“Kahramanmaraş Dilbirliği Platosu Sinema, Sanat, Kültür ve Turizm Projesi” adı altında yapılan projede, Türkiye Cumhuriyetlerinin birbirini daha yakından tanıması ve aradaki kopukluğun bitmesi için Kahramanmaraş’ta 200 dönüm alana bir yaşam merkezi inşa edilecek. Bertiz bölgesine yapılması düşünülen alanda Helikopterli Taksiler, yörük çadırları, oyun alanları, atlı sporlar, okçuluk ve her türlü Türk kültürü yer alacak.

HASRET DUYDUKLARIMIZI GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ

Konu hakkında Manşet Gazetesine açıklamalarda bulanan Kabalcı: “Türk dünyasında nasıl daha ileriye hedef birliğine gidebiliriz, dayanışmayı nasıl sağlarız, artık yeniden hasret duyduğumuz birlikte konuşma birlikte hareket etme, birlikte dayanışma sürecini nasıl yakalarız diye bir arayış var zaten. Bu gerçekten devlet başkanları, Cumhurbaşkanları düzeyinde de yapılan çalışmalarla tespitleri oluyor her yerde. Örneğin TRT avaz resmi televizyonumuz, her hafta Türk dünyasının daha çok nasıl kaynaşacağını, birlikte ortak bir hedefe doğru gidebileceğini birlikte daha sık ilişkilerin nasıl kurulabileceğini tartışıyorlar. İş dünyasından iş adamlarımızın mesafe aldığından bahsediyorlar. Örneğin bizim Türk iş adamlarının Orta Asya da başarılı işler yaptığından bahsediyorlar. Başarılı yatırımlar yapıldığından bahsediyorlar. Ve Orta Asya Cumhuriyetlerinin çok fazla destek verdiğini biliyoruz, anlatıyorlar. Diyorlar ki; tamam biz iş dünyasında birlikte bir şeyler yapıyoruz, ilerliyoruz ama halklarımız nasıl kaynaşacak?” dedi.

GENÇLİK KAMPI İLE DEĞİL DOLU DOLU BİR BULUŞMA OLACAK

Manşet Gazetesinden Mustafa Kılınç’a konuşan Kabalcı, projesi hakkında şunları söyledi: “Türk dünyasının halkları herkes bir tarafta bağımsız cumhuriyetler var, bağımsızlığını kazanamamış özerk cumhuriyetler var ama bir türlü bir araya gelemiyoruz. Bir türlü birlikteliğimizi yaşayamıyoruz diye sorunsaldan bahsediliyor. Buna Öğretim üyelerimiz, profesörlerimiz, Türkologlarımız, Türk dünyasına gidip gelen oradaki insanlarla bürokratlarla oradaki üniversitelerle ilişkide bulunan birçok kişi de söylüyor. Neler yapabiliriz? Veya bizler ortak bir milletin devletleriyiz. Ama birlikte bir millet olmalıyız. Kaynaşmayı nasıl ispatlarız? Nasıl bir araya gelip daha yakın ilişkilere girişebiliriz? Nasıl yaklaşabiliriz? Nasıl kavuşabiliriz? Nasıl kucaklaşabiliriz? Bunu sorguluyorlar. Bunun cevabı olarak ta Üniversitelerimizden öğrencilerimiz gidiyor oralardaki üniversitelerdeki öğrencilerle tanışıyorlar geri geliyorlar. Bir kaç yerde gençlik kampı kuruluyor.

OKYANUS’TAN KOVA İLE SU TAŞIYORUZ

Yalnız bunlar okyanustan kovayla su taşımaya benziyor. Okyanustan su taşıyarak bir yerde deniz oluşturamazsınız. Okyanus'tan komple okyanusa hakim olmak gerekiyor. Buda ancak ortaklaşa bir kültür etkinliğiyle, ortaklaşa buluşacağımız bir mekânın varlığıyla mümkün olabilir. Sürekli buluşacağımız bir mekânın olmasıyla mümkün. Bizim yazdığımız bu proje mekan olarak ta Kahramanmaraş'ı belirlediysek bir tatil beldesini oluşturup örneğin 100 bin kişiyi ağırlayabilecek bir kasaba gibi düşünün, bir belde olarak düşünün, bu beldede turistlik Türkmen çadırları içerisi çok iyi şekilde hazırlanmış olacak tabi ihtiyaçlara cevap verecek şekilde tasarlanacak. 1000 tane Türkmen çadırı,1000 tane ahşap destekli 1+1 stüdyo dairelerinden oluşan yayla evleri. Yaşlılarımızın, çocuklarımızın insanların gezip dolaştığı güzel parkların, kafelerin, lokantaların işlediği yine muhtelif yerlerde sanat gösterilerin yapıldığı, sahnelerin düzenlendiği, yazlık sinema filmlerini izletmek üzere insanların cıvıl cıvıl akşam gezinti sonrasında sinemayı girip birlikte sinema izlediği yerler düşünüyoruz. ETNO sporun etkinlikleri atlı spor, okçuluk, güreşler ve bunlardan başka daha da sayabiliriz. Ayrıca çocuklarımız eğlenebileceği, birlikte vakit geçirebileceği Kırgız çocukla, Özbek çocukla, Türkmen çocukla, Azeri çocukla, Balkanlardaki çocukla buluşup kaynaşabileceği birlikte evet biziz, biz bir milletiz aynı dili konuşuyoruz diyebileceğimiz bir ortam oluşmalı. Hani birbirimizi anlamakta zorluk çekiyoruz ama aslında hiçte zor değil. Bir harfle değişen kelimeler söylüyoruz. Örneğin Kazakistan’da çorba yerine sorba diyorlar.

BU İŞİN FELSEFESİ VAR

Uzmanlar şunu söylüyor. 100 yıl yada 150 sene arasında eğer tedbir alınmazsa Türkiye'de Türkçe kalmayacak. Yani bu Orta Asya da konuşulan Türkçe ile Anadolu’daki Türkçe hiçbir zaman birbirini tutmayacak. Böyle bir riskte var. Demek ki bu işin bir felsefesi var. Bu iş sadece buluşalım tatil yapalım değil. Birlikte olalım, sarılalım, kaynaşalım ve birlikte güçlü olalım ve birlikte bir hedef birliğine varalım tek tek kaldığımızda biliyorsunuz tek tek oklarının kırıldığı gibi kırılabiliriz. Nitekim son yüz senedir 20. yüzyılda Türk dünyası esir kalmıştır. Orta Asya da hiçbir devletimiz esirdiler. Tek Türk devleti 20.asırda bağımsız bir devlet olarak Türk dünyasında varlığını sürdürmüştür. Öyleyse bir elin nesi var iki elin sesi var, ağaç dalıyla gürler şimdi onlar bizim dallarımız veya hepimiz birden bir ağacın dallarıyız. Birlikten bir kökü oluşturuyoruz”

HABER: Mustafa Kılınç

DEVAMI YARIN


 

Editör: Mahmut Beyaz