Milli Mücadelemizin timsali olan Sütçü İmam, Maraş'ın Fevzipaşa (Bektutiye) Mahallesi Hane 112, Cilt 9/1 Sahile 177 de kayıtlıdır, Babası Kireçcioğullarından Ömer Efendi, Annesi Tiyeklioğullarından Emine Hanımdır. 1878 yılında doğan İmam fakir bir ailenin çocuğu idi. Kendi halinde Uzunoluk Camii'nin imamlığını "Allah rızası" için yapan imam, geçimini de caminin biraz altındaki küçük dükkanında süt satarak temin ettiği için İmam olan asıl adı "Sütçü İmam olarak bilinirdi. 31 Ekim 1919 da düşmana ilk kurşunu atan Sütçü imam, düşmanın Maraş'tan kovulmasından sonra, harpteki fedakârlıklarına mükafat olarak belediyeye odacı alınmış, bu vazifesi yanında kaledeki topun idaresi kendisine verilmişti. Abdülmecit halife olunca 101 pare top atmak için kaleye çıkmış, daha yarısını atamadan iyice ısınan topun, barutun ateş alması neticesi yandı. Derhal Alman Eğitim hanesinde tedavi altına alındıysa da iki gün sonra 25 Kasım 1922 tarihinde Hakkın rahmetine kavuştu. Çınarlı Camii mezarlığına defnedildi. 3 Kız bir erkek çocuğu vardır. ilk kurşunun atıldığı Uzunoluk meydanında 1936 yılında Belediye başkanlığı yapan Hasan Sükuti TÜKEL tararından bir anıt ve çeşme yaptırılmış, 1977 yılında da Kıbrıs meydanına Kurtuluş anıtı yaptırılmış. 1980den sonra Sıkıyönetim Komutanlığının gayreti ile Çınarlı Camii avlusundaki mezarı türbe haline getirilmiştir.

Şol koca Maraş’ı gördüm düşümde;
Akçadağlara kanat açmıştı bayraklarda.
Bir düğün tutulmuş töreye göre,
Seymenler geliyordu uzaklardan.

Ahır dağı dersen duman dumandı,
Rüzgarı turaç seslerince ılımandı,
Zamanlar içinde bir kutlu zamandı,
Maraş kıyama durmuş tümen sütçü imamdı;

Ak ak minarelerde, yanık ezgilerde.
Bir gaze Maraş yansıdı, bir boz abalı ede…
Minyatür bahçelerde, kutu evlerde,
Bir mayalanma vardı ki şafaklardan…

   B. KARAKOÇ

Vatan, Bayrak. İman, namus uğruna
Şahlanan Aslan'dır Kahramanmaraş
Düşman Orduları girdi bağrına
Kahreden Tufandır Kahramanmaraş

İndirilmez taştır Bayrak kalede
Bir Sütçü İmam var her ailede
Eli, dili olmaz şikede hilede
Türk’tür, Müslüman’dır Kahramanmaraş

Kimse yan bakamaz hürriyetine
Toz kondurmamıştır haysiyetine
Fatihler mi gerek Türk milletine
Valide Sultandır Kahramanmaraş

Boyun eğmez göğsün gerer kurşuna
Kapalıdır ufku yaban kuşuna
Bir devleti yendi yalnız başına
Gerçek kahramandır Kahramanmaraş

Madalyalı şehir dünyada birdir
İçi dışı aynı sözünde erdir
Koç yiğidin harman olduğu yerdir
Mertliğe Vatandır Kahramanmaraş

HAYATİ VASFİ TAŞYÜREK

SÜTÇÜ İMAMIN OĞLUNUN DİLİNDEN

-Cenazesinde bulundunuz mu ?

Babam hastanede vefat ettikten sonra cenaze, şu andaki evimize getirildi yıkadılar. Sonra da büyük bir İhtimalle yakın olan Selvili Cami'ye götürülerek cenaze namazı orada kılındı, Selvili Camii yeri ise Uzunoluk Caddesinde bulunan Ziraat Bankası Lojmanının bulunduğu yer. Bu cami Çınarlı camiinden çok büyüktü. Biz çocuk olduğumuz için Cenazeye gidemedik, Babamın cenazesi daha sonra Çınarlı Camii'nin mezarlık olan şimdiki anıt Mezar'ın bulunduğu alana defnedildi. Cenezesi çok kalabalıktı. Evimizin çevresi ve sokaklar insan doluydu. Büyük üzüntü var idi.

-Bildiğiniz kadarı ile Sütçii İmam'nın hayatı nasıl geçmiş ?

Çok evvelini bilmiyorum, Bildikleri de zaten sonradan büyüklerimizden öğrendiğimiz kadar Uzunoluk’taki Mescid'in altında küçük küçük dükkânlar vardı. O dükkânların birinde oturur ve süt satardı. Daha önceleri de bir süre Köşkerlik yaptığını sanıyorum, Çünkü evde köşker aletleri vardı. Ancak hayatının önemli bu bölümünü bir yandan süt satmakla ve bir taraftan Uzunoluk Mescidinde hem imamlık hem de Müezzinlik yaparak geçirdiğini biliyoruz. Tabiki Mescid'deki görevi hasbi idi. Yani ücretli değildi. Allah rızası için yapardı. Kendi kendine namazını kıldırır ve dükkanında sütünü satardı. Ve geçimini de böyle sağlardı.

-Sütçü imam başka cephelere katıldı mı ?

