Kahramanmaraş Ziraat Odası Başkanı Mehmet Çetinkaya, her hafta Cuma günü canlı olarak yayınlanan Manşet’le Açık Oturum programının 24. bölüm konuğu oldu. Manşet Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mahmut Beyaz’ın sunumuyla Manşet Gazetesi’nin Facebook sayfası, Youtube kanalından ve Radyo Fresh 99.1 frekansından canlı olarak yayınlanan programda Kahramanmaraş’ın tarım alanındaki sorunlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Başkan Çetinkaya, çiftçiliğin, yaş ortalamasına bakıldığında 58-75 yaşları arasındaki insanlar tarafından yapıldığına dikkat çekti.  Çetinkaya, “Yeni nesil 40’lı 30’lu 20’li yaşlardaki insanlar çiftçiliği benimsemiyor ve çiftçilik yapmak istemiyor. Bunun sebebine bakacak olursak; artan girdi maliyetleri, yükselen işçilikler, ürünün para etmemesi, çiftçinin ürettiği ürünü gerçek değerinde satamaması ki bugün yaşadığımız olaylardan örnek verecek olursak mazotun yüzde 300’lerde artması, gübrede yüzde 400’lere varan artışlara neden olması ilacın, tohumun, işçiliğin, enerji giderlerinin yüzde 300-400’lere varması” diye konuştu.

IMG_1149

ÇİFTÇİNİN İYİ VE KÖTÜ GÜNÜNDE YANINDA OLDUK

Başkan Çetinkaya, “2014 yılında başkan seçildiğim zaman Ziraat Odası’nda üyelerimizle, köy toplantıları, mahalle toplantıları 5 tane danışman arkadaşımız 3 tane oda personelimizle birlikte gitmediğimiz elini sıkmadığımız çiftçi, odayı bilmeyen çiftçi ve başkanı tanımayan çiftçi kalmasın mantığıyla o günden bugüne çalışıyoruz. Biz çiftçi ziyaretlerinde arazi ziyaretlerinde, çiftçinin iyi ve kötü gününde yanında olduk, şehrimizin yerel basını da bizleri yalnız bırakmadı. Bizim faaliyetlerimizi halka duyurma açısından bizlere aracılık ettiniz. Kahramanmaraş’ta yaklaşık 30 bin kayıtlı üyemiz var. Kahramanmaraş’ın coğrafyası, iklimi çok geniş kırsalımız çok fazla ürün yelpazesi, ürün kalitesi olabildiğince fazla. Bazı programlarda Kahramanmaraş’ta fındık, kivi, narenciye yetişiyor dediğim zaman insanlar şaşırıyor. Zaman zaman oda faaliyetlerimiz doğrultusunda çiftçilerimize yüzde 50 hibeli zeytin, badem fidesi gibi, kendi tavuğunu kendin üret projesiyle yumurta ve tavuğa para verme, köyde yaşayan kırsalda yaşayan üreticilerimize ve çiftçilerimize de destekli hibeli toplu anlaşmalarla yumurta tavuğu, hindi, et tavuğu gibi birçok ürünle çiftçilerimizi desteklediğimiz günler oldu.

YENİ NESİL ÇİFTÇİLİĞİ BENİMSEMİYOR VE ÇİFTÇİLİK YAPMAK İSTEMİYOR

Bizim karşı olduğumuz şeylerden bir tanesi köyde yaşayan bir insanın yumurtayı şehirden gelip alması, tavuğu hazır paketlenmiş olarak satın alması yani kendi yumurtasını kendi tavuğunu kendisinin üretmemesidir. Çiftçiliği, yaş ortalamasına baktığımız zaman 58-75 yaşları arasındaki insanlar yapıyor. Yeni nesil 40’lı 30’lu 20’li yaşlardaki insanlar çiftçiliği benimsemiyor ve çiftçilik yapmak istemiyor. Bunun sebebine bakacak olursak; artan girdi maliyetleri, yükselen işçilikler, ürünün para etmemesi, çiftçinin ürettiği ürünü gerçek değerinde satamaması ki bugün yaşadığımız olaylardan örnek verecek olursak mazotun yüzde 300’lerde artması, gübrede yüzde 400’lere varan artışlara neden olması ilacın, tohumun, işçiliğin, enerji giderlerinin yüzde 300-400’lere varması. Üreticimiz 6 ay emek verip ürettiği bir ürünü kirası, ilacı, tohumu, gübresi, nakliyesi gibi etkenlere baktığımız zaman 6 aylık emeğinin karşılığında tarladan çıkış fiyatı marulda 1,5 TL. Girdi maliyetlerinin yükselmesi çiftçinin üretiminin zorlaşması çiftçi 1,5 TL’ye marul satarken bugün marketlere ve manavlara gittiğimizde bölgelere göre değişiyor 7-10 TL arasında değişiyor. Şimdi çiftçi ürettiği üründen memnun değil tüketicide tükettiği üründen memnun değil. Maydanozun çiftçiden çıkış fiyatı 1 TL iken marketlerde satış fiyatı 5 TL. Her zaman söylediğimiz bir şey var çiftçi ucuza üretmediği müddetçe hiç kimse ucuza bir şey tüketmeyi hayal etmesin. İşin tarladan çıkıp insanların mutfağına girinceye kadar olan bölümde de bunun kontrol edilmesi lazım.

