MHP Kahramanmaraş Milletvekili Prof. Dr. Sefer Aycan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde basın toplantısı düzenledi. 7-14 Nisan’ın tüm Dünya’da Sağlık Haftası olarak kutlandığını aktaran Aycan, sağlık hizmetlerinin doğuştan gelen en temel hak olduğunu söyledi. Sağlık hizmetlerine her insanın ulaşabilmesi gerektiğini vurgulayan Aycan, 1-7 Nisan’ın Kanser Haftası olması dolayısıyla ‘kanserde erken tanı’ yapılmasının önemini anlattı. Kanserlerin yüzde 90’ının çevresel faktörlerden olduğunu dile getiren Aycan, özellikle 40 yaş üstü insanları kanser taraması yapmaya davet etti.

SAĞLIK DOĞUŞTAN KAZANILMIŞ TEMEL HAKTIR

Aycan sözlerini şu şekilde sürdürdü: “7 Nisan Dünya Sağlık Örgütü’nün kuruluş yıl dönümüdür. O tarihten itibaren 7 Nisan hem Dünya Sağlık Günü hem de 7 Nisan’da başlayan hafta sağlık haftası olarak değerlendirilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü en çok üyesi olan uluslararası kuruluştur. Hemen hemen bütün ülkeler buraya katılmış durumdadır. 7 Nisan’da Dünya Sağlık Örgütü Anayasası kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Dünya Sağlık Örgütü Anayasası’na göre; sağlık, doğuştan kazanılmış en temel haktır. Bu çok önemli bir kavramdır. Sağlık açısından Dünya’nın her yerindeki insanlar için sağlık en temel hak olarak görülür. Bu hükme benzer hüküm bizim anayasamızda da vardır. Anayasamızın 56’ıncı maddesinde der ki; ‘her insan sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.’ Sağlık hakkının evrensel bir hak olduğunu, her insana doğuştan verilmiş bir hak olduğunu söyler. Dünya Sağlık Örgütü bildirgesinde sağlık şu şekilde tanımlanır; “Sağlık hastalık hali olmayışı değil, bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam iyilik halidir.” Tam iyilik sonsuz bir kavramdır. Bugün iyisiniz, bugünde halinizden daha iyi olabilirsiniz. Bu nedenle sağlık kavramı sonsuz bir kavramdır ve bu tanım çok önemlidir.

SAĞLIK HİZMETLERİ HER İNSANA ULAŞABİLMELİDİR

Hedef kitle sadece hastalık sahibi insanlar değil, hedef kitle tüm insanlar oluyor. Sağlık sisteminin tüm insanları hedef alması gerekiyor. Tüm insanların sağlığını daha da iyileştirmeyi hedef alması gerekir. Böylece sağlık için en önemli unsurun insanların sağlığını geliştirmesi olduğu ortaya çıkıyor. Geliştirebildiği kadar geliştirmenin de ucu açıktır. O zaman önce sağlığı korumak, üstüne de sağlığı daha çok geliştirmeyi hedefleyen bir organizasyon olması gerekiyor. Her insana ulaşmaya çalışan bir sağlık hizmeti anlayışıyla sağlık hizmetlerini yapılandırmak ve herkese sağlık hizmetlerini götürmek gerekir. Bunun üstüne de sağlığı geliştirmek amacıyla sağlığı yapılandırmak gerekir. Sadece hastaneler kurmak yetmiyor. Toplumun içerisinde sağlığı korumaya yönelik öncelikler olması gerekiyor. Bir de bütün insanların sağlığını korumaya yönelik programlar yapmamız gerekiyor. Hem yaşam süresini hem de yaşam kalitesini artırarak sağlıklı toplum hedefine ulaşmak mümkün olacaktır. Sağlık hizmetlerinin de amacı budur. Sağlık hizmetlerinin evrensel varlığı da budur. Bu yapıldığı zaman tüm Dünya’da kaliteli sağlık hizmeti oluşturulmuş olacaktır. Bu yıl ki temada ‘evrensel sağlık’ olarak belirlenmiştir. Genel anlamda bir sağlık kavramından söz edilmektedir.

BİR SAĞLIK SORUNU TÜM DÜNYAYI ETKİLİYOR

Bugünlerde yaşadığımız salgında gösteriyor ki Dünya’nın herhangi bir yerindeki sağlık sorunu sadece o bölgede kalmıyor. Tüm dünyayı etkiliyor. Covid-19 salgınında görüldüğü gibi Çin’de çıktı ama tüm Dünyayı etkiledi. Tüm Dünya’nın da sorunu oldu. Çin’de, Güney Afrika’da vs. olan sorun beni ilgilendirmedi diyemezsiniz. Çok kısa zamanda tüm dünyayı etkileyen bir sağlık sorunu oluşabilir. Tüm sağlık sorunlarıyla da topyekun mücadele etmek gerekir. Önce toplumsal, sonrada evrensel anlamda mücadele ederek sağlığı iyileştirmek gerekir. Sağlık hizmetlerinin de buna göre yapılandırılması gerekiyor. Sağlığı korumakla ilgili hizmetlerin ayrı önemi var. Burada çevreye yönelik, topluma yönelik koruyucu sağlık hizmetlerini geliştirmemiz gerekiyor. Bunun dışında da hasta olan kişileri tabi ki tedavi edeceğiz. Fakat tedavinin ve rehabilitasyonun ötesinde de herkesin sağlığını daha da yüceltmemiz gerekiyor. Burada da özellikle beslenme, egzersiz, sağlıklı yaşama uygun çevre ortamı gibi konular gündeme gelmektedir.

