Mayıs ayının ikinci pazarına denk gelen günü anneler günü olarak kutluyoruz. Bir bahaneyle kutlanan ve sadece kapitalizme hizmet eden anlamsız birçok günün içinde anneler gününü destekliyorum ve kutluyorum. Her ne kadar beni de ilgilendirse de kadınlar gününü kutlamıyor hatta kendimce protesto ediyorum, zaman zaman da bunu manifesto şeklinde medya ve basında açıklamalarımla  gösteriyorum. Çünkü kadınların bu kadar ezildiği, cinayetlere konu olduğu, mobbinglerle susturulduğu, kısaca ikinci sınıf bir insan muamelesi gördüğü bir ülkede kutlamak bana iki yüzlülük gibi geliyor.

    Son yıllarda 365 günün 365 i  bir bahane  ile falan gün filan gün diye  kutlanıyor  zaten. Amaç piyasada bir kapital döngü olsun, kaymağını yiyelim hareketi. Çoğu da anlamsız , ne alaka da kutluyoruz diyebileceğimiz günler. Ne olursa olsun kutlayalım da az eğlenelim diye bakanlar yüzünden kutlanıyor işte.

           Anneler günü için iyiki kutlanıyor diyorum. Ben anne olmanın sadece biyolojik olmadığına yani doğurmakla anne olunamayacağına inanırım. Nice anneler vardır doğurmadığı çocuğu  annesi gibi büyüten, koruyup kollayan, hayatını cennete çeviren, işte onlar eli öpülesi anneler . Nice anneler de vardır ki doğurduğu çocuğu  sokağa terk eden, ölümüne sebep olan, döven , horlayan hayatını mahf eden .  Anne olmak, ölene kadar bitmeyen en ağır  tek görevdir ve sadece kadınlara yaradan tarafından  verilir.  Cefasına  sorgusuz sualsiz katlanırsınız.  Başka bir görevle kıyaslanamayacak kadar da kadimdir.

    Bu dünyada en kadim anneler, çocuklarını büyük mücadelelerle tek başına büyüten , görevini hakkıyla veren annelerdir. Çünkü onlar gerçek kahramanlardır. Bu acımasız hayatta bunun ne kadar zor olduğunu kendimden biliyorum. Tek başınıza tüm maddi ve  manevi sorumluluğunu yüklenirsiniz, sırtınızda kocaman bir dağ vardır ve siz dinlenecek bir liman aramazsınız ,evladınız söz konusu olduğunda kimseye güvenemezsiniz.  Sonra karşınızda acımasız bir toplum  vardır ,  kendinizi ve evladınızı koruyup kollamak için adeta savaşırsınız. Bu duygunun empatisi yoktur, ancak yaşayanlar anlayabilir. Ne mutlu ki bu savaştan alınlarının akıyla çıkabilen kadınlara , onların ellerinden öpüyorum. Her gün bu annelerin gününü kutlasanız yetmez.

    Anneler günü  ne zamandan beri kutlanıyor diye merak ettim.  Yıllar evvel Amerika Birleşik Devletleri Virginia eyaletinde yaşayan Anna Jarvis isimli bir kadının 1905 yılında vefat eden annesi için her sene kutlama yapma isteğiyle  birlikte doğmuş.  ilk kez 1908 yılında 407 çocuk ve annenin bir araya gelmesiyle kutlanmış.  O dönemde bu kutlama çok büyük bir ilgi görmüş.  1914 yılında artık resmiyet kazanmış. Yıllar sonra bu kutlamanın bir ticarete dönüştüğünü gören Anna bununla ilgili birçok mücadele vermiş , davalar açtmış ama yanıtsız kalmış.Yine aynı şey, güzel bir başlangıç ve suiistimal.

     Bir başka söylentiye göre ise anneler günü; Yunan mitolojisindeki pek çok tanrı ve tanrıçanın annesi olan Rhea onuruna verdikleri yıllık ilkbahar festivali kutlamalarıyla başlamış. Antik Romalılar ilkbahar festivallerinde İsa’nı doğumundan 250 yıl önce ana tanrıça Kibele için anneler gününü kutlar ve onu anarmış. Her şey  nasıl da şu meşhur  Yunan mitolojisine gelip  dayanıyor insan şaşıp kalıyor açıkçası.

       Biz kendi inanç sistemimize, örf ve adetlerimize uygun bir şekilde bu güzel günü kutlayalım ve annelerin bir gün değil her gün kıymetini bilelim.