İnsanı yaratan bütün ihtiyaçlarına çeşitli vesileler kılan Allahü Teâlâ’nın iman için çizdiği sınır gerçekten düşündürücüdür.

İman için geçilecek yollar uzun, zorluklarla dolu olmasına rağmen ilk hareket noktasının bilgi olması bizler için ne büyük saadet. Bilgi ve onu takip eden kitap.

Kur’ân-ı Kerim Allahu Teâlâ’nın son kitabıdır

“Ey insanlar! İşte size, Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdeki dertlere bir şifa, mü’minlere doğru yolu gösteren bir hidayet ve rahmet geldi.” (Yunus, 57)

Yüzlerce yıl kulaklarımız sesteydi. İşittiğimiz sesler içinde vahyin yeri tarif edilemez. Bugün yine o, bize seslenip uyarıyor. Ezelden ebede varoluş neşesinin coşkusunu haykırıyor. Kur’ân-ı Kerim kalplere nur; gönüllere ışık ve hayat getiren ilahi bir kitaptır. Vücud’da can ne ise, ruhlarda Kur’an da odur. O, bütün insanlığın önünde ve arkasındaki karanlıkları aydınlatan bir ilahi nurdur.

Kur’ân-ı Kerimi okuyup öğrenenler, fazilet göklerinin yıldızlarıdır. Hafızalarında Kur’ân bulunmayan insanlar, korkunç bir uçurumun kenarındaki virane evlere benzerler, ergeç, bir ölüm zelzelesi, onları karanlık akibetlerine yuvarlayacaktır.

Kur’ân-ı Nasıl Öğrenelim?

Değişen teknoloji yeni imkanlarla beraber eğitim öğretim metotlarını da değiştirdi. Bilgisayar sistemleri Kur’ân eğitimini yönlendirmeye başladı. Her ne kadar öğrenme arzusunda olan insanlar bilişim teknolojisinden habersiz de olsalar birden bire kendilerini bilginin merkezinde buluyorlar. Milletimiz için büyük bir fırsat olan bu durum bakalım toplum geneline nasıl yansıyacak?

“Sizin hayırlınız, Kur’ân-ı öğrenen ve öğreten kimselerdir” şeklindeki peygamber (s.a.v.) buyruğuna kulak vermemiz şart.

Zorluklar olacaktır. Şu hadisi şerif bize ne yapmamız gerektiğini gösteriyor: “Kur’ânda mahir olan: O’nu Allah’tan alıp yazan meleklerle, o yüce kâtiplerle beraberdir. Kur’ân okurken sıkıntı çeken kimseye iki türlü sevap vardır: Biri çektiği okuma sıkıntısı; diğeri de Kur’ân okumasına karşılıktır.

“Allah kelâmının öteki sözlere karşı üstünlüğü: Allah’ın yaratıkları üzerine olan üstünlüğü gibidir” diyen Hazreti Peygamber Efendimiz yaşadığı hayatla bunun en güzel örneklerini bizlere göstermiştir. Bedir savaşı sonrası okuma yazma bilen müşrikleri salıvermek için çocuklara okuma yazma öğretmelerini şart koymuş, insanlık tarihinde ilklere imza atmıştır.

Kur’ân-ı Kerime Muhtacız!

Bilgi için Kur’ân-ı Kerimin rehberliği gerek. İtikad, ahlâk, amel hususları kitapta kendine yer bulmuş yüzlerce ayetle işaret levhaları olarak insanlığın önüne konmuştur. Şahıs, aile, evlenme, boşanma, vasiyyet, nafaka ve aile fertlerinin karşılıklı hak ve vazifelerinden bahseden yetmiş küsur ayet vardır.

Kur’ân-ı Kerimi öğreten muhitlerde bulunmalı, ezan sesinin vatanımızın tapu senedi olduğunu unutmamalıyız. Sevgi, alaka ve ödüllendirmelerle bu kutlu yolda yürümeli, Allah’ın rızasını talep etmeliyiz.