Ah!Nasıl da geçiyor yıllar!

Daha dün gibiydi Konya da okuduğum zamanlarda duyduk ki yeni bir dergi için hazırlıklar yapılmış adı da ALTINOLUK olarak konulmuş derginin başına da yayın dünyasından tanınan Ahmet Taşgetiren bey getirilmiş.

Rahmetli Hulusi Baybal ın muayenehanesine gelen derginin ilk sayısını nasıl da heyacanla beklemiş umut ve aşkla ilk sayıyı ezberlercesine okumuş hayranlığımı da içime çiçek gibi ekmiştim.Fakülte bitti yazı çalışmalarımız arttı bir  gün Altınoluk dergisin de yazmak imkanı benim içinde oluştu,doksanlı yıllardı her ay dergiye yazı hazırlamanın şevkiyle kitap okur,notlar alır,çıkardığım fişlerden deneme  yazılar hazırlar bunları da özene bezene çizgisiz kağıda dolma kaleme yazar ve her ayın ilk haftasında İstanbul a postalardım.

Yeni bir dönem başladı.

Yayın tecrübesin de çileler le tecrübeler edinen M.Lütfi Arslan ,Altınoluk dergisinin genel yayın yönetmeni oldu.Genç dergisin bu güne gelmesinde büyük emekleri olan ,onlarca konferansla Anadoluyu karış,karış gezen Arslan bey dergiye gençlik aşısı aşılayacak bayrağı daha ulu bir zirveye de taşıyacaktır.

Derginin son iki sayısını okudum yapılan değişikliklerin izlerini tespit etmeye başladım.

Altınoluk geleneğin sözü Anadolu irfanının yüzakı,tasavvuf neşesinin dili, atan yüreği ,çileye talip olan dervişidir!

Önce bir okur olarak bazı tesbitlerimi yazmak istiyorum.Dergi görsel ve içerik olarak yap boz tahtası olmamalı yüzlerce sayıya ulaşan dergi de dış kapaktaki ALTINOLUK  ibaresine bir standart ve renk düzeni getirilmeli okur her ay farklı bir ad düzeniyle karşılaşmamalı,iç sayfalarda yer alan resim ve  fotoğraflar azaltılmalı görsellikle kelimelerin büyüsü bozulmamalı,yayınlanan her fotoğraf sanat ve estetik gayelere uygun olmalı,yazılara gelince tasavvufi hayatın günümüz dünyasındaki uygulamalı örneklerine çokça yer verilerek bitimsiz bir kaynak olan tasavvuf düşüncesi ete kemiğe büründürülmeli,yerli yazarlara öncelik verilerek   Anadolu irfanının sessiz emektarları değerlendirilmeli,kavramları inceleyen yazılar etrafında dosyalar hazırlanarak hatıralar la dün ve yarın arasında gönül köprülerinden geçilmeli,yazı veren yazarlar İstanbul da ağırlanarak onların aşk ve heyecanının iz ve eserleri gösterilerek yeni dünyaların kapıları aralanmalı.

Altınoluk da muhakkak İstanbul irfanının dünden yarına hatıralarına yer verilmeli medeniyet ufkumuz olan İstanbul her sayı da farklı özellikleriyle gündemi getirilerek yaşayan ve yaşatan önderlerin hayatları rehber olarak düşünen ve okuyan insanların önlerine konulmalı.

Dergi de yayınlanan bilimden Allah giden yazılara son verilmeli bilim dünyasının jargonu ile yazılan bu tür yazılar yerine sanat ve estetik içerikli güzel sanatlar sırayla tanıtılmalı estetik şaheserlerden her sayı da bir hediye tablosu verilerek din ve sanat arasındaki irtibat canlı tutulmalıdır.

Memleket meseleleri teori düzeyin ele alınmamalı her gün içinde bulunduğumuz sosyal hayat pratik tecrübelerle yorumlanarak insanın nasıl yaşamak zorunda olduğu kayıtlandırılmalı.

Dergi yazarlarıyla insanlarımızın bütünleştirilmesi için bölgesel ve Avrupa da yaşayan insanlarımıza yönelik sohbet ve konferans halkaları oluşturularak yazı ve temsil de insan faktörü     öne çıkarılmalı .

Ekonomi alanında değişen bir dünya da yaşıyoruz para ve emek değerleri dünün bilgi dünyasının dışına atılmış durumda acaba ekonomi nasıl işliyor,kurumlar ne gibi sosyal gerçeklerle karşılaşıyor ,dünya üretiminde ülkemiz nerede gibi her gün konuşulan konular piyasa tecrübesi olan kişilerce yazılmalı ki para ile imanın kim de olduğu bilinmez sözüyle bizi kimse sıkıştırmamalı.

Altınoluk dergisi nice yıllara ulaşacak bu da bize her dem diri olmanın aşkını yaşatacaktır.

M.Lütfi Arslan beye kolaylıklar dilerim yolu asan olsun.