İşletmelerin en önemli sorununun minimum 18 ay içinde finansman ve nakit akışı olacağını ifade eden Vural Çavuşoğlu, “Türkiye’de işletmelerimizin genelde özkaynakla değil dış kaynakla finanse edilen şirketler olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bu dış kaynakların en yaygın olanı piyasa kredisi dediğimiz satıcılar hesaplarında oluşan borçlardan oluşmaktadır. Yeni ekonomi yönetimiyle birlikte sıkılaştırılmış para politikası ve daralan likidite döneminde, önümüzdeki ilk 18 aylık dilimde şirketlerimiz bu daralmayı iyiden iyiye hissetmeye başlayacak. Enflasyonla mücadele edilen yüksek faizli bir ekonomik döneme giriyoruz” diye konuştu. 

“DÖVİZ GELİRİ OLMAYAN İŞLETMELER KREDİ ERİŞİM SORUNU YAŞAYACAK” 

Bu dönemin temel bazı etkilerini işletmelerin nasıl etkileyeceğine de değinen Çavuşoğlu, “Azalan sipariş adetleri, azalan ortalama sepet tutarları, şimdi al sonra öde gibi vadeye yayılan fintek odaklı sipariş, sepet arttırma çabalarının getireceği ek marj yükümlülükleri, tedarik zincirinde vade kısıtlamaları, yüksek ücretlerin getirdiği sabit gider fazlalıklarından olabildiğince arınma optimize etme, dijital pazarlama bütçelerinde kısıntılar ve kredi bulma zorlukları bulunsa da yüksek faiz sorunu olacaktır. Bu maddeleri daha çok uzatabiliriz. Burada temel olan döviz geliri olmayan işletmelerin kredi erişim sorunu yaşayacaklarını, bankaların bu yılın son çeyreğinden itibaren kredi verme iştahlarının, döviz bazlı geliri olan şirketlere dönük olarak rekabetçi oranlarla gerçekleşebileceğini öngörüyorum” ifadelerini kullandı.  

“NAKİT AKIŞI TABLOLARININ ÖNEM KAZANACAĞI BİR DÖNEM OLACAKTIR” 

E-ticaret işletmelerinin yüzünü tamamen döviz bazlı getirilere dönerek e-ihracata odaklı yürütmeleri ve faaliyet stratejilerinin en başına bunu koymaları gerektiğini söyleyen Çavuşoğlu, şunları söyledi:  

“Bu durum e-ticaret işletmelerimizin gelecek 18-24 aylık dönemde, sıkı likidite ortamını nispeten çok daha rahat geçirmelerini sağlayacak ve nakit akış sorunu yaşamalarını engelleyecektir. Unutmayalım bankaların kredi verme konusunda aldıkları risk iştahı aksiyonları bir süre sonra reel ekonomi piyasalarına da benzer şekilde yansır. Yani bankalar döviz bazlı geliri olmayan işletmelere kredi vermede isteksiz oldukları ve yüksek faizle fiyatladıkları zaman emin olalım ki bir süre sonra tedarikçilerde aynı refleksi göstereceklerdir. Hammaddesini, ürünlerini döviz geliri olan nispeten ‘sağlam’ diye nitelendirdikleri şirketlere daha hızlı, kolay ve daha uzun vadeli finansman olanaklarıyla vermeye gönüllü olacaktır. İşletmeler tahsilat riskini bu yolla en aza indirgemek isteyeceklerdir. Tüm bu sebeplerle önümüzdeki 18 ay aslında gelir-gider dengelerinden bağımsız en çok nakit akışı tablolarının önem kazanacağı bir dönem olacaktır.” 

"DHA"

Editör: Didem Kayabaşı