız bilinmiyor. Denetime elverişli raporu çıkmıyor.”

HABER: EMRAH ÖZDEMİR

Editör: Didem Kayabaşı