Çağlayancerit’in isminin kökeni, bölgeye adını veren Cerit Türkmenlerinden geliyor. Oğuzların bir boyuna mensup olan bu topluluk, tarih boyunca bölgeye damgasını vurdu. Osmanlı arşivlerine göre, Cerit Türkmenleri “Çağlayan Cerit” ve “Kuşçu Ceridi” olarak ikiye ayrılmaktaydı. Kuşçu Ceridi, bugünkü Pazarcık civarlarında yaşarken, Çağlayan Cerit Türkmenleri, şimdiki ilçenin bulunduğu bölgede yaşamını sürdürüyordu. Çevrede yaşayan Cerit Türkmenlerinin toplanması ile bu yerleşim birimi kuruldu. Günümüzde bölgede Cağlayancerit’ten başka Küçükcerit ve Yumaklıcerit gibi köyler de bulunuyor. Osmanlı Döneminde Göynük nahiyesine bağlı olan Çağlayancerit bir köy statüsündeydi. Arşiv kayıtlarına göre 1805’te ilçede bulunan Kezban Hatun Camisine imam atanmış olması, o dönemde yerleşimin hem dinî hem de toplumsal açıdan gelişmişliğini ortaya koyuyor.
ÇAĞLAYANCERİT’İN GEÇMİŞİ, SOKAKLARINDA, CAMİLERİNDE VE İNSANLARINDA YAŞIYOR
Ancak Çağlayancerit’in tarihindeki asıl dönüm noktası 1986 yılı oldu. O dönemde köy statüsünde olan yerleşim birimi, dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın kararıyla doğrudan ilçe statüsüne yükseltildi. Türkiye’de kasaba olmadan doğrudan ilçe olan nadir yerleşimlerden biri olan Çağlayancerit, bu yönüyle hem idari hem de siyasi literatürde dikkat çekici bir yer edinmiş durumda. Çağlayancerit’in geçmişi, yalnızca tarih kitaplarında değil, sokaklarında, camilerinde ve insanlarında yaşıyor.