Yedi tepe üstüne kurulmuş şehir. Ne yana baksan masmavi deniz. Üstünde inci gibi parlayan iki, pardon üç oldu. Üç köprü. Her ilçesi, hatta pek çok mahallesi, semti  ülke vatandaşlarının çoğu tarafından bilinir. O kadar çok bahsi geçer, o kadar çok medyada yer alır ki, İstanbul’u görmeyenin bilmeyenin bile bu isimler kulağında aşina olur. Fikirtepe gibi, Caddebostan gibi. Hatta İstiklal Caddesi gibi. Yeşilçam Sokağı gibi. Hatta bırakın cadde sokak isimlerini, küçük vapur iskelelerine bile kulağımız aşina olmuştur. Kadıköy iskelesi gibi. Eminönü iskelesi gibi.

Haberleri açtığımızda odak noktamız hep İstanbul’dur. İstanbul’a yağan 5 cm boyundaki kar, ana haber bülteninin ilk gündem maddesini oluşturur. İstanbul’da kar devam edecek mi, Rüzgar  karayel mi lodos mu? Kanıksamışız hep. Kanıksamışız belki, Erzurum’a yağan metrelerce kar neden haber olmazda İstanbul’a düşen her damla yağış haber olur.

 Sonra İstanbul’da meydana gelen en küçük kazalar dahi manşete çıkarken, şu bildiğiniz Show Tv, ATV, Star en küçük olayda 15 dakika içerisinde olay yerinde biterken, Ülkenin diğer kesimlerindeki kazalar olaylar çok önemli ise! Medyada Otuz saniyelik bir yer, belki  bulur.  Bunu da kanıksamışız, alışmışız,  sorgulamayız bile.

 Yok, tamam. Vazgeçtik haber olmaktan. Hatta Kahramanmaraş’a bir metre kar yağsa da haber olmasın ulusal basında. Büyük olaylara gelmesin o büyük TV kanalları. Gözümüz yok medyatik olmakta.

Ama hani inci gibi duran üçüncü boğaz köprüsü. İstanbul İzmir yolunu üç buçuk saate indiren otoyol. Deniz altından geçen metro istasyonu. Yakında açılacak deniz altından geçen tüp geçit projesi. Bitti mi? Hayır bitmedi.

İstanbul havalimanı. Bitiminde dünyanın en büyük 7. Havalimanı olacak. Kanal İstanbul Projesi. İstanbul, Ankara arasını üç saate indirecek hızlı tren projesi. Her gün yeni bir halkası açılan, İstanbul şehrini yer altından birbirine bağlayan demirağlar; Metrolar.

Kıskanıyor muyum  ?

Evet kıskanıyorum.

Yok, Kahramanmaraş’a boğaz köprüsü istemiyorum. Kahramanmaraş’a dünyanın 7. Büyük havalimanını da istemiyorum. Kanal İstanbul Projesini de istemiyorum.

Ama Klavuz köprüsü civarından başlayıp, şehrin altından devam eden, Binevler, Şehir merkezi, Doğukent, bilahare Necip Fazıl Şehir hastanesinde sonlanan bir metro ağı talep etmek.  Beklemek projesinin hazırlandığını duymak…  İstemek…  Çok mu abes, çok mu hayal?

Ankara’dan başlayıp, Kahramanmaraş, bilahare Gaziantep’e uzanacak bir hızlı tren projesi çok mu abartılı bir beklenti?   Çok… Çok mu şey istiyorum?

Ben halkım. İstiyorum.  İstanbullu kadar hak ediyorum.  

Evet, İstanbul’u kıskanıyorum.