Son dönemde döviz piyasasındaki oynaklığın azalması piyasaları bir nebze olsun rahatlatmışa benziyor. Bu rahatlığın nedeni aslında gelinen seviyeden değil, belirsizliğin işareti olan varyasyon yani değişimden kaynaklanmaktadır. Öte yandan, para ve sermaye piyasasının ayakları olan enflasyon ve faiz cephesinde pek bir iyileşme işareti yok. Dövizdeki aşağı yönlü harekete rağmen son iki faktördeki inadın temel nedenini alt kalemlerde aramak gerekecektir kanaatindeyim.

TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) her ay TÜFE ve ÜFE rakamlarını açıklarken kamuoyuna sadece belirli, yalın birkaç rakam vermekle yetinir. Enflasyon rakamlarının aslında daha detaylı ölçümü yapılmakta, fakat sadece TÜİK internet sayfalarında paylaşılmaktadır. Bu detaylar temel olarak enflasyonun ne kadar katı olabileceğinin işaretlerini vermektedir bize.

Enflasyon, özellikle tüketici tarafında Çekirdek, Mallar ve Hizmetler olarak 3 ana grupta verilir:

Çekirdek Grubunda 4 alt başlıkta oluşan madde grubu vardır. Bunlar:

  1. A Endeksi: Mevsimler ürünler hariç TÜFE

  2. B Endeksi: İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE

  3. C Endeksi: Enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve altın hariç TÜFE

  4. D Endeksi: İşlenmemiş gıda, alkollü içecekler ve tütün ürünleri hariç TÜFE.

Ayrıca yukarıda “hariç” yapının ayrıntıları da Mal ve Hizmet olarak ayrıca hesaplanmaktadır. Mal Grubunda enerji, gıda ve alkolsüz içecekler ile enerji ve gıda dışı mallar bulunurken, Hizmetler Grubunda ise kira, lokanta ve oteller, ulaştırma, haberleşme ve diğer hizmetler yer almaktadır.

Bu gruplandırmanın doğal olarak birkaç amacı var. Bunların başında Merkez Bankası faiz kararları ve para politikası uygulamalarında temel gösterge olarak bu alt gruplara bakmakta ve değişim oranlarına göre para arzı gibi diğer politika araçlarını etkin kullanmak istemektedir.

Grup enflasyonlarının hesabında belki de en önemli amaçlarından biri halkın kendi enflasyonunu belirlemesi olarak karşımıza çıkar. Örneğin alt kalemlerdeki mutfak masrafları, enerji ve çeşitli ana ürünlerin enflasyonu hane halkının satın alma gücünün nasıl değiştiğinin birer göstergesi olmaktadırlar.

Alt grup enflasyon oranları son dönemlerde biraz da can yakıcı özellikler taşımaktadır. Bunun örneğini Merkez Bankasının Eylül/2018’e ait verilerinin grafiğinden anlıyoruz. Hem mevsimsel etkiden arındırılmış hem de yukarıda belirttiğimiz endeks hesaplamaları enflasyonun yüksek seviyelerde seyrettiğini ve bu baskının devam edeceğini gösteriyor.

Bu sonuç iki bakış açısı yaratıyor bize. Birincisi, yüksek enflasyon ve ekonomik kırılma yaşadığımız şu günlerde ele alınması gereken reel ücret politikası, ikincisi ise, enflasyonist baskıdan dolayı aynısını yaşayacak olan faiz ve döviz kanadının hareketi. Her biri, özellikle hükümet politikalarının ekonomik dengeleri yeniden oluşturabilmesi için birer ince ayar niteliğindedir.

Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın %60’ını oluşturan özel tüketim harcamalarının ekonomik çalkantıdan çıkmak için ne kadar önemli olduğunu söylemeye gerek yok. Özellikle de, bunun kaynağı olan reel ücretlerin, alım gücünün artırılması için yüksek seviyelere çıkarılması gereğini vurgulamak gerekir.

Bu fikre bütçe kısıtlaması bahanesiyle gelmeyin!


 

Verimli bir hafta dileğiyle,


 

Prof. Dr. Veysel ULUSOY