ÜRETİMİN OLMAZSA OLMAZIMIZ OLDUĞUNU ANLATMAMIZ LAZIM

Tarım ve Orman Bakanımızın Kahramanmaraş’a yaptığı ziyaretlerdeki görüşmelerimizde söylediğim şuydu çiftçinin ucuz üretebilmesi ve desteklenmesi lazım. Biz bu insanları bağında bahçesinde tarlasında tutamazsak bu insanlar şehirlere göç ederler. Gıda bir ihtiyaç yani biz savunma sanayimiz, teknolojimiz, arabamız olsun biz bunlara karşı değiliz. TOGG yerli arabamızla gurur duyduk. Neden yerli traktörümüzde olmasın neden çiftçimizin üretimi daha da kolaylaşmasın, çiftçimize yeterince destek verilsin ki üretim biraz daha artsın biraz daha kaliteli üretim olsun. Buna en büyük örneği şöyle verebiliriz, Pandemi döneminde gördük ki hiç kimse araç bayilerine ve yahut ta mağazalara gidip kıyafet almaya veya araba almaya gitmedi. Un, yağ, çay, şeker, makarna, pirinç aldı. Aslında gelecekte savaşlar topla tüfekle cephede değil de, gıda savaşları, ekonomi savaşları enflasyon savaşları olacak. Yeni yetişen neslimizi bilinçli olarak yetiştirmemiz lazım. Yani Üretimin ne kadar önemli olduğunu üretimin olmazsa olmazımız olduğunu anlatmamız lazım. Yeni yetişen neslin üretimden kopmaması gerekiyor.IMG_1165

ÜLKE EKONOMİSİNDE CİDDİ ANLAMDA YER BULAN ÜRÜNLER ÜRETİYORUZ

Kahramanmaraş'ta ürün yelpazemiz çok geniş, biberimiz, pamuğumuz, mısırımız, buğdayımız, arpamız var.  Son 5 yıldır soya fasulyesi ve nohut gibi alternatif ürünler çiftçinin biraz daha getirisi yüksek olan devlet desteklerinin de yüksek olduğu ve ülke ekonomisinde ciddi anlamda yer bulan ürünler üretiyoruz. Pamuk ekiminde bu yıl biraz artış vardı ama önümüzdeki yıl tekrar bu artışın düşeceğini tahmin ediyoruz. Fiyatın artması gerekirken fiyat dip yaptı. Durgun bir piyasa seyrediyor. Tekstil ciddi anlamda sıkıntı çekiyor. Kahramanmaraş Tekstil şehri diyebiliyorsunuz ama şu anda tekstildeki sıkıntılardan kaynaklı pamuk üretiminde sıkıntılar yaşanıyor. Kahramanmaraş'ta sulama suyumuz bol. Suyla alakalı bir sıkıntımızın olmadığını söylüyoruz. Kahramanmaraş'ta Kılavuzlu Sulama Bilirliğimiz var. Kılavuzlu çok ciddi bir potansiyele ve sahaya sahip. Buradan Hatay'a kadar su verilecek, önemli bir proje.

