Gündem Coronavirüs… Ama yazımızın konusu bu değil. Corona ile ilgili zaten yeterince zihnimiz ve bilgimiz dolu.

Yada gündemimiz Corona olsaydı. Tarihimizin yaşadığı bu en büyük pandemi dolayısı ile yalnızca bu konuya odaklansak. Siyasetçiler olarak bir olsak, birlik olsak, bütün olsak da bu virüs belasından ülkemizi en az zararla nasıl atlatırız bunu tartışsak. Yok, olmuyor.

Biz böyle değildik aslında. Biz ne zaman dışarıdan bir tehlike gelse, biz ne zaman bütünleşmemiz gerekse bırakırdık siyasetin o bayatlamış iç muhasebelerini, tek yürek olmayı becerirdik.

Ama yok. Yok şimdi olmuyor.

Aynısını daha birkaç ay önce yaşadık. Barış pınarı harekatında, bir başka devlet ile sıcak çatışmaya girdik. Ülkemiz Suriye ile sıcak çatışmalar yaşarken dahi bir olmayı, tek yürek olmayı beceremedik. Savaş bile bizi birleştiremedi.

Şimdi önümüzde başka bir savaş var. Corona belası. Her gün binlerce yeni vaka, yeni ölümler. Kısıtlı da olsa evimize hapsolmuş durumdayız. Ancak bizim siyasetçiler yine kanlı bıçaklı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ardından Ankara Büyükşehir Belediyesi sırasıyla yardım kampanyaları başlatarak hesap numaralarını halk ile paylaştı. Hükümet hemen ardından bu hesaplara bloke koyarak geniş kapsamlı başka bir yardım kampanyası başlattı. Her iki belediyeyi paralel devlet oluşturmakla, devlet içinde devlet olmaya çalışmakla suçladı.

Yine gerginlik, yine hakaret, yine nefret söylemleri.

Yahu amaç halk mı, amaç sahiden bize yardım etmek, şu zor günlerimizde bir nebze olsun elimizden tutmanız mı? Zenginden alıp fakire vermek mi? Bu masumane, bu gayet insancıl hareket içinde ihanet ne geziyor, paralel yapı ne alaka? Bu ne güvensizlik, bu nefret neden?

Şu açık ve net ki, ülke siyasal anlamda tamamen ortadan ikiye bölünmüş durumda. İşin daha da kötü yanı, siyasetin oluşturduğu bu bölünme hızlı bir şekilde halka yansıyor.Birbirimizi anlamıyoruz. Birbirimizi dinlemiyoruz. Birbirimizden koptukça kopuyoruz.

Karamsar olmayalım tamam ancak, ben bu kadar birbirinden kopuşu, bu kadar derinden ayrılığı bir tek 1980 öncesi hatırlıyorum.

En son Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığının halka ücretsiz olarak dağıttığı ekmeklere el konulmuş. Uygulama durdurulmuş. Gerekçe yine aynı. Paralel yapı şüphesi, paralel yapı şüphesi, paralel yapı endişesi.

Halkın oyları ile seçilen belediyeler devlet değil mi? Devletin bir kurumu değil mi? Halk Milletvekillerini seçiyor genelde kendisini yönetsin diye, halk belediye başkanını seçiyor yerelde kendisini yönetsin diye. Birisi devlet, diğeri paralel yapı!

İşin ilginç tarafı, uzun süredir derinlemesine bir irdeleme gerçekleştirdiğinizde, git gide halk tabanına inen bu gerginliğin, bu kopukluğun bilinçli olarak yapıldığı, gerginliğin dozunun kasıtlı olarak arttırıldığı izlenimi veriyor.

Endişeliyim. Siyasetçilerin, dolayısı ile basının ve nihayet halkın derin çizgilerle böyle ortadan ikiye ayrılmasından endişeliyim.