İnsan üzerindeki sis perdelerini kaldırıyor agnostik yapının karamsar özelliklerini elimin tersiyle uzaklaştırıyorum.
İnsan kendini inşa et.!
Varlığımızın eşyadan daha değerli olduğunu anlamak için kıyametin gelmesini mi bekleyeceğiz?Bunca telaş ve kaygının meydana getirdiği kaotik yapının şeytanca iğvalarına dur demek için bir daha yaşam fırsatının verileceğini düşünenlere bir sözüm yok.
Biricik olan insan kendi VAHDANİYET kalesini taş üstüne taş koyarak kurmak zorundadır.Hayat nasıl oyun eğlence değilse ölüm ve sonrasının getireceği o boyut aralığı da anlamsız değildir.
İnsan ın bekası bir hak değildir,olsa, olsa kişisel çaba ve mücadele ile elde edilebilecek bir fazilet olabilir.
Hayat Allah ın bir armağanıdır.
Hikmet parıltılarını ellerinizle tutun o nurun bir parçası olarak kendinizi yaratıcıya sunun ki O nun nuru alemi kuşatsın.
Çok değil olup bitenler için uzun zaman geçmiş zannedilebilir ama bu bir yanılgıdır.Altıbin yıldır bildiklerimiz kendi gerçekliğimizi ortaya çıkardı;insan ve anlamını insan da bulan Allah anlayışıdır sırrın eşiği.
Bilginin sızan damarlarından Hikmet in sonsuz maviliklerine ulaşmak sonra ALLAH da şekillenen esmayla var olmanın erdemiyle gönenmek evet olup bitenlerin sırrını böylece tamamlayarak şekillenmek.İnsana yakışan faniliğin zümrüt taşını ebediliğin yüzüğüne yerleştirmektir.
Adalet hükümran olsun.
Her olguyu yerli yerince oturtmak manasına gelen adalet VAHDET teorimizin hedeflerindendir.İnsan ve dünya adaletle şekil alacak vicdanlarda yanan adalet ışığı maddenin kararan yüzünü aydılattığında hüküm ferman olan adaletin yüreklerde ölümsüz şarkılar terennüm ettiği duyulacaktır.
Yeryüzünün bütün milletleri adalet bayrağı altın da toplandığında insan ALLAH a ulaşan yolu da bulacaktır. İnsana yakışan korku ve kaygılarını yenmek olmalıdır.Vehim ve hurafelerle milyonları yöneten modern anlayışın kendine yaptığı bu zulme asla razı değilim.Allah ın mülkünde şeytanın bataklığı asla olmayacaktır.
Cesaret onuru fert,fert her insanın kendi varlığında filizlenip dünyanın kötülükle kurulamayacağı bir daha anlaşılacaktır.İnsan bütün bilinemez olana karşı tahammül gücünü cesarette bulacak kendini inşa etmek faaliyetini en büyük ülkü değeri olarak anlayacaktır.Zülfikar a kesme gücünü veren demir değil O nu elinde tutan bileğin cesaretidir.
Nesil arzusunun kaynağı olan kadın –erkek ilişkilerinin dokusu İFFET dir.Kadın ve erkeğin çıkmaz sokağı zannedilen bu yol meşru dairede aydınlık iken karartma yapmanın gereği yoktur.
AŞK ın eşiği olan bu yüce erdem de İFFET kadın ve erkeğin sığınma alanı olduğundan VAHDET teorisi insanı hikmet,adalet,cesaret,iffet le şekillendirecektir.