Babam, Uzunoluk hadisesinden sonra Bertiz’e gidiyor. Oradan da Tekrar şehre gelip, 22 gün süren Maraş harbine katılıyor, Maraş kurtulduktan sonra Antep'e giden kuvvetler arasında Gül Ali diye ismen bildiğim bir arkadaşı vardı. Onlar bize hep Antep'teki mücadelelerini anlatırlardı. "Maraş'tan sonra Antep'te de çalıştık" diye. Harpten sonra babam Belediye ye alındı. Ve kalede top atarken, şehit oldu.

İLK KURŞUN

SÜTÇÜ İMAM OLAYI

Maraşlılar için bitmez tükenmez sayılan bir gün, ağır ağır gün ışığının kararmasıyla yavaş yavaş bitmek üzere iken bir grup Fransız Ermeni devriyeleri Uzunoluk Caddesinden Kışlaya dönüyorlardı. O sırada tarihi Uzunoluk Hamamından çarşaflı 3 Müslüman Türk kadını ve bohçalarını taşıyan oğlan çocuğu çıkmışlardı. Yollarını değiştiren Fransız devriye askerlerinden biri kadınlara yanaşarak:

-Burası artık Türklerin değildir. Fransız müstemlekesinde peçe ile gezilemez!.. diyerek kadınların peçesini zorla açmak istedi. Namus ve şereflerini her şeyden mukaddes sayan Müslüman-Türk kadınları, askerlerin bu küstah bereketlerine karşı koyarak ve aynı zamanda bağırarak yandaki Kel Naci'nin kahvesinden yardım beklediler.

Olay yerine ilk yetişen Çakmakçı Sait:

-Gavur oğulları dokunmayın bacılarıma! diyerek Fransızlar'ın üzerine yürüdü. Fakat düşman kurşunlarına hedef olarak yaralandı. Gözü dönmüş Fransız askerlerinin sağa sola rastgele ateş etmeye başlaması üzerine kahpe kurşunlara hedef olmak istemeyen silahsız halk, kendilerine siper buldukları yerlere geçmişlerdi. İşte, tam bu sırada; karşıda kendi başına, sessiz sedasız, çocuklarının nafakasını temin için sabah ezanından akşam ezanına kadar çalışan ihtiyar Sütçü, dükkânında bu olayı görmüştü. Sağa sola ateş ederek bir kahraman havasında olan Fransız askerlerinin karşısına tabancasını çekerek; -Durun bire dinsizler, durun be densizler. Yaptığınız yetti artık... diyerek tabancasını ateşledi. Birses... Bir kurşun... yerde bir Fransız Ermeni... Bu kurşun, düşmana atılan ilk tokattı Bu kurşun, Türk İstiklal ve özgürlüğünün ilk işareti ve Kurtuluşun müjdecisi idi. Türk'ün namusuna el atan ve bir Türk'ü yaralayan el nihayet koptu. Bu arada silah seslerine, henüz şehri terketmemiş İngiliz devriyeleri ve subayları da gelmişlerdi. Sütçü İmam devriyeler gelinceye kadar Nalbant Bekir'den emanet aldığı ata binerek Kandil ve Ahırdağı istikametine hareket etti. Ahırdağı'nı aşarken Süleymanlı'dan Maraş'a gelmekte olan bir Fransız müfrezesine "incebel" mevkiinde tesadüf etti. Hadiseden haberi olmayan Fransızlar, Sütçü İmam'ın silahını müsadere ettikten sonra kendini serbest bıraktıktı. İmam yoluna devam ederek Bertiz'in Ağabeyli Köyündeki Beyazıtlıoğlu Muharrem Bey'in yanına gitti. Ertesi gün Sütçü İmam, Fransız ve Ermeniler tarafından ev ev arandı. Ama en ufak bir iz dahi bulunamadı. Bu gün gönüllerde yaşayan o kahramanın o günde yeri ne Berit dağları, ne Kandil yaylası; ne de Bertiz bağları idi. Yeri yine yigit Maraşlılar'ın kalpleri idi. Sütçü imam'ın bütün aramalara rağmen bulunamaması Fransızları kızdırdı. Ertesi gün (1 Kasım 1919) misilleme hareketine giriştiler. Şeyhadil Mahallesinden Sütçü İmam'ın dayısının oğlu Tiyeklioğlu Kadirin ellerini ve ayaklarını arkadan bağlayarak burnunu ve kulaklarını keserek şehit ettiler. Sütçü İmam'ı bulamayan alçaklar intikamlarını dayısının oğlundan aldılar. Peşi peşine gelen bu hadiseler şehrin ileri gelenleri ve memurlarından 11 kişinin imzasını taşıyan bir protesto telgrafı ile Antep'teki Fransız Komutanlığına bildirildi (2 Kasım 1919). bu protestoya karşılık İngiliz ve Fransız kumandanlarının müşterek imzası ile bundan sonra güvenlik ve asayişin sağlanacağına dair söz veriliyordu. bundan bir kaç gün sonra Osmaniye Bölgesi Guvarnörü (Sivil Valisi) Andre asayişi temin için Maraş'a tayin oldu. Bu durum Maraş ileri gelenlerine birer telgrafla Adana'daki Fransız Valisi Albay Bremond tararından bildirildi. Guvarnör Maraş'a gelişinde piyadelerini hükümete, süvari ve jandarma birliklerini Kaleye yerleştirdi. Akşam yemeğini Abdülkadir Paşa'nın konağında yedikten sonra, geceyi Maraş'ın eski mebuslarından Agop Hırlakyan'ın evinde geçirdi.