Biliyorsunuz belediyelerle, Kaski’yle ve Sulama birliği ile alakalı sıkıntılar yaşandı. Oradaki sıkıntı giderilemedi olan çiftçimize oldu. Devlet Su İşleri Sulama Birliği ve Büyükşehir Belediyesi arasındaki koordinasyon eksikliğinden kaynaklandı. Devlet Su İşleri Sulama Birliği yeteri kadar suyumuzun olduğunu ve çiftçilere su verilebileceğini söyledi. Ama Büyükşehir Belediyesi de bu suyun, Meteoroloji verilerine göre yağışların geç geleceği ve içme suyuna bile yetmeyeceği açısından verilemeyeceğini söyledi. Bu aradaki koordinasyon eksikliğinden mağdur olan zarar gören üretimimiz oldu. Çiftçi yapmış olduğu maliyeti bile çıkartamadı. Ürünün hasat etmiş olsa bile ürün su olmadığından olgunlaşmadı veya yeterince büyümedi. Kılavuzlu Sulama Birliğimiz yılın 365 günü %90 doluluk oranına sahip bir barajımız. Çünkü arkasında Menzelet Barajı var, Ceyhan Nehri'nin beslediği bir barajımız, suyla alakalı bir sıkıntımız yok.

SON DERECE VERİMLİ TOPRAKLARIMIZ VAR

Bazı bölgelerimizde ise sulamada sıkıntı çeken çiftçiler ise kendi imkânlarıyla kuyudan elektrikli pompalarla su çıkartmaya çalışıyor ama bunun altından kalkamıyor. Biliyorsunuz elektrik enerji maliyetleri son derece yüksek olduğundan yani dönüm başı 1.000 lira gibi 1.500 lira gibi bir elektrik maliyetine sebep oluyor ve çiftçinin kazandığı belli. Elbistan biliyorsunuz 1 milyon 650.000 dönüm tarım arazisi ile Türkiye'nin 4 büyük ovası. Havası, iklim yapısı ve toprak yapısıyla beraber son derece verimli topraklarımız var. Şeker pancarı üretmek için son derece elverişli arazileri var. Tanıtım konusunda eksiğimiz var. Geçtiğimiz yıllarda Onikişubat Belediyemiz, Ziraat odamız Tarım İl Müdürlüğümüz ve Büyükşehir Belediyemizle beraber Ayva Hasat Festivali düzenledik. O düzenlediğimiz programla yerel basınımız ve yerel basının paylaşımıyla YouTube kanallarından veya ulusal kanala düşen haberlerden dolayı biz o bölgede ciddi anlamda bir pazar yaratmış olduk aslında. Bu programlardan sonra, bu yapılan haberlerden sonra insanlar bunun farkına vardırlar. Aslında pazar sorununu bitmiş oldu. Büyük tedarikçi firmalar gelip ürünü bahçe bazlı satın almaya başladılar. Bunların reklamların faydası oluyordu, bu tür programların desteklenmesi lazım.

MARAŞ 18 CEVİZİ ŞU ANDA PAZARDA YOK SATIYOR

 Ceviz üretiminde Türkiye'de ikinci sıradayız. Kahramanmaraş'ta her geçen gün ceviz üretimimiz artıyor. Tescillenmiş Maraş 18 cevizi şu anda pazarda yok satıyor. Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Narlı bölgesinde Antep Fıstığı üretimimiz var. Antep Fıstığı üretiminde de Türkiye genelinde 4 sıradayız. Artık biçerdöverin hasat etmediği, traktörün sürmediği yerler ekilip biçilemez oldu. Bir sevindirici tarafı ise Kahramanmaraş'ta zeytin üretimi var. Zeytinin yetişebilecek olduğu yerde zeytin bir sektör haline geldi. Bu yıl yağışlarımızın gecikmesiyle buğdaylarda bir miktar sıkıntı oldu. Erken ekilen buğdaylarımızda da şöyle bir sıkıntı oluyor. Havanın ılıman gitmesi sıcak gitmesiyle buğdaylar gerekenden fazla büyüdü. Bu ilerleyen günlerde buğdayın boylanması, yağışların ve soğuk havanın gelmesiyle don vurmasına neden olabilir. Önümüzdeki günlerde yağışlarımız böyle zayıf olur ve yağmazsa yaz ayında yeraltı sularımızda sıkıntı olur. Gençlerimize, çiftçilerimize ve tüm Kahramanmaraş halkına şunu söylemek istiyorum. Su hayattır, suyu idareli kullanmamız, bilinçli kullanmamız lazım. Suyumuz olmazsa hiçbir şeyimiz olmaz. 2023 yılı hazırlıkları yaptığımız bu günlerde çiftçilerimiz için 2023 yılının, yetiştirmiş oldukları ürünü gerçek değerinde satabildikleri bir yıl olmasını temenni ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Editör: Didem Kayabaşı