Halk inanışında, bazı hastalıkların olağanüstü kabiliyetleri olan kişilerin okudukları sureler ve dualarla geçeceğine sıkça inanılırdı. Bu inanç, "şifa ocakları" olarak bilinen yapıların doğmasına sebep olmuştur. Geçmişte sağlık hizmetlerinin yetersizliği ve ulaşılabilirliğinin az olması, insanların alternatif şifa arama yollarını tercih etmelerine neden olmuştur. Kahramanmaraş'ta da benzer bir geleneğe rastlanmaktadır ve bu geleneğin en belirgin örneği Barıtçı Okuması'dır.

BARITÇI OKUMASI KUŞAKLAR BOYU DEVAM EDEREK GÜNÜMÜZE KADAR  GELDİ

Sütçü İmam Üniversitesi tarafından hazırlanan “Kahramanmaraş Ansiklopedisi” 2. Ciltinde konuyla ilgili şu görüşlere yer verildi: Barıtçı ailesiyle yapılan  görüşmelerde  annelerinin dedesinin “barut” yapma işiyle  uğraşmalarından  dolayı lakaplarına “barıtçı” denildiğini  ifade  etmektedirler.  Barıtçı erkek ve kadın olabilir. Yapılan bu uygulama için özel bir eğitime gerek yoktur. Bu işi yapan kişinin hayatta iken bu yeteneğini “elverme” yöntemiyle kendi soyundan birine devretmesi mümkündür. Bu yetkinin devredilmesiyle Barıtçı  Okuması kuşaklar  boyu  devam  ederek günümüze  kadar  gelmiştir. Barıtçıların  okumada  yoğunlaştığı  hastalık  türleri  vardır. Bunlara, genelde “felç, baş ağrısı, iç sıkıntısı, nazar, vücuttaki kızarıklıklar, şişlikler, epilepsi (uğrak)” hastalıkları için “Barıtçı Okuması fayda verir denilerek”  okutmaya  götürülür. Hastanın yakınları tarafından, onun okuma hastası olup olmadığına, hastalığın tedavisiyle ilgili hangi barıtçıya gidileceğine karar verilir. Görüşülen kaynak kişilerden  biri  “kızılyuğruk” (yılancık)  olarak  adlandırılan hastalığı  tedavi  ettiğini  söylemektedir.  Barıtçının  nazar değmesi şikayetiyle gelen kişiyi okurken sürekli esnemesi, nazar olduğunun belirtisi olarak değerlendirilir.

EVLERİNİN  KAPISI ŞİFA BULMAK İÇİN GELENLERE HER SAAT AÇIKTIR

Barıtçı  Okumasını  yapan insanlar  bu  işin  ruhaniyetine inanmış,  insanlara  yardım  etmeyi görev bilen dindar insanlardır. Halkın gözünde bu işi yapan ailelere güzel davranışlar sergiledikleri  ve  okumuş oldukları için daima saygı duyulmuştur.  Evlerinin  kapısı şifa bulmak için gelenlere her saat açıktır. Buralara giden insanların saygısız davranmaları, hafife almaları durumunda şifa bulmayacakları  ve  başlarına kötü bir şey gelebileceğine inanılır. Hastanın,  okuma  ile  iyi olacağına ruhen kendini inandırdığı  zaman  fayda  bulacağına  inanılır.  Ayrıca  kadere, hastalığın  Allah’tan  geldiğine inanmak, hastalıkla baş etmeyi kolaylaştırmaktadır.  Hamilelik döneminde Barıtçı Okuması yaptıran kadın için doğum yaptıktan  sonra  çocuğunun da bu okumaya tabi tutulması  gerektiğine  inanılır.

OKUNAN  DUA  YÜZÜNE ÜFLENİR

 Barıtçı Okumasında  bıçak  kullanılır ve  baştan  başlayarak  omuzlar, sırt ve kollara doğru bıçak gezdirilerek okunur. Hastanın başı ve omuzları el ile sıvazlanarak  okunan  dua  yüzüne üflenir. Hasta, Barıtçıya götürülemeyecek  kadar  düşkünse, dua suya, tuza okunup hastaya götürülür, ya da hastanın kıyafeti okutularak hastaya giydirilir. Bazı kişileri hem erkek hem de kadın Barıtçı Okumaktadır. Bu tür okumaya “dişili-erkekli okuma” denilir ve bu okumanın  hastalıkların  iyileştirilmesinde daha etkili olacağına inanılmaktadır. Bu işi yapan kişi okuduğu  kişilerden  herhangi bir ücret talep etmemesine rağmen emeği geçti diye bir miktar ücret verilir. Okunacak dualarda Kur’an-ı Kerim esas alınır. Yasin,  Ayet-el  Kürsi,  Salat-ı Tefriciye, İhlas ve Nas sureleri okunur.

Editör: Mahmut Beyaz