Nakşibendî Tarikatı’nın Müceddidiye koluna bağlı önemli bir isim olan Hacı Ahmet Efendi adına 1911-12 yıllarında inşa edilen türbe, hem mimarisi hem de tarihsel değerleriyle dikkat çekiyor. Günümüzde Paksoy ailesine ait olan bu yapı, bölgenin kültürel mirasının önemli bir parçasını oluşturuyor. Hafif meyilli bir araziye yerleştirilen türbe, dıştan bakıldığında sade bir görünüm sunuyor. Sarımtırak taşlarla inşa edilen yapının kuzey cephesinde bulunan basık kemerli kapı, iç mekâna geçiş sağlıyor. Türbenin iç kısmı, düz beton örtülü bir giriş mekânı ve kubbe ile taçlandırılan türbe odası olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Türbe odasında, Hacı Ahmet Efendi’ye ve eşi olduğu belirtilen bir diğer kişiye ait iki ahşap sanduka yer alıyor.
HACI AHMET EFENDİ TÜRBESİ’NDE TARİH VE MANEVİYATIN İZLERİ
Türbede bulunan "Silsile-i Meratib" sancağı, yapının manevi önemini artıran unsurlardan biri. Üzerinde 12 satır halinde "Lailahe illallah" yazılı olan bu sancak, Türk halk sufizminin önemli bir geleneğini yansıtıyor. Benzer sancaklar, manevi değer taşıyan türbelerde sıkça karşımıza çıkıyor ve bu yapıların ruhani boyutunu güçlendiriyor. Türbenin kitabeleri de dikkat çekici bilgiler sunuyor. Hacı Ahmet Efendi Türbesi, yalnızca bir türbe değil, aynı zamanda bir dönemin manevi ve kültürel birikimini yansıtan önemli bir miras niteliği taşıyor.