Kahramanmaraş!
Uçağımız Kahramanmaraş Uluslararası Havalimanı'na indiğinde güneş yeni doğuyordu. Hava ayaza çekmişti, üşüyorduk, ama daha çok gördüklerimiz karşısında ürperiyorduk.

Enkaz başlarında toplaşan felaketzedelerin ağıtlar yaktığı yolları aşıp, kent merkezinde TV 100 ekibiyle buluştuk.

Canlı yayın yaptığımız yerin hemen arkasındaki enkazda iş makineleri, kepçeler, enkazı aralıyor, çıkan cenazeler torbalara konularak yakınlarına teşhis ettiriliyordu.

Kısa bir yayının ardından çadırların kurulduğu Hanefi Mahçiçek Stadyumu'na gittik.

★★★

Orası ana baba günüydü.

Yurt dışından gelen arama- kurtarma ekipleri ne yapacaklarını, nereye götürüleceklerini bilememenin şaşkınlığını yaşıyorlardı.

Güvenlik önlemi alan silahlı jandarmaların arasından geçip, çadırlara doğru ilerledik.

Stadyum ve enkazlarla dolu çevresi daha önce bol miktarda patlıcan ve marul gibi sebzelerin yetiştirdiği sulak tarım alanıymış.


1984-1989 arasında belediye başkanlığı yapan Hacı Ali Özal, bu bölgenin imara açılmaması gerektiğini söyleyip, şehri sağlam zeminli Ahır Dağı eteklerine kaydırabilmek için önemli adımlar atmış.

Son felaketin ardından şehirde efsane gibi anlatılan Başkan Özal, rant peşinde koşanlara sözünü dinletemeyince siyaset sahnesinden çekilmiş.

Ve bölgede önce 4, sonra da 8-10 katlık apartmanların inşasına izin verilmiş!

★★★

Çadırda kalan bir yurttaş cebinden bir harita çıkardı ve bulunduğumuz yeri kameraya göstererek “Bakın buradan fay hattı geçiyor. Haritada tarım alanı olarak görünüyor, ama dinleyen kim? Her Yere site doldurdular!…” diyor.

★★★

İyilik, doğruluk, güzellik anlamına gelen Ebrar Sitesi de 17 Ağustos 1999 Büyük Marmara depreminden sonra bu bölgeden yükselen 10 katlı sitelerden biri.

Her katında 4 daire bulunan Ebrar Sitesi, şehrin tek AVM'sine de yakın olduğundan, çok rağbet görmüş.

Eski bir din bilgisi öğretmeni olan müteahhit Tevfik Tepebaşı, sitesini pazarlarken, binaların depreme dayanıklı olmasını hep ön plana çıkarmış!

Biz gittiğimizde iş makinelerinin çıkarttığı tozdan göz gözü görmüyordu!

Çünkü 8 bloğu yerle bir olan sitede beton yerine kum, demir yerine de ince tel kullanılmıştı!…

★★★

Yakınlarını kaybeden bir felaketzede başını omzuma koyup ağlarken “Bizi Allah'la kandıran bu Fetö'cü kaçıp gitti, Allah tez zamanda onun da canını alır inşallah” diyordu.

(Dilerim güvenlik güçlerimiz kentin iç kısımlarına inşa ettiği başka binaları da yıkılan bu katil müteahhidi kaçtığı yerde bulup getirir ve yaklaşık bin kişinin yitip gitmesinden sorumlu olan diğer görevlilerle birlikte yargı önüne çıkararak hesap sorar. Başlarını omzuma koyarak ağlayan felaketzedelere söz verdim; bu katilin bulunması için ben de tüm gücümle çalışacağım…)

★★★

Kahramanmaraş'ın merkez ilçelerinden Dulkadiroğlu'nun altında batık Germanicia Antik Kenti bulunuyor.

2007 yılında tesadüfen çıkan harikulade mozaikler, bu toprakların tarih boyunca bir çok uygarlığa ev sahipliği yaptığını, ama o muhteşem kentlerin, depremlerle yer altına gömüldüğünü anlatıyor.

Ve o kalıntılar, bu gerçeğin bilinmesine karşın, maddi ya da siyasi rant uğruna sarsıntıda sıvılaşan zeminlerde depreme dirençsiz yapıların inşasına göz yumanlara çok şey söylüyor…

★★★

Yayınlarımızın ardından havaalimanına dönerken, Kahramanmaraş'ta depremin yıkıp geçtiği semtler zifiri karanlığa gömülüyordu.

Ama “efsane” Başkan Hacı Ali Özal'ın kenti taşımaya uğraştığı Ahır Dağı etekleri ışıl ışıl yanıyordu!…

Çünkü onun döneminde yapılan binalar dimdik duruyordu!..

Editör: MAHMUT BEYAZ