Gazetecinin görevi ülkemizin, yaşadığımız şehrin gerçeklerini ve sorunlarını dile getirmek! Varlık sebebimiz bu. Haberlerimiz, köşe yazılarımız şehrimizin gelişmesine ve kalkınmasına yönelik olmalı. Gözden kaçanları bizi yönetenlerin dikkatine sunmak, uyarmak, yaşanabilir kent için, insanların yaşamını kolaylaştırmak için, huzur ve güvenin tesisi için herkes el ele verdiğinde, basın da üzerine düşen görevi kusursuz yerine getirdiğinde, madem asıl hedef ‘marka şehir’ ise buna önce yerel yöneticiler inanmalı. Ancak vatandaşın kafasındaki kuşku şu; “Yerel yöneticiler bir kere muhalefet temsilcileri ile düzeysiz, seviyesiz tartışmayı, diğer adıyla lüzumsuz polemiğe girmeyi, toplumu germeyi sürdürürlerse, bundan hem kendileri, hem partileri zarar görür!”

Getir düşüneni… Neyse, daha fazlasını yazarım da, maraza çıkar, yoksa dert değil.

Bu şehirde kendini sorumlu addeden, etkili ve yetkili olduğunu ileri süren herkesin, vatandaş da dâhil gazetecileri, yazarları sevmek zorunda değiller.

*

Hadi araya gireyim, başlığın Türkçe karşılığı ne; ne demek Barika-i hakikat, müsademe-i efkârdan doğar… Osmanlılardan kalma bir söz, veciz bir ifade.

Türkçesi, özü şu; gerçekler, fikir ve hakikatlerin çarpışmasından, tartışılmasından doğar.

Doğar da, kimse gerçeklerle yüzleşmek istemiyor, şiddetle kaçınıyorlar.

Kimseyi küçümsemeyen, başkalarının da fikirlerine saygı duyan, hakikat içermeyen fikir ve görüşlere karşı da hoşgörülü olmak gerek dersem, biliyorum bazılarının bu önerime şiddetle karşı çıkacak!

*

Muhalif adamı severim. Herkes her şeye inanmak, güvenmek ve herkes sevmek zorunda değil. Gönül verdiği takıma, herkesin gönül verdiği partiye saygı duyarım. Ben sıkı Fenerbahçe’liyim, lakin Avrupa maçlarında milli takımı tutar gibi liglerde mücadele veren bütün takımları desteklerim.

Netice itibariyle Türkiye’nin onuru var öncelikte.

Muhalif düşünen olacak.

Muhalif yazan çıkacak.

Muhalefet eden bulunacak. Aykırı düşünenler de olmalı. Hep ben ne dersem o doğru, ben ne yazarsam herkes ona inanmak, biat etmek zorunda anlayışı yok bizde.

Bu şehirde onlarca gazeteci var. Hepsini sevmeye bilirsiniz. Ama mesleğine, şahsiyetine (ki sıkıntı yoksa) saygı duymak herkesin boynunun borcu iken, muhalefetin dile getirdiklerini de iktidarın, iktidarı temsil eden belediye başkanlarının, milletvekillerinin, belediye meclis üyelerinin ve parti teşkilatlarının dikkate alması, kentin ve insanların çıkarına olduğundan, şayet bu önerileri iktidar yerine getirirse, seçmeni karşısında puan kazanır, itibarı artar, hem de vatandaşın yaşamı kolaylaşır.

*

O bakımdan, sizin de dilinizden biraz zehir değil, bal damlasın!

Ölür müsünüz!