EN ÇOK ÖLÜM SEBEBİ OLAN 2. HASTALIK KANSER

Aynı zamanda 1-7 Nisan Dünya Kanserle Mücadele Haftası’dır. Kanser vücutta anormal hücrelerin hızla çoğalması olayıdır. Önceleri o bölgede kendisini tümör olarak gösteriyor. Anormal bir yapı şişlik olarak gözüküyor. Eğer bu hücre çok daha yayılıcı ve ilerleyici safhadaysa da genellikle buna da kanser diyoruz. Bu tür hücreler vücudu istila etmektedir. Yayılarak normal dokuyu öldürerek işlevsiz hale getirmekte bütün vücuda yayılarak bütün vücudu etkileme özelliğine sahiptir. Maalesef kanserler artıyor. Ülkemizde ve dünyada baktığımızda en çok ölüm sebebinde kanser ikinci sırada yer alıyor. Tedavide bugün çok ilerlemeler olmuştur. Hem cerrahi tedavilerde hem de ilaç tedavisinde çok ilerleme var. Buna rağmen özellikle geç kalındığında kanserler öldürüyor. Her yaşta hem kadında hem erkekte kanser görülüyor. Ülkemizde en çok akciğer kanseri, kadınlarda özellikle meme kanseri ve rahim kanserleri çok gözüküyor. Kolon kanseri hem kadında hem erkekte çok sık gözüküyor. Erkekte özellikle akciğer ve prostat kanserler daha çok görülüyor.

KANSERLERİN YÜZDE 90’I ÇEVRESEL FAKTÖRLERDEN KAYNAKLANIYOR

 Bu kanserlerin hepsi de tedavi edilmediği zaman ölüme sebep oluyor. Özellikle akciğer kanserinin ölümcüllüğü daha yüksek seviyede oluyor. Bütün hastalıklarda olduğu gibi kanserde de öncelik tedavi değildir. Öncelik koruma olması gerekiyor, öncelik hastalığı koruma olması gerekiyor. Bütün önceliğimizi kanserin oluşmasını önlemek üzere göstermek gerekiyor. Tüm kanserlerin yüzde 90’ı çevresel faktörlerden, yüzde 10’u da genetik faktörlerden kaynaklanıyor. Çevre burada çok çok önemli oluyor. Radyasyon, kimyasallar, tarım ilaçları kanserin önemli sebepleridir. Bunların hepsinden uzak durmak çok gerekli ama uzak durmak çok mümkün olmuyor. Bu nedenle tamamen kanserden uzak çevre kurma idealinden de gittikçe uzaklaşıyoruz. Bu nedenle kanseri önlemede çok başarılı olamıyoruz.

MUTLAKA KANSER TESTLERİNİ YAPTIRALIM

Kanserlerde 2. koruma dediğimiz erken tanı çok önemlidir. Ne kadar erken tanı koyulursa o kadar erken tedavi edilmesi mümkün oluyor. Özellikle 40 yaşın üzerindekiler kansere yönelik taramalara mutlaka katılması gerekiyor. Her yıl periyodik muayeneyi olmamız gerekiyor. Yaşa ve cinsiyete göre tanımlanmış riskler vardır. Örneğin kadınlar için meme kanserine karşı meme muayenesi veya rahim ağzı kanseri için simir denilen testleri yapmak, kolon kanseri için kan tahlilleri yapmak ve akciğer kanseri için akciğer filmi çektirmek erken tanı için çok önemli hususlardır. Bunların bazıları Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz olarak yapılmaktadır. Bu nedenle 40 yaşın üzerindeki herkesi kanserlere karşı periyodik taramalara davet ediyorum. Maalesef bu hizmetler ücretsiz olarak verilmesine rağmen katılım çok düşük oluyor. Kanser taramalarına katılma yüzde 5 civarında kalıyor. Ücretsiz takip var ama risk grubu dediğimiz kişilerin bu taramalara katılma oranı çok düşük oluyor. Bunun için herkesi duyarlı olmaya davet ediyorum. Mutlaka kanser testlerini yaptıralım. Her yıl bir kerede olsa genel muayene olmakta çok fayda vardır. Bunları yaptığımız zaman kanserleri daha erken safhalarda yakalayabilir, kansere bağlı ölümleri de o oranda azaltabiliriz.”

Burak ALKAYA

Editör: Mahmut Beyaz